“Milli Eğitim Bakanlığı, Anadolu Masalları youtube kanalında ve TRT EBA ekranlarında çocuklarla buluşmaya başladı. Sanat dünyasının ve televizyon ekranlarının deneyimli isimleri evlerinde ve ofislerinde kamera karşısına geçerek çocuklar için masal anlattı. Masal anlatan ünlüler arasında Esra Erol, Müge Anlı, Zahide Yetiş, Pınar Altuğ, Zuhal Topal ve Halit Ergenç gibi isimler var.”
Fıkra bu kadar.
Gülmediyseniz bir kez daha hatırlatmakta fayda görüyorum: Fıkra bu kadar.
Milli Eğitim Bakanlığı’mız, yani çocuklarımızın eğitiminden sorumlu olan bakanlığımız, çocuklarımızın karşısına “rol model” olarak bu isimleri çıkarıyor.
“Çocuklarımız izlemesin, etkilenmesin, görmesin diye uğraştığımız isimler listesi” değil ha, yanlış olmasın. Çocuklarımıza masal anlatacak isimler bunlar. Bence masallardan birinin başlığı “beni gınayan benim köyneğimi giysin apla” olmalı bu durumda. Bir diğerinin başlığı “askerdeki kocamı aldattığımda kendimi ‘ben sadakatsiz bir kadınım’ diye savundum” olmalı. Bir diğerinin başlığı “hem Gezi’de en önde yürürüm hem de böyle elimi öptürürüm işte” olmalı.
Yakışır yani.
Bıktık artık “ünlülükleri kendilerinden menkul zanaatkarların” bize sanatçı diye pazarlanmasından. Bıktık. Üstelik zanaatkarından da iyisini bulmak dururken en paçozunu, en çakmasını, en dip boyası gelmişini iteliyorlar bize.
Yahu listeye Altan Erkekli ile başlamışsın. Şahane tercih. Hülya Koçyiğit var listede. Şahane tercih. Orada tutsana madem kaliteyi. Koysana yanına Çetin Tekindor’u. Koysana yanına Murat Yıldırım’ı. Koysana yanına Nuri Bilge Ceylan’ı, Hasan Ali Toptaş’ı, Abdülkadir Ömür’ü, Türkan Şoray’ı.
Yok eğer mesele ille de “popülerlik” diyorsan, listedeki Ece Üner’in twitter takipçisi 253 bin. Misal halihazırda TRT1’de şahane bir iftar programı sunan Bekir Develi kardeşimin takipçi sayısı 939 bin. Mesele “bir masalı hikâye etmekse” bu konuda Türkiye’de insanların çoğunun aklına Hasan Kaçan gelir, Hayati İnanç gelir, Serdar Tuncer gelir, Sunay Akın gelir. Esra Erol’dan daha mı az popüler bu isimler? Ondan daha mı kötü anlatırlar bir masalı?
Yok eğer mesele “toplumsal vasatı yakalamak, muhalifi de kucaklamak” ise derim ki “işte tam da saygı duyulacak hareket budur.” O zaman lütfen Halit Ergenç ya da Ceyda Düvenci yerine “muhalifin de adam gibisi” olan Ahmet Mümtaz Taylan’a yönel. Hayatını “masal anlatmaya adamış” Ezel Akay’a müracaat et mesela.
Ama yok. Mesele bunlar değil. Mesele paçozluk. Mesele “ya aslında şöyle popüler isimler masal anlatsa da çocuklarımız dinlese, hem bizim halkla ilişkilerimize de artı puan yazar, malum Adnan Menderes’in idam şeysi de can sıktı epey” diyen anlayış.
Ufuksuz, vizyonsuz, mefkuresiz, idealsiz bir anlayış.
“Ne var canım bunda, altı üstü masal anlatıyorlar, hem de Anadolu masalları” derseniz bana, derim ki size: “Değil efendi değil! Altı üstü masal anlatmak bu değil. Bu, ömrünü bu paçozluk düzeyiyle mücadeleye adamış binlerce insanın emeğine saygısızlık. Bir davanın peşinde dirsek çürütmüş, ömür törpülemiş, diz eskitmiş adamlara bıyık altından “bizimle deyılsın” demek bu.
Kızarsınız şimdi bir de bana Allahualem. Hatta ihtimal ki yapmayı pek sevdiğiniz şekilde şikâyet de edersiniz.
Vallahi göğsüme madalya diye takarım bu konuda alacağım şikâyeti. Gerektiğinde hayatımı ortaya koyarak mücadele ettiğim meseleleri “basit bir karikatür” ile harcamaya kimsenin ama hiç kimsenin cüret edemeyeceği bir düzlem istemek “anamın ak sütü gibi” helaldir bana zira.
Paçozluk paçozluktur. Lamı da yoktur cimi de.
O halde selam olsun Alev Alatlı’ya. Çocuklarımıza masal anlatılacaksa o anlatsın hepimizin adına “Fesuphanallah” çekerek.