Fehmi Koru yazdı;
Önünde dolu dolu iki yıl varken AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın partisine seçime hazırlık hedefini koyması ne anlama geliyor? Uzun zamandır Doğu ve Güneydoğu’dan uzak durulurken, açılışlar vesilesiyle Diyarbakır’a gidilip ‘‘Açılım sürecini biz değil onlar durdurdu’’ açıklaması yapılmasının anlamı nedir?
Güncel iki soru.
Bu sorulardan bir erken seçimin ufukta olduğu sonucu çıkarılıyor.
Erken seçim konusu ne zaman gündeme taşınsa hemen itirazlar da duyuluyor. Haklıca itirazlar bunlar. Türkiye’nin giderek daha da boğucu hale gelen sorunları var ve iktidar bunlarla başetmekte zorlanıyor. Kamuoyunun yakından izlediği bir dizi iddia ve ithamın da odağında iktidar. Ülkede daha öncelerde de sıkıntılar yaşanmıştı, ancak bu defa intihar vakaları artışa geçti, devlet imkanlarıyla pahalı eğitimler almış başarılı genç profesyoneller -doktorlar, mühendisler, binlercesi- geleceklerini yabancı ülkelerde aramaya başladı.
İktidar cephesinin beklediği gelişmeler var ve onlar bir türlü gerçekleşemiyor. Son seçimlerde oyu yüzde 13’e ulaşmış, altı milyon oy almayı başarmış HDP’nin kapanması ve ona oy verenlerin gidecek adres bulamaması bir beklenti. Ancak AK Parti’nin kendisinin vaktiyle yaptığı parti kapatmalarını imkansız hale getirecek anayasal değişiklikler Anayasa Mahkemesi üyelerinin kapatma kararına varmalarını zorlaştırabilir.
Refah Partisi’ni Millet İttifakı’ndan koparmak da galiba boşa çıkma ihtimali yüksek bir başka beklenti.
Yeni kurulmuş, liderleri AK Parti’nin başarılı göründüğü dönemlerde önemli görevler üstlenmiş isimler olan partilerin kendilerini tanıtmaya fırsat bulamadan seçime gidilmesi de iktidar cephesi için önemli. Ancak, son zamanlarda yeni partilere ilgide de artış fark ediliyor.
Moraller bozuk.
Kamuoyu yoklamaları AK Parti’nin ve iktidara destek veren partilerin oy tabanlarından çözülüş yaşandığına işaret ediyor. ‘‘Bu Pazar seçim olsa’’ diye başlayan soruya gelen cevaplar, ilk seçimde iktidar değişikliğinin kaçınılmazlığını, yeni cumhurbaşkanını da karşı ittifakın çıkaracağını gösteriyor.
İktidarın ciddi bir medya desteği var ama orada da destekte gevşemeler fark ediliyor. Eskisi kadar güçlü savunmalar azaldı, en sağlam destekçiler farklı konularla top çeviriyorlar…
Böyle bir ülkede seçim tarihini bir-iki yıl öne almak iktidar cephesi için bir tür intihar anlamına gelir.
‘‘Erken seçime hazır olun’’ yolundaki uyarılara itiraz edenlerin gerekçeleri sağlam.
O halde?
Benim görüşüm belli: Ben uzun sayılabilecek bir süreden beri seçimin belirlenmiş 2023 tarihinden önce yapılacağı görüşünü savunuyorum. İtirazcıların gerekçelerinin de bu savımı doğruladığına inanıyorum. İktidar cephesinin en iyi günleri şimdiler; her geçen gün iktidarın önümüzdeki seçimden başarıyla çıkmasını daha da zorlaştırıyor. Şansını deneyecekse, iktidarın bunu vakit geçirmeden yapması -yani seçim tarihini erkene alması- gerekiyor.
Aslında siyaseti yakından gözleyen herkesin bildiği bir gerçeği bir kez daha hatırlatayım: Hiçbir iktidar seçim tarihini zamanından önceye almak istemez; her iktidar vatandaşın kendisine verdiği yönetme yetkisini son güne kadar kullanmayı tercih eder.
Erken seçim ancak bir zorunluluk sonucu ortaya çıkar.
Zorunluluk, şartların iktidarın lehine olduğu ve zamanında yapılacak bir seçimde şansın azalması ihtimaliyle de ortaya çıkabilir. Siyasi tarihimizde bunun pek çok örneği var.
İktidarın seçim tarihini erkene almak istemesinin ilk elde akla gelmeyen başka sebepleri de olabilir. Cumhurbaşkanlığı için anayasanın belirlediği kısıtlamayı aşmanın bir yolu olduğu için de iktidar erken seçimi göze alabilir.
Seçim tarihini erkene almak daha çok muhalefetin zorlamasıyla olur.
Muhalefet cephesi bizde bir an önce seçime gidilmesini istiyor, şartlar da oldukça müsait olmasına rağmen bunu zorlayamıyor. Kamuoyu yoklamaları iktidar cephesinin kan kaybettiğini gösterdiği halde, bu durumu yönetim değişikliğine dönüştürmeyi beceremeyen bir muhalefet var ülkemizde.
Bir kez daha sorayım: O halde?
Yukarıda artı ve eksileriyle ihtimalleri sergiledim. Kabaca. Bu tablodan kesin bir sonuca ulaşmak mümkün görünmüyor. Muhalefetin seçimi zorlaması hayli uzak bir ihtimal, iktidarın durduk yerde seçim tarihini erkene alarak kendi ömrünü kısaltmasını beklemek de saflık olur.
O halde erken seçim zor.
Buna karşılık, TBMM’den seçim tarihini erkene alma kararı çıkarmadan zamanında gidilecek bir seçimde, iktidar cephesinin çok önceden ilan ettiği ismin cumhurbaşkanı adayı olabilmesinin önünde anayasal engel var.
Cumhurbaşkanları ancak iki dönem için seçilebiliyor anayasaya göre. Tayyip Erdoğan iki kez seçildiği için yeniden aday olamaz. Anayasaya göre bunu aşmanın tek yolu, TBMM’nin seçim tarihini erkene almasıdır.
Seçim tarihini erkene almadan Tayyip Erdoğan’ı yeniden aday gösterebilme formulü arayışı var, ama galiba o formül henüz bulunamadı. Tayyip Erdoğan’ın aday olamayacağı bir seçimde Cumhur İttifakı zorlanır. Yalnız cumhurbaşkanı seçiminde değil, milletvekili seçiminde de…
Ben ‘Erken seçim kaçınılmaz’ görüşümü koruyorum.