Tarih: 25.12.2018 09:08

PKK´nın güvendiği dağlarda kar var

Facebook Twitter Linked-in

Trump´ın ABD askeri varlığını Suriye´den çekme kararının arka planı ve gerekçeleri daha çok tartışılacak gibi görünüyor. Ancak konunun tartışma götürmeyen yanı Suriye´de hatta Ortadoğu´da yeni bir sürecin başlamış olduğu gerçeği. Bugünden sonra bölge aktörlerinin birçok alanda tutumlarını yeniden belirlemelerini gerektiren ciddi bir zemin değişikliği gerçekleşiyor çünkü?

Daha önce Bush yönetiminin müdahaleci dış politika anlayışının yol açtığı sıkıntılardan ülkesini kurtarma vaadiyle iktidar gelen Obama ABD´nin stratejik önceliğinin Ortadoğu yerine Asya-Pasifik havzası olarak belirlendiğini deklare etmişti. (Bu bakış açısına bugünkü Başkan Trump´ın çok daha yakın olduğunu biliyoruz.) Ama sonra birtakım siyasi mecburiyetler hasıl olduğu için Obama yönetimi IŞİD´in yol açtığı bölgesel krize müdahale etme gerekçesiyle oluşturulan uluslararası koalisyon çatısı altında Suriye´ye asker gönderdi.

IŞİD´le mücadele koalisyonu içinde ?yerel güç? olarak ?PKK´nın Suriye kolu? olan YPG/PYD örgütüne yer verilmesi Türkiye´de eskiden beri kuşku ve kaygı oluşturan ?ABD´nin Kürt devleti projesi?nin hayata geçirilme girişimi olarak algılandı. IŞİD´den boşalacak alanı PKK´nın doldurmasına yönelik bir oyun olarak gördü Ankara bu girişimi. Sadece Ankara´nın algısı veya kuşkusu değil, anlaşılan Kandil´in gelişmeleri değerlendirmesi ve beklentisi de bu merkezdeydi. Nitekim, o günlerde PKK ?İkinci Çözüm Süreci?nin başlangıcında ilan ettiği ateşkesi bitirip terör eylemlerini yeniden başlattı. Çözüm sürecinin sağladığı kazanımları berhava etme pahasına? Bu yolla ne devlete taleplerini kabul ettirebilmesinin ne de ülkede veya bölgede kurguladığı siyasi hesapların önünün açılması mümkün olmadığı halde?

***

Bu yaklaşım Ortadoğu´da yeniden şekillenmekte olduğu düşünülen politik dengelerle ve özellikle Kuzey Suriye´de ortaya çıkan şartların yıllardır rüyası görülen bir Kürt devleti kurulmasını mümkün hale getirdiği ?analiz?ine dayanıyordu?

Ama PKK ve müttefiklerinin yalnızca Suriye´de oluşan karmaşada belirli bir arazi üzerinde ?ekolojik, feminist, komünal ve kantonal Kürt devleti? projelerini hayata geçirme fırsatı bulduklarını varsayarak çözüm sürecinin kazanımlarından vazgeçtiklerini düşünmek yeterli görünmüyor.

Akıl ve mantık çerçevesinde olaya bakarsanız, seçimde 80 milletvekili kazanarak meclise gelmiş olan siyasi kanat aracılığıyla ve destekçilerinin temin ettiği propaganda imkânlarını kullanarak bu amaç doğrultusundaki faaliyetlerini sürdürebilirlerdi. Hendek provokasyonuyla devletle ?içeride? çatışmayı ve bunca kaybı göze almalarına gerek yoktu. Demek ki başka bir gerekçe vardı bu riski göze almalarında. Belki Türkiye´yi ?içeride oyalamak? hesabıyla hareket ediyorlardı. Belki de PKK´yı yöneten kadrolar Türkiye´deki siyasi iktidarın pek yakında değişeceğini düşündükleri için böyle bir tehlikeli işe giriştiler. Belki de 15 Temmuz benzeri bir girişimi daha o günlerde bekliyorlardı. Her ne olursa olsun, ?güvendikleri dağlar? vardı.

PKK´nın sivil kanadı bir yanda, yakın ve uzak müttefikleri öbür yanda, bütün unsurlarının bu bize mantıksız gibi görünen girişimi sorgusuz sualsiz benimseyerek destek olmaları başka türlü açıklanamaz.

İşte o günlerde PKK sempatizanlarına hitaben ?Kürtler kendi geleceklerini uzak coğrafyalardaki konjonktürel dostlarının siyasi hesaplarına ciro etmesin. Çözümü burada arayın, sonra bir gün konjonktür değişirse güvendiğiniz dağlara karlar yağar? uyarısı yapanlar bugün haklı çıkmış görünüyorlar.

Trump´ın Suriye´den çekilme kararı bir kere daha gösterdi ki bölge dışı güçlerin geçici şartlara bağlı desteklerine güvenerek bölgenin değişmez unsurlarını karşısına alanlar daima hüsrana uğruyorlar. Geçmişte başka toplulukların da acıyla tecrübe ettiği bu kuralın yalnızca Amerika´yla ilişkilerde değil, sözgelimi İngiltere´yle, Fransa´yla, Rusya´yla vs. girilen yollarda da geçerli olduğu akıldan çıkarılmamalı.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —