Altınbaş Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Kasım Han, Güney Asya´nın iki nükleer gücü Pakistan ile Hindistan arasında Keşmir bölgesi üzerinden tırmanan gerilimin geniş çaplı bir savaşa evrilmeyeceğini belirterek, ´´Ancak Hint Okyanusu´nda büyük çaplı bir Hint veya Pakistan deniz kuvvetleri aktivitesi görürsek o zaman işler çığırından çıkıyor diyebiliriz." dedi.
Prof. Dr. Ahmet Kasım Han, Pakistan ile Hindistan arasında Cammu Keşmir´deki bombalı saldırı nedeniyle iki haftadır süren ve iki ülkenin karşılıklı savaş uçaklarını düşürmesiyle zirveye çıkan gerilimin, bölgesel ve küresel yansımalarını AA muhabirine değerlendirdi.
Prof. Dr. Han, Hindistan ve Pakistan´ın, uluslararası güvenlik mimarisini bir anda altüst edebilecek, dünyanın en tehlikeli bölgelerinden olduğunu söyledi.
Şu anda dünyada iki aksın oluştuğunu, bunlardan birinin Suriye, Irak, İran, diğerinin ise Pakistan, Hindistan olduğunu kaydeden Prof. Dr. Han, "Bunlardan herhangi birinin kırılması ciddi bir sonuç doğuracaktır. Tabii nükleer silahlara sahip olması bakımından Pakistan ve Hindistan arasındaki sıkıntılar çok daha büyük riskler içeriyor. Uzunca bir zaman kontrol altında tutulmakta güçlük çekilen bir krizden bahsediyoruz.´´ diye konuştu.
Hindistan ile Pakistan arasında başlayan gerilimi, direkt ABD ile ilintilemenin doğru olmadığına, Çin boyutu üzerinde daha çok yoğunlaşılması gerektiğine dikkati çeken Prof. Dr. Han, şöyle devam etti:
"ABD bu işin arkasında mı? Aslında her taşın altında Amerika´yı aramak gibi bir şey. ABD bu olayda tam tersine ´Pakistan ve Hindistan birbirlerini yiyorlar, bunu çözmek de Çinlilere düşer´ ya da ´biz de müdahale edelim, birbirlerini yemesinler´ gibi iki fikir arasında gidip geliyor. Pakistan şu anda, Çin´in ´Bir Kuşak, Bir Yol´ projesinin çok önemli bir parçası. Çin ile Pakistan, ekonomik koridorun parçasıdır. Bu proje Çin açısından 50 milyar dolarlık bir yatırım portresi çiziyor. 2017´de 30 bin kişi bu projenin birtakım ayaklarında çalışıyordu. Mesela Çin-Pakistan ekonomik koridoru olan Gvadar´daki limana yatırım yapıldı. Dolayısıyla 2023´te bu rakamın sadece Gvadar´da 500 bin kişiye iş alanı açacağı söyleniyor. Bu çok ciddi bir rakamdır. Dolayısıyla Çin´in burada çok büyük bir çıkarı söz konusu."
Çin´in uzunca bir zamandır Pakistan´dan yana tavır sergilediğini vurgulayan Prof. Dr. Han, "Ama Çin´in bu tavrının nedeni özel bir Pakistan sempatisi ile alakalı değil. Pakistan ciddi ekonomik sıkıntılar içinde olan bir ülke. Pakistan´ın bu nedenle Suudi Arabistan ile ilişkileri çok iyi zira Suudi Arabistan, Pakistan´a önemli ölçülerde yardımda da bulunuyor. Çin de hakeza bu parantez içerisinde ve Pakistan toprakları Çin için görece güvenli ve kontrol edilebilir. Çünkü Pakistan devleti bu ilişkiye daha ziyade bağımlı taraf. Dolayısıyla Pakistan toprakları güvenli, ucuz ve kontrol edilebilir bir çıkış sağlıyor Hint Okyanusu´na." değerlendirmesinde bulundu.
"Çin, Pakistan´a sınırsız destek vermez"
Prof. Dr. Ahmet Kasım Han, Güney Asya´da sadece ABD- Çin rekabetinin yaşanmadığını, ciddi anlamda Hindistan-Çin rekabetinin de yaşandığını kaydetti.
Pakistan´dan yana görüntü sergilemesine rağmen Çin´in, Pakistan´ın Ceyş-i Muhammed gibi aşırıcı örgütlerle iş birliği yapmasından dolayı sınırsız destek veremeyeceğini savunan Ahmet Kasım Han, "Her ne kadar Pakistan´dan yana tavır koysa da Çinliler aptal değil; birtakım aşırıcı örgütlerden dolayı Çin, Pakistan´a sınırsız destek vermez. Çünkü Çinlilerin bir kere bir Uygur meseleleri var. İslamcı olduğunu iddia eden birtakım militan gruplarla uğraşan ve onlarla iş tutan Pakistan devletine sınırsız onay vermesi mümkün görünmüyor. Dolayısıyla Çin´in Pakistan´a desteği sınırlı olacaktır. Aynı zamanda Hindistan´ı ABD´nin kucağına itecek böyle bir hamleden Çin kaçınacaktır." ifadelerini kullandı.
´´Amerikalılar hakeza Afganistan´daki çıkarları ve Çin´i dengeleme inisiyatifleri bakımından Hindistan´a tam destek vermeyecektir" diyen Prof. Dr. Han, şunları söyledi:
´´Ama şu da bir gerçek, Pakistan silah alımları sayesinde Çin´in dünya silah ihracatçıları listesindeki yerini üst sıralara çıkarttı. ABD kendi uluslararası ilişkiler stratejisi mantığının dışında hareket ederek Hindistan ile nükleer silahlanma iş birliği politikaları yürütmektedir. Dolayısıyla Hint Okyanusu´ndaki bölgesel küresel mücadele, Hindistan ile Pakistan´ın kendi problemli tarihleri ve Keşmir özelinde de sorunun tırmanmasıyla iki nükleer güç karşı karşıya gelmiştir. Bunun hızla yalıtılması gerekiyor.
Güney Asya´nın iki nükleer gücü Pakistan ile Hindistan arasında Keşmir bölgesi üzerinden tırmanan gerilimin geniş çaplı bir nükleer savaşa evrileceği kaygısını bu seferlik taşımıyorum ama 2016´dan beri Keşmir ile ilgili şiddet dalgasının nasıl tırmandığını da biliyoruz. Sadece geçen sene Keşmir´de 500 kişi öldürüldü, sivil asker militan. Bu en yüksek rakam. Hindistan ordusundan izinli askerler kendi evlerinde öldürüldüler. Pakistan tarafından gelen militanlar öldürüldü. Keşmir´deki militanlar öldürüldü vesaire. 2018´de bu durum o kadar kaşınmıştı ki 2019´da bir patlamanın geleceği aşikardı. Pakistan tarafında Keşmir´de yapılan eylemlerin tamamı Pakistan milletinin vicdanında meşru. Çünkü buranın böyle bir tarihi var. Hindistan´ın kontrol ettiği Cammu Keşmir, çoğunluğu Müslümanlardan oluşan bir bölge."
"Nükleer bir savaşa dönüşemez"
Prof. Dr. Han, Hindistan ile Pakistan arasında yükselen krizin nükleer bir savaşa dönüşmeyeceği öngörüsünde bulunarak, "Bana göre bu son gerilim dalgasında taraflar biraz daha birbirini yıpratacak ve sonra duracaklardır." dedi.
Prof. Dr. Ahmet Kasım Han, şöyle devam etti:
"Çünkü dünyanın büyük abileri Çin, Amerika vesaire bu ikisinin birbirinin boğazına yapışmasına yani nükleer bir biçimde yapışmasına izin veremez. Düşünsenize orada nükleer silahların kullanıldığı bir savaş olduğunu. Milyarlarca dolarlık yatırım heba olacak. Çinliler adına da öyle. Hint Okyanusu girişi olmayan bir bölgeye dönecek. Hindistan´ın kaybedecek çok şeyi var. Hindistan dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden biri. Pakistan´ın zaten çok zor ayakta durabilen bir devlet yapısı var. Dolayısıyla bu iki ülkenin savaşması rasyonel olarak hiç kimsenin işine gelmez.
Tabii bu tarz krizler için şunu da belirtmek lazım; her zaman olayların kontrolden çıkma, tarafların yanlış bir adım atma ihtimali ve duygusal davranma bir çok risk söz konusu olabilir, meselenin gidişatını bir anda çok farklı bir noktaya taşıyabilir. Ama ben bunun düşük bir ihtimal olduğunu düşünüyorum."
Prof. Dr. Ahmet Kasım Han, Hindistan ile Pakistan arasında yaşanan son krizin büyümeyeceğinin en önemli göstergesinin ise kullanılan ekipmanlar olduğunu savunarak şunları kaydetti:
"Hindistan´ın düşen uçağı Soğuk Savaş´ın erken dönemine ait, kullanım ömürlerini tamamlamış uçaklar. Bunlarla yapılan bombalamalar gerçek bir savaşma niyetini zayıflatıyor. Ancak ne zaman ki iki ülkenin deniz kuvvetlerinin karşı karşıya geldiklerine dair bir emare görürüm o zaman ciddi bir durum olduğundan endişelenirim. O zaman işler kontrolden çıkıyor olabilir. Ama Hindistan ile Pakistan arasında Keşmir üzerinde bir sınır yok. Bir kontrol hattı var. Bütün bu çatışmalar da bu hat üzerinde yaşanıyor. Çatışmalar bu hat üzerinde kaldığı sürece bu büyük bir savaşa dönüşmeyecektir. Ancak Hint Okyanusu´nda büyük çaplı bir Hint veya Pakistan deniz kuvvetleri aktivitesi görürsek o zaman işler çığırından çıkıyor diyebiliriz."