Tarih: 19.12.2020 02:20

‘PKK-KDP çatışmasında Kürtler için ‘hüsran’ ihtimali büyüyor’

Facebook Twitter Linked-in

Serbestiyet: Son zamanlarda Kürtler arasında yeni bir ‘kardeş kavgası’ yaşanabileceğine dair uyarıcı yazılar kaleme aldınız. Önceki gün PKK’lılarla Peşmergeler arasında çıkan çatışmada üç Peşmerge hayatını kaybetti. Bugün de Irak Başbakanı Kazımi Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşmek üzere Türkiye’ye geldi. Irak toprakları içinde neler oluyor, PKK ile KDP arasındaki çatışmanın bir savaşa dönüşmesi ihtimali var mı?

Vahap Coşkun: KDP ile PKK arasında son günlerde yükselen geriliminin altında yatan başlıca iki neden var. İlk neden, IKBY’nin sınır boyunca ve PKK kamplarının bulunduğu yerlerde kontrol noktaları oluşturmasıdır. Sınır güvenliğini sağlamak, PKK’nin bölgedeki hareketliliğini sınırlamak ve nihayetinde PKK’yi bölgeden uzak tutmak gayesiyle sayıları artırılan bu kontrol noktaları PKK’nin tepkisini çekti, PKK ile KDP arasındaki gerilimi tırmandırdı ve gerilim bazen çatışmalara dönüştü.

İkinci neden ise, Ekim ayında Irak merkezi hükümeti ile Kürdistan Bölgesel Yönetimi tarafından imzalanan Şengal Antlaşması… Bu anlaşma, Şengal’in silahlı unsurlardan yani PKK ve Haşdi Şabi’den arındırılmasını, bölgenin idaresinin ve güvenliğinin yeniden yapılandırılmasını içeriyor. Anlaşmanın imzalanmasından sonra PKK hareketlendi; yollara mayın döşedi, petrol boru hattını patlattı, birkaç yerde peşmerge güçlerine saldırdı.

Tansiyonun giderek yükseldiği bu süreçte iki olayın altını çizmek gerekir.

Biri, Bağdat ile Erbil arasındaki bütçe anlaşmazlığından kaynaklanan maaşlarının gecikmesinin protesto edildiği gösterilerdir. Bu gösteriler kısa sürede provoke edilerek şiddete yöneldi. Kamu kurumları, okullar, hastaneler ateşe verildi, güvenlik güçlerine silahlı saldırılarda bulunuldu. KBY yetkileri, protestoları demokratik bir hak olarak gördüklerini, ancak PKK’nin halkın tepkilerini manipüle ettiğini açıkladı. Şiddeti gerçekleştirenlerin PKK’li ve İranlı provokatörler olduğunu belirttiler. Öte yandan PKK medyası da bu gösterileri KDP’ye karşı bir başkaldırı (serhildan) olarak niteleyip destek verdi; “KDP’ye bir tekme de sen at,” PKK sempatizanlarının gözde sloganı oldu.

Diğeri ise, bir grup PKK’linin Suriye’den Kürdistan Bölgesi’ne geçme girişimleri esnasında yaşanan çatışmalardır. KBY Başbakanı Mesrur Barzani’nin yaptığı yazılı açıklamaya göre “bir grup PKK mensubu yasal olmayan yollarla Suriye’den Kürdistan Bölgesi topraklarına sızma girişiminde bulunmuş, güvenlik güçleri de Kürdistan Bölgesi sınır güvenliğine aykırı bu yasadışı girişime müdahale etmiş”ti. Yaşanan bu olayın ardından “kalabalık bir YPG gücü ağır silahlarla peşmerge noktasına saldırı düzenlemiş, peşmerge güçleri anında karşılık vererek bu saldırıyı püskürtmüş”tü.

Suriye-Irak sınırındaki Fişhabur yakınlarında meydana gelen bu son çatışmanın, meseleyi alevlendirmesi muhtemel. Çünkü SDG Genel Komutanı Mazlum Kobani, daha önce, KDP ile PKK arasındaki çatışmaları tasvip etmediklerini, bu çatışmalara asla karışmayacaklarını, herhangi bir tarafın yanında ve diğerinin karşısında yer almayacaklarını ifade etmişti.

Bu beyanın PKK’yi rahatsız ettiğine şüphe yok. SDG’nin PKK ile arasına bir mesafe koyma çabası içinde olduğu iddialarının yükseldiği bir dönemde, keskin tarafsızlık söylemi Kandil’de kaşları kaldırtmış ve muhtemelen Kobani üzerinde bir baskı kurulmuştur. Nitekim tarafsızlığını ifade etmesinin üzerinden kısa süre sonra Duhok kırsalında peşmerge ile PKK’liler arasında meydana gelen çatışmanın ardından Kobani “KDP’nin gerillaya saldırısını kınıyoruz” demiş, ama hemen ardından çatışmaların sonlandırılması için saldırıların durması ve diyalog çağrısı yaparak dengeyi yine de korumaya çalışmıştı.

Fakat son olay, dengeyi tamamen ortadan kaldıran bir karakter taşıyor. SDG Genel Komutanlığı, “koordinasyon eksikliğinden kaynaklanan” kısa süreli bir çatışmanın yaşandığını teyit etti. “Güney Kürdistan Yönetimi’ne saygı duyduğunu her fırsatta belirttiğini” ifade eden SDG, çatışmanın ardından iletişim kanallarının hemen devreye girdiğini açıkladı. RUDAW da çatışmanın ardından peşmerge güçleri ile YPG’nin görüştüklerini ve sınır aştıkları gerekçesiyle tutuklanan 6 YPG’linin serbest bırakılarak Suriye’ye geri dönmelerine izin verildiğini bildirdi.

Bahse konu çatışma, SDG bildirisinde söylendiği gibi gerçekten bir “koordinasyon” kazası olabilir. Ancak PKK’nin, KYB ile çatışmama kararlılığında olan SDG’yi bir oldu-bitti ile çatışmaya dâhil etme hamlesi de olabilir. Son dönemlerdeki gelişmelerden ötürü bu ihtimal göz ardı edilmemelidir. Fakat SDG’nin bir şekilde çatışmaya karıştırılması çok tehlikeli bir oyundur; zira bu hem çatışmayı derinleştirir, hem de çatışmanın alanını genişletir. Kürtler açısından birbiriyle bağlantılı üç büyük zarara yol açar böyle bir çatışma.

İlki, KBY’nin kan kaybedecek olmasıdır. KBY bir yandan Irak merkezi hükümeti ile cebelleşir, diğer yandan İran’ın çevreleme siyasetine karşı koymaya çalışırken bir de PKK ile çatışmak durumunda kalması durumunda önemli bir güç sarfına uğrar.  

İkincisi, PKK ile KDP arasındaki gerginliğin Rojava’ya yansımasıdır. Kaçınılmaz bir haldir bu; çatışmaların başlamasından sonra Suriye’de ENKS’ye dönük saldırıların olması da bunun bir göstergesidir. Bir çatışma hali, Suriye Kürtleri arasında istikrarı sağlama ve birlik kurma çabalarını boşa çıkarır ve Kürtlerin Suriye’nin geleceğinde oynayabileceği rolü asgariye indirir.  

Üçüncüsü de, uluslararası camiada Kürtler lehine oluşan olumlu havayı dağıtması, Kürtler ile kendilerine destek olan ve kendileriyle işbirliği yapan güçler arasındaki ilişkileri zedelemesidir. Nitekim son saldırının ardından IKBY Başbakanı Mesrur Barzani, YPG’ye verdiği destek nedeniyle Uluslararası IŞİD’le Mücadele Koalisyonu’na eleştirilerde bulundu. Barzani’ye göre Uluslararası Koalisyon, YPG’nin bu tür saldırılarda bulunmamasına dair garanti vermeli ve YPG’ye yapılan yardımların Kürdistan topraklarına saldırı amacıyla kullanılmasına müsaade etmemeliydi.

Bu iki gücün enerjilerini birbirlerine karşı kullanmaları her zaman Kürtlere hüsran yaşattı. Akıl ve sağduyu devreye girmezse bugün de böyle bir ihtimal var. Çözüm, PKK’nin KYB’nin meşru statüsünü tanıması ve SDG’nin taraf olmaktan kesinlikle kaçınmasıdır. Aksi takdirde hem Irak’ta hem de Suriye’de kaybeden yine Kürtler olur.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —