Tam bir “yalancıyı kurt yemiş kimse inanmamış” masalı sergileniyor. Çünkü öylesine açıklamalar yapılıyor ki, ciddiyet ile bağdaştırmak mümkün değil. Ne demek istediğimi izah bakımından dünkü gazetelere yansıyan aynı konuda iki haberi kısaca aktarmak istiyorum. İlki, “İsrail istedi ABD askeri Irak’a çekiliyor” başlığı altında yer alırken, ikinci haber, “Trump: Petrolü güvene aldık artık çekilebiliriz” başlığı ile veriliyordu. Öncelikli olarak ilk haberin üzerinde durmak ve bazı hatırlatmalar yapmakta yarar var. Hatırlanacağı gibi Trump arada bir Suriye’den ABD askerlerini geri çekeceklerini açıklıyor ama bir türlü bölgemizden ülkesine çekilen ABD askerine şahit olunmuyor. Kısacası, Trump ABD askerini ne kadar sık çekmekten söz ediyor olursa olsun bu çekilme bölgemizde yer değiştirmeden ibaret kalıyor. Çünkü Trump’ın ABD askerlerinin çekileceğine dair son açıklamasının üzerinden çok geçmeden söz konusu askerlerin Suriye’den Irak’a nakledilecekleri gündeme geldi. Bunun sebebi de yine dünkü gazetelerde yer alan bir haberde şöyle izah ediliyordu:
“Suriye’nin kuzeyinden askerlerini çekme kararı alan ABD, İsrail Başbakanı Netanyahu’nun, ‘İran’a karşı bizi koruyun’ talebi üzerine askerlerini Irak’ın batısına konuşlandırmaya karar verdi.”
Haberi okuyunca, İran’dan İsrail’e bir saldırı mı söz konusu, yoksa böyle bir saldırı oldu da bizim mi haberimiz yok diye sormayın. Çünkü Irak’ta ABD askeri varlığı yeni değil. Irak işgal edilip Saddam idam edildikten sonra Irak’a yeni bir şekil verildi. Yani Irak parçalandı. Bu arada ABD varlığı Irak’ta pekiştirildi. Kesin rakam bilinmiyor olmakla birlikte gelen haberlere göre Irak’ta 5 bin ABD askeri bulunuyor. Bunlara Suriye’den gönderilecek bin ABD askeri eklenecek. Eğer bu durum İran’a yönelik yeni bir saldırının ifadesi değilse ne anlama gelir? Söz gelimi el koydukları Irak petrollerini korumak anlamına gelebilir mi? Çünkü Trump yaptığı son açıklamada Suriye’deki ABD askerlerinin Irak’a kaydırılmasını Suriye petrolünü güvene almış olmakla izah ediyor. İster İran’ a yönelik ve özellikle de İsrail’in güvenliğini pekiştirmek için olsun, ABD bölgemizi karıştırmaya devam edecek. Bu kesin görünüyor. Elbette, bu işi yaparken bölgemizde asker bulundurduğu için mecburen yapmak zorunda kaldığı masrafları da bölge ülkelerinden karşılamayı sömürüsünün gereği olarak görüyor.
Saddam’ı Kuveyt’e saldırtıp, ardandan da kurtarıcı pozlarında bölgeye gönderdiği askerlerine karşılık Suudi Arabistan ve Kuveyt’e kestiği yüklü faturanın bedelini bu iki ülkeden almaya hâlâ devam ettiği gibi. Benzer oyun şimdide Suriye’de tezgâhlanıyor. Suriye’de olayların başladığı günlerde ABD ve müttefiklerince yapılan açıklamalarda Suriye halkının baskı ve işkenceden kurtarılacağı, özgürlüklerin hâkim olacağı açıklamaları yapılmıştı. Ama aradan geçen bunca zamana rağmen Suriye nüfusunun yarısı ülkelerini terk ederek göçmen oldu, milyonlarcası da hayatını kaybetti. Yine hatırlamak gerekir ki Irak’ta Saddam zulmünden kurtarılmak, özellikle de bölge ülkelerini Saddam’ın sahip olduğu kimyasal silahlardan korumak için Irak’ı işgal etmişlerdi. Sonuçta Irak’ta bir tek kimyasal silah bile bulunmadı, Saddam idam edildi, sonuçta Irak parçalandı ve hâlâ Irak’ta düzen kurulamadı, Irak halkı adil bir yönetime kavuşamadı.
Netice olarak diyebiliriz ki, ABD tarafından Müslümanlar ve Müslüman ülkeler ile ilgili yapılan açıklamalara güvenenler ve her an hep kaybetti. Kazanan ise ABD ve yandaşı sömürgeciler oldu. Görünen o ki, oyun bitmemiş yine dünya kandırılmaya devam ediliyor.
