Sistem değişti ancak partili cumhurbaşkanı tartışmaları sürüyor... Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanlığı´nın aynı kişi olmasının getirdiği sorunlar TBMM´de gündem oldu. 16 Nisan 2017 referandumu ile Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi´ni millet onayladı, ancak Cumhurbaşkanı´nın bütün itirazlara rağmen partili olması hükmü Meclis´te tartışma konusu oldu.
AKP´nin Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan´ı eleştiren diğer parti liderleri ve milletvekillerine, AKP sözcü ve yöneticileri ile milletvekillerinin sürekli sert tepki vermesi konusu TBMM kürsüsünde eleştirildi.
Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Nazır Cihangir İslam, kürsüde söz alarak Ak Partili vekilin, ?Cumhurbaşkanlığı kimliği ve Ak Parti Genel Başkan kimliğini nasıl birbirinden ayırırsınız?? sözlerini şu şekilde eleştirdi:
?Zaten sorun da bu, siz bununla açıklamaya çalışıyorsunuz meseleyi. Esas mesele bu. Olay esastan problemli olduğu için usul hatası yapıyorsunuz. Bu, kadim bir bilgidir arkadaşlar; zırva tevil götürmez yani bir saçmayı, bir çözümsüzlüğü siz bize çözüm gibi sunamazsınız. Esas mesele şuradadır: Anayasa kişilere göre değil toplum, devlet ve vatandaş ilişkilerine göre yapılır.?
Anayasanın kişilere göre değil toplum, devlet ve vatandaş ilişkilerine göre yapıldığını hatırlatan Cihangir İslam, Ak Parti grubuna hitaben, ?İnanın bana, bunu değiştirmeyi siz teklif edeceksiniz kısa bir zamanda? diyerek, sistemin getireceği sıkıntılara dikkat çekti.
"Ben Sayın Özlem Zengin´e bir iki şey hatırlatmak istiyorum. Gerçekten çok saygı duyduğum iyi bir siyasetçi, iyi bir hukukçu ama şu cümlesini biraz yadırgadım: Yani "Cumhurbaşkanlığı kimliği ve AK PARTİ Genel Başkan kimliğini nasıl birbirinden ayırsın?" Zaten sorun da bu, siz bununla açıklamaya çalışıyorsunuz meseleyi. Esas mesele bu.
Şimdi, esastan sorunu ayıramıyorsanız, o zaman adam kıtlığı yok bu ülkede, sizin grupta da adam kıtlığı yok; bir görevi birisi yapar bir görevi başka birisi yapar. Sayın Zengin, bir usul hatası yapıyorsunuz. Olay esastan problemli olduğu için usul hatası yapıyorsunuz. Bu, kadim bir bilgidir arkadaşlar; zırva tevil götürmez yani bir saçmayı, bir çözümsüzlüğü siz bize çözüm gibi sunamazsınız.
Esas mesele şuradadır: Anayasa kişilere göre değil toplum, devlet ve vatandaş ilişkilerine göre yapılır. Siz bunu atladınız değerli arkadaşlar ve inanın bana, bunu değiştirmeyi siz teklif edeceksiniz kısa bir zamanda.
Şimdi, mesele şu, para istiyorlar, selden kütük kapmak istiyorlar. Yani burada bizim söylediğimiz söze çıkıp burada cevap vereceklerine, millet huzurunda bizimle tartışacaklarına para istiyorlar. Anlıyorum, seçim sizin oralarda pahalı bir iş ve parayı da seviyorsunuz, bunu da anlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Ha, beni sorarsanız, inanın bana, sizler gibi çırılçıplak doğdum, bu dünyayı kefenle terk etmeye ahdetmiş biriyim, hiçbir sorun yok, gelin isteyin.
Ama hazinede para bitti, hazine tamtakır, siz parayı seviyorsunuz ve bizi bununla terbiye etmeye çalışıyorsunuz. Ya, bırakın bir Saadet Partisi üyesini, bir seçmenimizi bile topunuz gelse, feriştahınızı da önünüze taksanız terbiye edemezsiniz. Biz bu yolda devam edeceğiz. Şimdi, gelelim önemli bir konuya, günün en önemli konusu: Zillet. Ne dedi? İster Cumhurbaşkanlığı kimliğiyle ele alın Sayın Zengin, ister AK PARTİ Genel Başkanı kimliğiyle ele alın, bizim millet ittifakına, "zillet ittifakı" diyeni kınıyorum, bunu da gözlerinizin önünde kınıyorum ve bu lafı iade ediyorum ama daha öteye gidemiyorum çünkü beni bağlayan ahlak denen bir şey var.
İnsanlara isim takmanın, insanlara lakap takmanın ne menem, ciddi bir şey olduğunu biliyorsunuz, değil mi? Ne ağır bir cürüm olduğunu biliyorsunuz, değil mi? Ben Sayın Cumhurbaşkanını ve AK PARTİ Genel Başkanını hem Saadet Partisinden hem Cumhuriyet Halk Partisinden hem de İYİ PARTİ´den milletin huzurunda özür dilemeye davet ediyorum. Helallik istemeye davet ediyorum.
Bu yetmiyor, bu yetmiyor arkadaş, bu yetmiyor. Eğer ortak bir kitaba inanıyorsak -burası ahlaki kısım, siyasi değil- eğer ortak bir kitaba inanıyorsak ben Sayın Cumhurbaşkanının veya AK PARTİ Genel Başkanının çıkıp aleni tövbe etmesini de kendisine tavsiye ediyorum. Bana inanıyor musun?
Ha, saygı mı? Kitaba bak, bak, kitaba bak, ne demek istediğimi anlayacaksınız. Hadi size kolay gelsin."