Irak Kürdistan Bölgesi'ndeki (IKB) Barzani hareketi 1900'lerin başında Molla Mustafa Barzani'nin abisi Şeyh Abdusselam'ın Musul Valisi Süleyman Nazif tarafından idam edilmesiyle ortaya çıktı.
Abisi idam ediliğinde henüz çocuk olan Mustafa Barzani, daha sonra bu olayı hiç unutmadığını ve Peşmerge olmaya karar verdiğini anlatıyor.
Molla Mustafa, ölümünden sonra çocuklarından Neçirvan Barzani'nin babası İdris Barzani büyük olmasına rağmen Mesud Barzani'nin liderlik yapmasını vasiyet etmiştir.
Mesud Barzani, abisi İdris sağken onun icraatlarına da karşı çıkmamış ve zımnen kabul etmiştir.
İşte PKK'nin IKB'deki Kandil'e yerleşme macerası ve Irak'taki Kürtler için sorun oluşturma süreci de böyle bir denklemin sonucunda meydana gelmiştir.
İdris Barzani, Öcalan ile PKK'nin Kandil'e yerleşmesi konusunda anlaşmış ve KDP de bunu kabul etmiştir.
PKK'nin Kandil'e yerleşmesi, İran KDP Peşmergelerinin tepkisine neden olsa da günümüze kadar devam etmiştir.
İKDP ile PKK arasında zaman zaman Kandil'de alan hakimiyetinden kaynaklı çatışmalar yaşanıyor ve Peşmergelerden hayatını kaybedenler oluyor.
PKK, Irak Kürdistan Bölgesi'ne yerleştikten sonra Duhok'tan Erbil'e ve oradan Süleymaniye'ye uzanan geniş coğrafyada Medya Savunma Alanları olarak adlandırdığı alanı kendi hakimiyeti altına almıştır. PKK buralarda bir devlet gibi hareket ediyor.
Medya Savunma Alanları'nda PKK'ye bağlı belediyeler ve başkanları bulunuyor. Mesela Kandil Belediyesi bunlardan en çok bilineni.
Bunun dışında Erbil, Duhok ve Süleymaniye'de 5 binden fazla köyü resmen kontrolü altında tutuyor. Köylerine gitmek isteyen IKB'li Kürt vatandaşların PKK'den izin alması gerekiyor. Onların oluşturduğu kontrol noktalarından geçiyorlar.
KYB'nin iyi ilişkilere sahip olması nedeniyle Süleymaniye'de nispeten daha rahat hareket eden PKK, KDP'nin hakim olduğu Erbil ve Duhok'ta ise sürekli olarak güvenlik güçlerine zorluklar çıkarıyor.
PKK, işgalini meşrulaştırmak için sürekli olarak KDP'ye saldırıyor ve meseleyi partiler arası bir anlaşmazlık gibi sunuyor.
Örneğin, Peşmerge ile ya da Erbil yönetimi ile yaşadığı sorunları IKB'yi muhatap alarak dile getirmek. Sürekli KDP'yi hedef alır.
Geçen hafta olduğu gibi asayişi bozan üyelerine yönelik bir operasyon ya da tutuklama olduğunda "KDP asayişi" olarak isimlendirir.
Çünkü eğer KDP değil de IKB derse meşru bir yönetimi kast etmiş olacak ve kendi yaptıkları da doğal olarak gayrımeşru olacak.
O yüzden IKB ya da hükümetin resmi organları yerine KDP'yi düşmanlaştırmayı ve ona saldırmayı temel strateji olarak benimser.
PKK, 1990'lı yıllarda KDP ve KYB ile büyük savaşlar yaşadı. KDP ve KYB, PKK'nın elinde tuttuğu bölgeden çıkması için Türkiye destekli sayısız operasyon düzenledi, yüzlerce Peşmerge hayatını kaybetti. PKK, bu süreçte Erbil'de birçok intihar eylemi düzenledi.
KDP ve KYB, PKK ile girdikleri çatışmalardan sonuç alamadıkları için bazı temel noktalarda anlaşma yoluna gittiler. Barzani de Kürtler arasında bir daha "brakuji" olarak ifade edilen "kardeş kavgasının" yaşanmayacağını ilan etti.
PKK ile IKB yönetimi arasındaki anlaşmazlıklar zaman zaman artsa da IŞİD'in ortaya çıkışına kadar belli bir seviyede kaldı. IŞİD ortaya çıkınca PKK de Peşmerge'ye destek verdi ve birçok yerde savaştı.
PKK, IŞİD'e karşı verdiği savaşın neticesinde Şengal ve Kerkük gibi yerlere daha fazla yerleşti. 17 Ekim 2017'de Peşmerge Şengal'den çekilince PKK, Haşdi Şabi ile anlaşarak oradaki varlığını güçlendirdi.
Ayrıca Türkiye sınırındaki yerlerde de daha fazla alana yayıldı.
TSK ile PKK arasında son dönemde yaşanan çatışmaların ardından Türkiye'nin 20-30 kilometre kadar IKB'nin içlerine girmesi üzerine PKK geri çekileren Peşmerge'nin kontrolündeki alanlarda daha fazla yoğunlaşmaya başladı.
PKK, Erbil'deki IKB otoritesini tanımıyor ve fırsatını bulduğu her yerde yeni alanları ele geçirmeye devam ediyor. Erbil hükümeti defalarca kez uyarıda bulunmasına rağmen aldırış eden olmadı.
Şimdi yaşananlar ise geçmişten bu yana devam edegelen sorunların bir parçası. Zira hatırlatacağı gibi bir süre önce Erbil ile Süleymaniye arasındaki Zine Werte bölgesinde de aynı sorun yaşanmış, ABD'nin sert tepki göstermesi üzerine PKK geri adım atmıştır.
Erbil ile Bağdat arasında imzalanan Şengal Anlaşması, oradaki Haşdi Şabi ve PKK unsurlarının çıkmasını öngörüyor. Fakat Şengal'i ellerinde tutan bu iki örgüt İran'ın da teşviğiyle varlıklarını sürdürüyor ve Erbil ile Bağdat'ı tanımıyor.
Irak Başbakanı Mustafa Kazımi'nin en çok önem verdiği adımlardan biri olan Erbil ile sorunları minimize etme politikasının geleceği Şengal'deki gelişmelere bağlıdır.
Şengal modeli başarısız olursa Peşmerge güçleri ile Irak ordusu arasındaki iş birliğinin hayata geçmesi de neredeyse imkansız hale gelecek.
PKK bu nedenle dikkatleri Şengal'den çevirmek ve hükümeti başka sorunlarla meşgul etmek için sürekli gerginlikler çıkarma peşinde.
Bir süre önce IKB'den Türkiye'ye petrol sevkıyatının gerçekleştirildiği boru hattını patlatması da bunun bir göstergesi.
IKB ile PKK arasındaki gerginliğe dair uzun süredir sessizliğini koruyan Mesud Barzani de birkaç gün önce yaptığı açıklamada KCK yöneticilerine ultimatom verdi. Barzani, "Kürtler arası savaşın haram kılınmasının istismar edilmemesi" gerektiğini dile getirerek bundan sonra atılabilecek muhtemel adımlara dair de fikir verdi.
Eğer PKK, nasıl olsa "brakuji" olmayacak deyip başına buyrun hareket etmeye devam eder ve sınır bölgelerinde yaşayan halkın yaşamını daha fazla tehlikeye atarsa Peşmergenin buna karşı harekete geçmekten başka seçeneği kalmayacak.
Gerginliğin ABD, İran ve Rojava'yı da ilgilendiren boyutları vardır şüphesiz fakat asıl mesele inandırıcılıklarını yitiren PKK'nin lider kadrosunun çatışmadan beslendiği gerçeğidir.
Bu gerçeğin daha geniş kesimler tarafından anlaşılmasından korkan PKK liderliği, yeni bir kaos yaratarak kendi destekçilerini konsolide etmenin arayışında.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish