Süleyman Arslantaş yazdı;
Katolik dünyasının lideri Papa Francesco 5-8 Mart tarihlerinde Irak’ı ziyaret edecek.
Corona salgınından sonra Papa’nın ilk yurtdışı gezisi Irak’a olacak.
Niçin Papa ziyaret için öncelikli olarak Irak’ı seçti?
Amerika’da 3 Kasım seçimleri ardından Joe Biden Amerika’nın 46. Başkanı seçildi. 35. Başkan John Kennedy’den sonra Amerika tarihinin 2. Katolik Başkanı Biden oldu. Oysa Amerika’da başkanlar genellikle Wasp’lardan seçilmektedir. Yani beyaz, Protestan ve Anglo-Sakson’lardan oluşur. 35. Başkan Kennedy hatırlanacağı üzere 1963’de bir suikast sonucu öldürülmüştü. İkinci kez bir Katolik başkanın seçilmesi acaba Amerikan halkının tercihi mi, yoksa tercih için Amerikan halkına sunulan mı?
Amerika Trump zamanında yerel, bölgesel ve küresel olarak önemli ölçüde yaralar aldı. Zira Trump’ın Yahudiler ve onların devleti İsrail hariç hiç kimseyi, hiçbir ülkeyi memnun etmediği bilinmektedir. İçeride sağlık sorunları başta olmak üzere neredeyse Amerikan halkının sorunlarına da çözüm üretilmedi. Sınırları kapattı, duvar çekti, çocuk, kadın, ihtiyar Amerika’ya sığınmak isteyen hiçbir mülteciye acımadı. Ortadoğu ve İslam dünyası için ise birkaç istisna dışında hiçbir halkı Müslüman ülkeyle iyi geçinmedi. Trump ve yönetimi Ortadoğu siyasetinde bütün yumurtalarını İsrail sepetine koydular. Oysa 8 Aralık 2016 seçimlerinde Amerika’daki Yahudiler, damat Kushner de başta olmak üzere seçim öncesi yumurtalarını Demokrat parti adayı Hillary Clinton’un sepetine koymuşlardı. Ama Trump tüm bu olanların ardından 8 Kasım seçimlerinden Hillary Clinton’dan daha az oy almasına rağmen galip çıktı.
Trump 3 Kasım seçimlerine iddialı girmesine rağmen Katolik bir başkan adayı karşısında seçimleri kaybetti. Amerikan nüfusunun yüzde 65’i Hıristiyan, bunların da yüzde 43’ü Protestan, yüzde 20’si Katolik’tir. Yahudilerin oranı ise yüzde 2. Müslümanlar yüzde 1 nüfusa sahiptirler. Bu ayrıntılara girmemin sebebi şu: Amerika’daki gerek nüfus, gerek inanç ve mezhepler açısından Katoliklerin fazla da bir şansı olmamasına rağmen Biden, Protestanların da oylarıyla başkan seçildi. Katolik başkan elbette Roma Kilisesi’ne bağlı. Papa Francesco Biden’in de dini lideri. Biden başkan seçildikten sonra Papa’nın Irak ziyaretinin rastgele bir ziyaret olduğunu söylemek mümkün mü? Elbette değil. Zira Trump döneminde bölge ülkeleri İran, Irak, Suriye ve hatta Türkiye Amerika ile ciddi sorunlar yaşadı. İran ile varılan P5+1 nükleer anlaşmasından çekilme, akabinde yaptırımlar ve yine Kasım Süleymani suikastı İran ile ABD ilişkilerinde neredeyse tamiri mümkün olmayan yaralar oluşturdu. Irak’daki çeşitli muhalif gruplara desteği Irak-ABD ilişkilerine olumsuz yönde etkileyen faktörlerin başında gelmektedir. Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn gibi ülkelerle ilişkilerini menfaat içerikli olarak iyi götüren Trump yönetimi, Katar başta olmak üzere diğer ülkelere ötekileştirici bir yaklaşımda bulunmuştur. Türkiye ile ilişkilere gelince başta terör olmak üzere gerek S-400, F-35 konusunda sıkıntılar yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor. Diğer yandan Halkbank davası ve bunu takiben yaptırımlar ve davanın geleceği ABD-Türkiye arasında çatlak değil yaralar oluşturdu. Bu yaralar Trump yönetiminden Biden yönetimine miras olarak devredildi. 15 Temmuz sonrası gelişmeler, FETÖ yapılanmasına Amerikan desteği keza PYD-YPG Terör örgütlerine her türlü lojistik desteğin sağlanması, buna karşın Türkiye’nin Fırat kalkanı, Afrin Operasyonu, Barış Pınarı harekatı gibi birbiri ardınca gerçekleşen askeri hareketler aslında sadece PKK-PYD’ye değil aynı zamanda Amerika’ya yönelik de izler taşıyordu.
Hasılı yeni ABD yönetimi Biden ve ekibi Vatikan’ı ve Ruhani Lider Papa Francesco’yu devreye sokarak Trump dönemini resetlemeye çalışıyor. Yalnız bu resetlemenin bölgenin ve bölge halklarının faydasına olacağını düşünmeyelim. Zira Papa’nın ziyaret edeceği yerler arasında dört kent dikkat çekicidir. Bağdat, Erbil, Necef, Us ve Ninova’yı ziyareti de önemlidir. Ve bu ziyaret vesilesiyle Mustafa El-Kazimi, Kuzey Irak Kürt Yönetimi Başkanı ve yine Şii Lider Ayetullah Ali Es-Sistani ile biraraya gelecekler. Bu arada Mukteda Sadr ile de görüşeceği ifade ediliyor. Mukteda bu ziyaret için; “Papa’nın yeri aklımızdan önce kalbimizdedir.” demeyi de ihmal etmiyor. Yine Keldani Papaz Nadhir Dekku’nun ifadesine göre Papa, Hz. İbrahim’in yaşadığı yer olarak ifade edilen Ur (Zikar) kentine yapacağı ziyaret de dikkate değer. Yine adı geçen Papaz ziyaretin amacını: “İslam, Hıristiyan, Yezidi, Mendai, Kakiler dinleri arasında bir diyalog olarak değerlendiriyor. İnsan ister istemez bu ziyarete kuşku ile bakıyor. Geçmişte FETÖ’nün kader arkadaşı Alaaddin Kaya ile birlikte Papa’yı ziyaret etmişti. O ziyaretin de amacı dinlerarası diyalogdu. Diyaloğun sonucu FETÖ ve İslam dışı güçlerin dayanışması Türkiye’ye darbe şeklinde tezahür etti. Bilmem hatırlayanınız var mı?
26 Ekim 1994’de İsrail-Ürdün arasında “Araba Çölü” denilen mevkide aralarında ABD başkanı Clinton, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Demirel’in de olduğu katılımcıların gözetiminde Ürdün Başbakanı Abdülselam El-Mecali ile İsrail Başbakanı İzak Rabin arasında “Ürdün-İsrail Barış Antlaşması” imzalandı. İmzalar atıldıktan sonra Rabin konuşması sırasında; “İbrahim’in (as) çocukları nihayet barıştılar” dedi. Aradan çok zaman geçmeden 4 Kasım 1995’de Rabin miting alanına giderken bir suikastçı tarafından öldürüldü. Acaba Rabin’in katledilmesinin nedeni Barış Antlaşması sırasında söyledikleri mi, yoksa torunu Victoria Rabin’in Barnabas İncili’ni okuduktan sonra Müslüman olması mı bilmiyoruz. Bilinen o ki Victoria, Barnabas İncili’nde geçen ve Hz. İsa’nın yalnızca Allah’ın Elçisi olduğu, yine Hz. İsa’dan sonra ismi Ahmed olan bir Nebi’nin geleceği bilgisinden sonra Müslüman olduğudur. Türkiye’nin saygın ilim adamlarından bir profesör ve aynı zamanda Barnabas İncili’nin önemli bir kısmının da tercümesini yapan Zat Victoria’nın cenazesine bizzat katıldığını ve cenaze namazını da kıldığını ifade etmişti.
Papa’nın Irak ziyareti sıradan bir ziyaret değil. Bu ziyaretin hem İslam dünyasında hem de Hıristiyan dünyasında ciddi yankıları olacaktır. Katolikler her ne kadar sicilleri bozuk da olsa (Haçlı Seferleri nedeniyle) ABD’deki Protestan başkanların ortaya koydukları olumsuzlukları gidermek için Katolik Dünyasının liderini devreye sokmuş olabilirler. Bu ziyaretin sonuçlarını İran-ABD arasında başta nükleer çalışmalar ve Irak, Suriye, Yemen üçgeninde İran’ın eylemlerine karşı ABD’nin seyirci kalmayacağını göreceğiz. Yine Irak’da mevcut yönetime yönelik ve yine DAİŞ, HAŞD-İ ŞABİ vd. konusunda ortaya konulacak politikalarda da göreceğiz.
Suriye’de PKK-PYD Terör Örgütlerine karşı Türkiye’nin yanında yer alıp almamasında da göreceğiz. Diğer yandan önümüzdeki günlerde tekrar gündeme gelmesi beklenen ve Trump yönetiminin Biden yönetimine miras bıraktığı Halkbank Davasına ilişkin politikalarda da göreceğiz. Tabi ki ne Ortodoks ne Protestan ne de Katolik dünyasından İslam Dünyası için hayırhah bir sonuç bekleyemeyiz.
Ancak Papa Francesco’nun 5-8 Mart 2021’de gerçekleşecek Irak ziyareti ve sonuçlarını dikkatle takip etmekte yarar vardır.