Sosyolog yazar Abdurrahman Arslan Analiz Etti...
Batı tarihinde "özgürlük", üç ayrı kavramla ifade edilir. Bunların biri ve en önemlisi, 1789 Fransız Devrimi ile beraber dünya genelinde ünlenmiş olan "liberty" kavramıdır. Bu kavram, 'serbest kalmak, rehinelikten ve kuvvetinin iktidarına direnerek onun esaretinden kurtulmak' anlamına gelir. Hakimiyetle ve siyasal bağımsızlık ile ilgilidir.
Özgürlüğün ifade edildiği ikinci kavram, 'canının istediği (her) şeyi yapma, yazma ve konuşma serbestliği' anlamına gelen "freedom"dur.
Müslümanlar bu kavramın karşılığını bulmakta zorlanmış, önce "serbesti", daha sonra da "hürriyet" kavramını kullanmışlardır.
Japonca'da "freedom" kavramının karşılığı "ciyu"dur. Bu kavram, "ahlaksızlık" olarak çevrilmektedir. Çünkü Japon kültüründe bir insanın, canının (her) istediğini yapması 'ahlaksızlık' olarak değerlendirilmektedir. Bu durum aşağı yukarı bizde de böyledir. Çünkü değerler sistemi, cemaat kültürü, bir insana canının (her) istediğini yapma hakkı vermez.
Üçüncüsü, "emansipasyon" kavramıdır. Genel olarak, 'insanın, din, ahlak, gelenek ve aile gibi bağlardan kurtularak özgürleşmesi' anlamına gelir. Dolayısıyla, eğer birey komşusundan sorumlu tutuluyorsa, bireysel bir özgürlükten söz edilemez. Eğer başkalarına karşı bazı sorumluluklar hissediyorsanız, bu, Batılı anlamda birey olamadığınız, dolayısıyla özgür de olmadığınız anlamına gelir.
Aklın, dinin bağlarından kurtulması özgürlük algısı için nasıl önemliyse, birey için de "emansipasyon" (öyle) önemlidir. Müslüman neslin son yirmi-otuz yıllık 'özgürlük' talebi 'liberty'olmamış, olmuş ise de az olmuştur. "Emansipasyon" her zaman din ile ilgilidir; iyi analiz edilmez ise, dine dayalı değerleri aşındırır. Müslümanların 'emansipasyon' talebi, komşuluk ilişkilerinden akrabalık ilişkilerine kadar birçok değeri aşındırmıştır
(Abdurrahman Arslan, Yeni Bir Anlam Arayışı, Bilge Adamlar-2013).