GEÇEN cumartesi günkü yazımız Türkiye-Suriye sınırı boyunca Fırat´ın batısında Türk ve ABD askerleri ortak devriye yaparken, nehrin doğusunda ABD´nin PKK´nın Suriye uzantısı YPG ile ittifak halinde olmasının yarattığı paradoksu konu alıyordu. Üstelik TSK, bu bölgedeki YPG hedeflerine topçu atışı yapıyordu.
Türkiye ile ABD nehrin batı yakasında iki müttefik kimlikleriyle hareket ederken, doğu yakasında iki hasım olarak karşı karşıya geliyorlardı.
*
Hafta sonunda ajansların nehrin doğu kıyısından geçtikleri fotoğraflar bu paradoksu çarpıcı bir şekilde ortaya koydu.
Fotoğraflar, TSK´nın topçu atışının yöneldiği Fırat´ın doğusundaki bazı bölgelerde ABD askerlerinin PKK´nın Suriye kolu YPG´nin ana omurgasını oluşturduğu SDG güçleriyle birlikte sınırda devriyeye çıktıklarını gösteriyordu.
ABD ordusu, TSK´nın topçu ateşinin ardından sahada boy gösterme ihtiyacını duyarak, YPG ile ortak devriye yapmak suretiyle aslında sınırın karşı tarafına, yani Ankara´ya bir caydırıcılık mesajı vermekteydi. Bir başka anlatımla, ABD ordusu, TSK ile YPG/PKK arasına bir set çekmekteydi.
Fotoğraflardan birinde Amerikalı askerlerle devriye görevine çıkmış yüzü kar maskeli, üniformalı bir SDG (YPG) militanı dikkat çekiyordu. Militanın sol göğsüne asılı mühimmat çantasının üzerindeki küçük bir Abdullah Öcalan resmi görüntüdeki en can alıcı mesajı taşıyordu.
Demek ki, ABD askeri makamları, ortak devriyeye çıktıkları YPG´nin sınırın kuzey tarafına Öcalan´lı bir görüntü vermesinde bir sakınca görmüyorlar.
*
Bu fotoğraf, Türkiye-ABD ilişkilerinin son haftalarda bir normalleşme sürecine girdiği bir sırada, ilişkilerin yumuşak karnının Fırat´ın doğusu ve burada sahaya hâkim olan ABD-YPG işbirliği olduğunu bizce çok çarpıcı bir şekilde anlatıyor.
ABD ne yapmaya çalışıyor? Trumpyönetimi, bir yandan YPG´yi Suriye´de cephede IŞİD´e karşı kullanırken, diğer yandan PKK uzantısı bu silahlı gücü Türkiye karşısında kendi koruması altına alıyor.
ABD, anı zamanda Suriyeli Kürtleri Suriye´nin geleceğine dönük tasavvurunun içinde konumlandırıyor.
Trump yönetiminin ilk döneminde CIA Başkanlığı da yapan ABD Dışişleri Bakanı Michael Pompeo´nun ?Suriyeli Kürtlerle bu yönetimde görev yaptığım bütündönem içinde çok yakın çalıştık. Mükemmel ortaklar oldular. Şimdi onlarınmasada bir yerinin olmasını sağlama alacak şekilde yol alıyoruz? şeklindeki sözleri bu çerçevede hatırlatılabilir.
Pompeo, ABD´deki Yahudi lobisinin önemli kuruluşlarından JINSA´nın 10 Ekim tarihindeki yemeğinde yaptığı bu konuşmada, oldukça kuvvetli ifadelerle Suriyeli Kürtlerin Suriye´de bulunacak siyasi çözümün bir parçası olmaları gerektiğini söylüyor, hatta ABD´nin bunu içermeyen bir çözüme destek vermeyeceğini belirtiyor.
Özetle, ABD´nin hedeflerinden biri önümüzdeki dönemde Suriyeli Kürtlerin masadaki yerini sağlamlaştırmaktır.
*
Türk tarafından gelen bütün işaretler ABD´ye dönük derin bir güvensizliğin yerleşmiş olduğuna, hatta bu güvensizliğin arttığına işaret ediyor. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar´ın geçen hafta TBMM Bütçe Komisyonu´ndaki açıklamaları, ABD ile ilişkinin bu ülkenin YPG´ye verdiği destek nedeniyle zoraki bir izdivaç halinde yürüdüğünün çok açık bir ifadesidir.
Şöyle diyor Milli Savunma Bakanı:
?Uçaklarla oraya silah geldiğini görüyoruz, TIR´larla silah geldiğini görüyoruz da, tabii işte burada münasebetler var, dünyadaki birtakım dengeler var... Her şeyi böyle yakıp yıkıp... O zaman herkes bekâr kalırdı, herkes kızdığında karısını boşasaydı herkes bekâr kalırdı, onun için bu şeyleri sürdürmek zorunda kalıyoruz. Dolayısıyla, bu bir yere kadar gidecek ama dediğim gibi, bazı sınırları da kendilerine söyledik, söylemeye de devam ediyoruz.?
*
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün Suriye sınırındaki ABD-YPG ortak devriyesi konusunda rahatsızlığını gizlemeyerek, ?Kabul edilebilir bir şey değil. Böyle bir durum kesinlikle sınırda ciddi olumsuzluklara neden olur? diye konuştu. Erdoğan, bu hafta sonunda Paris´te yapacakları görüşmede konuyu ABD Başkanı DonaldTrump´la konuşacağını ve kendisinin ?bununla ilgili süreci durduracağınıdüşündüğünü? söylüyor.
Belli ki ABD-YPG işbirliği, Trump ile yeni bir başlangıç yapmaya hazırlandığı bir dönemde Erdoğan açısından da baş ağrıtan bir dosya olarak beliriyor.
Not: Dün bu yazı yazıldıktan sonra ABD´nin Kuzey Irak´taki 3 PKK yöneticisinin başına ödül koyduğuna ilişkin açıklaması geldi. ABD´nin bu açıklamasını ayrıca değerlendireceğim.