Eğitimca yazar Turgay Polat Analiz Etti...
Olağanüstü kriz dönemleri, olağanüstü liderlik ve yönetim ister. Böyle dönemler krizi yönetebilen kurumlar ve liderler sayesinde yeni fırsatlar doğurur. İşte pandemi dönemi bunun ispatı ve yansıması oldu. Eğitim alanında iki büyük yönetici kurum MEB ve YÖK aslında büyük bir kriz yönetimi testi vermiş oldular. Ben iki kuruma da baktığımda ikisinin de büyük bir özveri ile çalıştığını görüyorum. Özellikle YÖK’ün bir taraftan kriz ile baş ederken diğer taraftan bu krizden yeni fırsatlar yarattığını gördüm. YÖK başından beri süreci çok proaktif yönetiyor. Salgının ilk başladığı günlerin başından bu yana aldığı kararlar hep yerindeydi. Attığı adımlar hem kurumları hem öğrencileri hem de paydaşlarını düşünerek alındığı sonuçlarından belli oldu.
Kısaca özetlemek gerekirse; ilk başta bütün üniversitelerin uzaktan eğitim kapasitelerini tespit ederek bir hafta için her üniversitenin yapısına göre onlara uzaktan eğitim özgürlüğü tanıdı. Üniversitelerin birbirleriyle iş birliği içinde uzaktan eğitim yapmasına olanak tanıdı. Uzaktan eğitim sorunu yaşayan öğrencilere kayıpsız kayıt dondurma hakkı verdi. Bahar dönemini hızlı bir şekilde online çevirerek tüm üniversitelerin bu dönemi planlamasını sağladı. Kısacası tüm dönemi baştan planladı. Sonra öğrencilerin ve üniversitelerin kaygılarını giderecek şekilde sınavların online yapılması kararını aldı. Yaz okulunu online yapma kararı aldı. Bu kararlar hep yerinde ve bütün paydaşları düşünerek alınmış kararlardı. Kamuoyu da zaten hep bu kararları destekledi.
YÖK bu kararlar ile eğitim süreçlerini aksatmadan sürdürürken diğer taraftan önümüzdeki yılın fırsatlarını da görerek üniversitelere büyük bir çalışma alanı açtı. YÖK Başkanı Sayın Saraç kendi deyimiyle “gece gündüz çalışarak 160 binlere çıkardığımız uluslararası öğrenci kazanımını bu dönemde daha yukarılara çıkaracağız” dedi. Bunu bazıları nasıl olacak dünya krizde uçaklar yok, ülkeler kapalı diye şüphe ile baktı ama sanırım başkan şunu görmüştü; ABD, İngiltere, Kanada gibi çok fazla uluslararası öğrenci alan ülkeler bu yıl pandemi sıkıntısı yüzünden öğrenci almakta sorun yaşıyorlar, Türkiye bunu fırsata çevirebilir. İşte bu bakış sayesinde YÖK yeni bir dizi karar alarak üniversitelerin uluslararası öğrenci alımında yönelik önemli bir adım attı. Öğrencilerin oturum izinlerini 6 ay uzattı, yeni gelecek öğrencilere vize işlemlerinin hızlandırılmasını dış işleri bakanlığına yazdı. Lise mezuniyeti belgelerini 15 Aralık’a kadar getirebilmelerinin önünü açtı. Hatta pandemi sebebiyle Türkiye’ye gelemeyen öğrencilere bir dönem uzaktan eğitim yapılabilmesi kararını aldı. Şimdi de online fuarlarla üniversitelere destek vererek üniversitelerin aday öğrencilere ulaşmasını sağlayacak.
Bunların hepsi yerinde ve olumlu kararlar ama dün bir karar daha yayınlandı ki inanın ben bunu düşünmemiştim. Son derece nokta atışı ve yerinde bir adımdı. YÖK Başkanı “Yurt dışında okuyan, fakat Covid-19 küresel salgını dolayısıyla okuduğu üniversiteye dönemeyen veya okuduğu ülkedeki salgına ilişkin riskler yüzünden üniversitesine dönmek istemeyen öğrencilerin öğrenimlerini Türkiye’de sürdürmelerine yönelik kolaylaştırıcı kararlar aldık” dedi. Yurtdışında öğrenimini sürdüren 50 bine yakın öğrenci bulunuyor. Şimdi bu öğrenciler Türkiye’de ki üniversitelere yatay geçiş yapabilecekler. Buna göre; yatay geçiş kontenjanı yurtdışından gelecekler için iki katına çıkarıldı. Dünya sıralamasında ilk 1000’de yer alan üniversitelerden Tıp, Hukuk başta olmak üzere baraj sıra uygulaması aranmaksızın geçebilmeleri, geçmek isteyenler (eskiden yoktu) 1. ve son sınıfa da geçebilmelerine imkân tanındı. Bu karar öğrenci lehine alınmış milli bir karardır. Çocuklarımıza sahip çıkan, önemli ve insani bir soruna çok proaktif bir çözümdür. YÖK ve Başkan Yekta Saraç Hoca bu süreçte çok önemli kararlar alarak ülkemizin yükseköğretim sistemine büyük değer kattılar. İşte başta söylediğim gibi büyük krizler liderler ve fırsatlar doğurur. Eğitim alanının bu krizde lideri Yekta Saraç, fırsatı ise esnek ve hızlı karar alan üniversite sistemi olmuştur.