Tarih: 26.02.2022 13:55

Pazartesi muhalefetin kritik günü

Facebook Twitter Linked-in

Ukrayna’daki Rus işgali herkes için turnusol kâğıdı oldu. Ortada bir savaş var. Yarın kimlerin, kaç kişinin öleceğini üstelik de ne uğruna öleceğini bilemediğimiz bir savaş ortamı

Sanki yaşanan bir bilgisayar oyunuymuş gibi bir sürü analist, düşünür, düşünmez kendince taraf seçiyor. Seçtiği tarafı aklamaya çalışıyor. Soğukkanlı olmak, doğruya doğru yanlışa yanlış demek o kadar zor değil ama olmayınca olmuyor demek ki.

Kuzeyimizde Rus işgali yaşanmasa idi muhtemelen yarın değil ertesi gün Ankara’da yapılacak muhalefet toplantısını konuşuyor olacaktık. Pazartesi öğle saatlerinde Bilkent Otel’de altı siyasi parti genel başkanı uzun süredir üzerinde çalıştıkları ve mutabık kaldıkları “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” metnini hem açıklayacaklar hem de birlikte altına imza atacaklar.

Bilkent Otel Türkiye’nin neredeyse son 20 yılının sembolik mekânı haline geldi. 14 Ağustos 2001’de AK Parti’nin kurulduğu, Erdoğan’ın “tekelci anlayışa dayanan liderlik anlayışının yerine kolektif aklın temsilcisi olan bir anlayışın yerleştiği gün” sözlerini sarf ettiği aynı salonda başka otel yer vermeyince Aralık 2019’da Gelecek Partisi kuruldu. Mart 2020’de de DEVA Partisi.

Bundan 21 yıl önce Erdoğan’la birlikte yüzlerce tanıdık simanın olduğu salondaki koltuklara altı lider oturacak. Bu fotoğraf en azından bundan sonrası için Türkiye siyasetini okumakta sıfır noktası olarak görülebilir. Bunun böyle olup olmayacağına oradaki liderler karar verecek.

Toplantıya 700 civarında isim davet edildi. Sivil toplum kuruluşları, araştırma şirketleri, gazeteciler, sendikalar, hükümete yakın ve uzak yüzlerce kişi ve kuruluş. Ne kadarı altı muhalefet partisinin davetine icabet edecek pazartesi göreceğiz. Ama en azından ölçek itibariyle 15 Temmuz sonrasındaki Yenikapı mitingini saymazsak son dönemde böyle bir toplantıyı ben hatırlamıyorum.

En fazla bir saat sürecek bir toplantı. Sembolik anlamı içeriği kadar önemli bir gün olacak.

Açıklanacak sistem önerisini tartışmak gerek. Ne baştan tüm sıkıntıların ilacı olarak görmek ne de ilk günden mahkûm etmek doğru bir tavır. Orada bulunacak ya da bulunmayacak tüm kesimlerin sistem önerisini, ki içinde aslında mini bir anayasa paketini de barındırıyor, iyi niyetli ama eleştirel bir gözle değerlendirmesi gerekiyor.

Detayları metin açıklanınca daha net göreceğiz ama sürecin içerisindekilerle konuştuğum kadarı ile yeni sistem önerisi eski parlamenter sisteme geri dönmeyi amaçlamıyor. Bakanlar kurulunun ve bakanların daha güçlü olduğu, cumhurbaşkanlığının sembolik bir noktaya indiği, asıl yetkinin başbakanda bulunduğu, meclisin yasama ve denetleme gücünün iade edildiği, bütçe yapma yetkisinin tekrar tesis edildiği, güçler ayrılığının yapısal garantilere alındığı bir öneri var.

Sözün kısası eski parlamenter sistemin de mevcut başkanlık sisteminin de eksikliklerinden dersler çıkarılmış gibi görünüyor.

Ama bu adım muhalefet için dengeleri değiştirme garantisi sunmuyor. Her ne kadar muhalefetin nasıl bir Türkiye vizyonu olduğunu gösterecek olsa da sonrasında atılacak adımlar daha önemli.

Sistem tartışması elbette kritik ancak başta ekonomi olmak üzere muhalefetin toplumu ikna edecek bir içerik ve dil kurması açısından zaman daralıyor. Kürt sorunundan, Alevi meselesine, ekonomide sadece bugünün sorunlarının çözülmesinden ki o tek başına zaten çok zor, yapısal olarak gelir adaleti ve kalkınma odaklı bir vizyon sunmaya, eğitimde milyonlarca genci yıllarca meşgul etmenin ötesinde vizyon odaklı bir sisteme geçilmesine kadar onlarca sorun bekliyor.

Bu tür toplantılar kamuoyundaki beklentiyi yükseltir. Sonrasında liderlerin oradan doğacak sinerjiyi ne için kullanacakları önemli.

O fotoğrafı cumhurbaşkanlığı adaylığı için kaldıraç olarak kullanmak, ittifakın genişlemesi yönünde meşruiyet zemini saymak, birliktelikten sadece tek bir parti için güç devşirmek, altı partiden bir diğeri ile rekabet üzerinden yol haritası tanımlamak ya da oradaki güçlü fotoğrafı daha zor konularda mutabakat arayışının başlangıç noktası olarak görmek, hepsi birer seçenek.

Liderlerin nasıl bir yol izleyeceği hem kendileri hem de Türkiye’nin geleceği için belirleyici olacak.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —