Tarih: 13.01.2020 13:25

Persler-Farslar ve Yahudiler. “Can düşmanı” sadece bir algı mı?

Facebook Twitter Linked-in

Yahudilerle, “Persler-Farslar-İranlılar-Acemler” arasında yaklaşık 2550 yıllık bir ilişki süreci söz konusudur. Tarih ve coğrafya bu iki toplumu “kader birliğine” zorlamıştır.

MÖ 607’de Babil orduları Yeruşalim’i yerle bir etmiş ve kurtulan Yahudilerin çoğunu sürgüne götürmüştü. Yahudilerin 70 yıllık Babil sürgünü işte böyle başlamıştı.

Yahudileri esaretten kurtaracak “Babil şehri baskını”, Yeruşalim’in yerle bir edilmesinden tam 200 yıl önce, İşaya peygamber tarafından Yahudi halkına şöyle bildirilmişti:

Pers-Fars kralı Kyros (Koreş) doğmadan tam 150 yıl önce, Yahudilerin Babil esaretinin nasıl sona erdirileceği, Tanrı tarafından, İşaya peygamber vasıtasıyla Yahudilere bildirilmiş, ilginç değil mi?

Gerçekten öyle de olmuş. Dünya’nın en iyi savunmasına sahip Babil şehri, etrafında nehir suyunun aktığı hendeklerin olduğu Babil, tam da bildirildiği gibi Persler tarafından MÖ 539’da işgal edilmiş ve Yahudiler 70 yıl sonra yeniden özgürlüğüne kavuşmuş.

Persler-Farslar, Yahudilere kaybettikleri topraklarını geri verdiler ve yeniden devletlerini kurmalarını sağladılar. Tanrı’nın Yahudilere vadettiği topraklar (Arzı Mevud) Pers Kralı Kyros (Koreş) yeniden Yahudilere verildi. Ve yıkılan Mabetleri de yine Pers Kralı Kyros (Koreş) tarafından yeniden inşa edildi.

Dini inançlarına göre geleceğini belirleyen Yahudi toplumu için ne kadar olağanüstü değil mi?

 MÖ 164 yılında, o zamanki adı Partlar olan Persler-Farslar, Yahudilerin yeniden devlet kurabilmelerine yardım ettiler.

MÖ 63’üncü yıllarda, Yahudiler ile Romalıların mücadelesinde “Partlar-Persler-Farslar” Yahudileri destekledi.

Roma İmparatorluğu ile yapılan bütün savaşlarda Yahudiler ve “Partlar-Persler-Farslar” tam bir dayanışma içerisinde oldular.

 MS 602-628 Sasani döneminde, Persler-Farslar ile Yahudi’lerin işbirliği de çok dikkat çekici.

Bölgenin hakim gücü Bizans’a karşı “Sasani-Pers-Fars” krallığı ile bölgede dağınık yaşayan Yahudi kabileleri ittifak kurdular. Yahudiler geniş bir coğrafyada Bizans’a karşı isyanlar başlattılar ve 20.000 silahlı Yahudi, Sasani ordusuna katıldı. Bu savaş sonunda Yahudilerin tarihi toprakları Bizans’tan geri alındı.

2550 yıllık bir dayanışmadan bahsediyoruz. Ben araştırınca gördüğüm neticelerden hayli şaşkınım. Bu denli “yakınlık” şaşırtıcı değil mi? Elbette tarih bilen okuyucular için sürpriz değildir.

Yahudiler ile Perslerin-Farsların çok yakın iki topluluk olduğunu Mart 2019 tarihinde, çok çarpıcı bir şekilde gündeme getiren kim olmuştur dersiniz? “Pers-Fars-İran” dışişleri bakanı Zarif. Bu enteresan olay, iki ülkenin “birbirlerini yok etmekten” bahsettikleri çok yakın tarihte cereyan etmiştir.

ABD dışişleri bakanı Pompeo İsrail’de bir anma günündedir. Kraliçe Ester’in Yahudileri esaretten kurtardığı “Burim Bayramında” yapılan kutlamadadır Pompeo. Yahudi olan ancak Pers-Fars kralı ile evli olan kraliçe Ester’in Yahudileri yok edilmekten kurtardığı gün ile ilgili konuşurken Pompeo bir cümle sarf eder. “Trump Tanrı tarafından Yahudileri korumakla görevlendirildi” deyiverir. Bu son derece normal. Zaten Trump bu işle meşgul. 

Enteresan olan İran dışişleri bakanı Cevat Zarif’in verdiği cevaptır. Zarif şöyle der: 

“Tarihte İran en az üç defa Yahudileri yok olmaktan kurtardı. Babil esaretinden Yahudileri kurtaran ve Birinci Mabedi yenileyen ve tamir eden Pers-Fars kralı Büyük Kyros (Koreş)  olmuş. Arz-ı Mev’ud da iade edilmiş. Mabedi ve Kudüs’ü yeniden kuran da Pers Kralı Büyük Kyros (Koreş) olmuş.” Zarif çok önemli bir ayrıntı da veriyor. Buraya dikkat. “Pers kralı Kyros (Koreş) Yahudilerin kutsal kitabı Tanah’ta tahrif edilmeden önce “Mesih” olarak geçmekteydi.” Çok enteresan değil mi? Yahudilerin kutsal kitabında bir Pers-Fars kralının “Mesih” olarak geçmesi çok önemli bir bağ oluşturmaz mı iki toplum arasında? Zarif devam ediyor: “Yahudileri ikinci kez kurtaran da yine Pers-Fars kralı I. Serhas veya Kserkses olmuş”. Zarif durmuyor: “İkinci Dünya savaşında da onları gaz odalarından kurtaran yine İranlılar olmuş.” 

Yahudileri ne kadar sevdiklerini ve onlara aslında ne kadar önem verdiklerini açıklıyor.

Zarif, 2014 yılında Yahudi soykırımını açıkça tanıyan Pers-Fars dışişleri bakanıdır.

Değerlendirme size ait olsun.

Yahudilerle Persler tarihte hiç savaşmadılar. Bunu da yazın bir yere.

Savaşmaları için hiçbir makul bir sebep de gözükmüyor. İdeolojik söylemleri bir kenara koysanız, nasıl bir stratejik zaruret bulabilirsiniz, bilmiyorum.

Henüz yargıya varmayın. Bu yazıyı ve bundan sonraki yazıyı da okuyalım, sonra karar verelim.

MS 621 Müslümanların çok sıkıntılı yılları, yokluk, tecrit had safhada. Hristiyan Bizans ve Zerdüşt Sasaniler-Persler-Farslar savaşmış ve Sasaniler Bizans’ı yenmiştir. Müşrikler İran’ı destekliyor, Müslümanlar ise ehli kitap Hristiyanların galip gelmesini arzuluyordu. Müşrikler, Sasanilerin-Farsların desteği ile Müslümanları yok etmenin hesabını yapıyordu. Allah’ın müjdesi geldi: “Rumlar yakın bir yerde mağlup oldular. Ama bu yenilgilerinden sonra galip gelecekler. Birkaç yıl içinde… O gün, müminler de, Allah’ın verdiği zafer sayesinde sevinecekler.” Ve elbette Allah’ın vaadi 627’de gerçekleşti.

Hristiyan dünyasının, Kudüs’ü fethe dönük haçlı seferlerinde İran’ın Müslümanları değil Hristiyanları desteklediğini görüyoruz. 

Allah’ın İran’a ilişkin “pozitif bir işaretine” de rastlamıyoruz. Malum “deve iddiası.”

Müslüman oldular, değiştiler diyebilirsiniz. Bakalım değişmişler mi? Gelecek yazıya bakalım.

 MS 634 Müslümanların, “Perslerle-Farslarla” ilk ciddi karşılaşması Firaz bölgesinde gerçekleşti. Müslümanlara karşı Bizans ile “Sasani-Pers-Fars” ordusu ittifak yaptı. Müslümanlar, ikisini birlikte kesin bir yenilgiye uğrattı. “Sasaniler-Persler-Farslar” bu savaştan sonra uzun yaşayamadı, “dağıldı”.

Tarihin derinliklerinde, Yahudiler ve “Persler-Farslar” hep dost olmuşlar. Yahudilerin akıllı bir millet olduğunu dikkate alırsak, bunun geçerli sebepleri olmalı. Her iki milletin sorunlu komşularının varlığı bu ilişkiyi kolaylaştırmıştır diyebiliriz, yani “stratejik gereklilik.”

Günümüzde İsrail ve İran olarak şekillenmiş, bu iki topluluğun ortak sınırları yok, ama hala her ikisinin de sorunlu komşuları var.

İran ve İsrail devletlerinin ideolojik takıntılarını rafa kaldırmaları halinde, “Pers-Fars” ve “Yahudi” milletleri arasındaki “tarihi dayanışma ve kader birliğinin” canlanması, bana akla yakın bir ihtimal olarak görünüyor.

Sevgili okuyucu, “Pers-Fars” ve “Yahudi” topluluklarının dayanışmasına ilişkin örneklere gelecek yazıda kaldığımız yerden devam edeceğim.

Sasaniler sonrası, günümüze kadar geçen süredeki, “Pers-Fars” ve “Yahudi” toplumlarının “tarihi dayanışma ve kader birliğinin ayak izlerini” takip etmeye çalışacağım.

Çok sürprizlerle karşılaşacağımızı düşünüyorum.

Kasım Süleymani olayı bakın bizlere neleri hatırlatıyor.

Hiçbir şey göründüğü gibi olmayabilir. Bakmayın siz propagandalara.

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —