´PKK´nın İran ile ilişkileri doruğa çıktı´

Star gazetesinde Fadime Özkan´ın İlhami Işık ile röportajında ´PKK siyasi çözümden korktuğu için saldırıyor´ diyen Işık çarpıcı iddialar dile getiriyor.

´PKK´nın İran ile ilişkileri doruğa çıktı´

Dikkat çeken röportaj şu şekilde;

PKK 11 Temmuz´da ateşkesi neden bitirdi ve 14 Temmuz´da KCK eş başkanı Bese Hozat´ın imzasıyla, 2012 yazındaki gibi yeniden bir devrimci halk savaşını başlattı?

Kurulduğu günden beri PKK´nin izlediği stratejiyi irdelediğimizde siyaseten gelebileceği en yüksek seviyede iken devletin ya da iktidarın ne yaptığından bağımsız olarak tekrar silaha sarılması ve ?devrimci halk savaşı? denilen ucubeyi hayata geçirmesi hiç şaşırtıcı değil. Türkler ve Kürtler açısından hiç bir mantığı olmayan, meşruluğunu yitirmiş bu yöntem PKK için pekâlâ savunulacak bir yöntemdir. Kürt ve Kürtlerin hakları adına mücadele ettiğini söylüyorsa da her zaman birinci önceliği örgütün güçlenmesi büyümesi ve söz sahibi olmasıdır. PKK güçlenmek adına Kürtlerin bütün hak ve özgürlüklerini feda edebilecek bir anlayışa sahip olmuştur ve hep öyle davranmıştır.

1991´de Meclis´e girip savaş başlattılar

- Evet ama silahlı Kürt siyasi hareketi, yirmi yılı aşkın süredir bir siyasi partisi varken, 7 Haziran seçimlerinde 80 vekil yüzde 13 oy almış iken neden bu yüksek temsille yetinmiyor?

Bu da yeni değildir. 1991´de Kürtlerin Mecliste temsiliyle yüz yıllık inkârın boşa çıkması durumu yaşanacakken, halkın Emek Partisi ve SHP ittifakıyla iktidar ortağı olma, Kürtlerin tüm taleplerini de siyasi yöntemlerle çözüme götürme durumu yaşanacakken PKK 1 yıl sonra, soğuk savaşın bittiği bir dönemde tıpkı şimdi olduğu gibi silahlı ayaklanma çağrısı yaptı. Botan Behdinan Savaş Hükümeti´ni ilan etti ve binlerce insanin 91 nevrozundan başlayarak katledilmesine sebep oldu. Düşünebiliyor musunuz HEP üzerinden hükümet ortağı olan PKK, bölgede savaş hükümeti kuruyor! Bu stratejinin hiç mantığı, meşruiyeti olabilir mi?

ailhami

Mevzi kazanmak için öldürüyorlar

- Neden yaptı peki bunu PKK?

Irak´ta körfez müdahalesi olmuştu muazzam lojistik ve alan kazanımı ortaya çıkmıştı. Irak´ta yaşanan boşluğu örgüt çıkarı adına doldurmak, örgüt kazanımlarını birinci öncelik haline getirmek. Ve Türkiye´de Kürtlerin Meclisteki temsilini bir çırpıda yok etme anlayışı. Bugün olduğu gibi bahaneler de hazırdı. Dünyanın en ilkel devletinin bile buna şiddetle karşılık vereceğini bile bile silahlı ayaklanma çağrısı yap, sonra olanlardan devlet sorumlu de. Ölümleri başlatan PKK´dir. PKK örgüt çıkarı adına ilan ettiği ayaklanma çağrısını devletin zaruri şiddet kullanması durumu ile ustaca gizledi. Kimse de ona ?sen ayaklanma çağrısı yapmasaydın, devlet şiddet kullanma bahanesi elde edemezdi? diye soramadı ve Türkiye tarihinin en karanlık dönemi olan 1993-1996 sürecine girilmiş oldu. Hem de Mecliste bir efsaneye dönüşen Leyla Zana´lar var iken. Siyasi yöntemlerle sorun çözme imkânı açık iken. Uluslararası koşullar da namüsait iken. PKK´nın kör şiddetini devletin ondan beter kör şiddeti ile gizleyen, oluşan mağduriyetle daha fazla kazanım elde eden bir PKK ile karşı karşıyayız. Ölüm şiddet ve öldürme PKK´nin Irak´ta mevzi kazanmak adına gerekli yegâne ihtiyacıydı ve stratejisini buna göre inşa etti.

Türkiye´ye İsrail ile aynı gün saldırdılar

- 2015 yazında yaşadığımız da bu mudur?

Öncesi var. 2004´de de 1991´in bıktırıcı dejavusuyla karşı karşıya kaldık. Yine yer Irak. Bu defa sadece müdahale değil, işgalle yerle bir edilmiş bir devlet ve büyük bir alan boşluğu. ABD´nin Irak´tan sonra sıra Suriye de dediği günler. PKK´nin arayıp da bulamadığı. Türkiye AB yolunda. Muhafazakârlar iktidarda. 1 Mart teskeresi reddedilmiş. PKK´nin sevdiği klasik kodlamayla askerler hem AB sürecinden, hem ABD´nin muhafazakârların varlığından rahatsız, darbe gerçekleşme ihtimali var. PKK için Türkiye´nin demokratikleşme süreci ve Kürtlerin bu süreçte haklarına kavuşma ihtimali kendisi için hiç öncelikli olmadı. Irak´taki kazanımlarını korumak adına en iyi bildiği şey olan şiddete başvurdu. İnsanın söylerken bile olmaz dediği yıllara geliyoruz. Oslo´da görüşmeler yapılıyor ama PKK için bu yeterli olmuyor. ?One minute? ile başlayan kavga insanı daha derin düşüncelere itiyor. İsrail ile kavga klasik anlayışa göre mevcut iktidarın gidici olduğunun işareti olarak görüldüğünden dolayı PKK, Mavi Marmara ile aynı gün İskenderun´a saldırıyor! Keza 2011´de İmralı görüşmelerinde son noktaya  gelinmişken İran´ın müdahalesiyle 14 Temmuz´da Silvan´a saldırıyor.

PKK´nın İran ile ilişkileri doruğa çıktı

- Bugüne gelirsek, terör neden başladı?

Bakalım. Seçimden zaferle çıkmışsınız. Dünyada PYD´nin IŞİD´e karşı mücadelesinden ötürü meşru hale gelmişsiniz, Türkiye toplumu barış-çözüm adına size 80 milletvekili kazandırmış. Yüzde 10 barajını asmışsınız ve isteseniz hükümet ortağı oluyorsunuz. Yani devleti yöneteceksiniz ama devletin yanlışları var diye ?devrimci halk savaşı? başlatacaksınız. Bunun bir izahı, mantığı var mı? PKK için var. Suriye´de alan hâkimiyeti kazanmış, İran ile ilişkilerini doruğa çıkarmış. Türkiye´deki tüm kazanımlarını, sorunun siyasi yolla çözülmesi imkanını kendisine örgütsel güç anlamında birinci öncelik görmüyor. Esas kazanım Rojava´dır hesabıyla devrimci halk savaşı başlattı. PKK´nın gizlediği esas gerçek bu. Türkiye´deki kazanım, onu şiddetten arındıracak olduğu için savaş başlatıyor.