EDİTÖR YAZISI…
Dergi günümüz televizyon, radyo, internet, sosyal medya ve gazete gibi interaktif, dijital, sözlü ve yazılı iletişim araçlarının haberleşme, habere erişim ve yazılıp çizilenlerden belli bir süre içerisinde haberdar olma yollarına nazaran, gazete dışında belki de en etkili ve en yaygın iletişim aracı görevini, birtakım maddi-manevi eksikliklere koşut olarak sürdürmektedir.
Modernizmle tanışma ve Tanzimat’ın ilanı sonrasında, oluşan ‘yeni’ dille birlikte devlet aygıtının da eskisine nazaran Batılı formatta alabildiğine otoriter, jakoben ve baskıcı yönü haliyle bu yeni ortamları kendileri açısından kullanmaya çalışan muhalif güçleri gizli hareket etmeye ve düşüncelerini aynı yöntemle gazete ve dergiler vasıtasıyla yaymaya, okuyucu ve takipçi oluşturmaya yöneltmişti.
Osmanlı dünyasını da içerisine alabilecek oranda İslam dünyasının Batılı sömürgeci güçler tarafından işgalini Müslüman halklara anlatma, tanıtma ve bu işgale direnerek karşı çıkma adına ilk derginin 1800’lü yılların sonunda Cemaleddin Afgani ve dava arkadaşları tarafından Paris’te yayımlanan “Urvetu’l Vuska” dergisi olduğunu görmekteyiz. Yine ondan sonraki süreçte bu çizgiden gelen insanların çabaları sonucu Kur’an merkezli İslami/İslamcı bir ekole dönüşen Mısır orijinli “el-Menar” dergisini sayabiliriz…
Osmanlı’nın son dönemlerinde de bu ekolden etkilenen yerli bazı Müslüman aydınların çıkardığı Sırat-ı Müstakim/Sebilürreşad dergisi, Batıcı kulvarda İctihad dergisi benzeri dergiler bir düşünceye hizmeti esas aldıkları gibi, kendi zamanlarının kültürel birikimlerine de önemli oranda katkılar sundular. Cumhuriyete gelindiğinde bu dergilerin bazıları İslamcı muhalif duruşlarının sonucu olarak, o dönemin baskı ortamında yasaklılar hükmüne düşüp uzun bir dönem yayınlanamaz hale gelmişti. Gerçi bu dönemde cumhuriyetçi kadrolar gibi Batıcı oldukları halde, bazı konularda onlardan farklı düşünmelerinden ötürü diğer dergiler de ya kapanmak ya da suya sabuna dokunmadan pasif bir yayın ağı içerisine girmek zorunda kalmışlardı.
1930’lu yıllarda şimdiki tanımlamayla “muhafazakâr” olarak değerlendirilebilecek bir vasatta, İslam adına yayın hayatına atılan ve sahipliğiyle başyazarlığını Necip Fazıl’ın yapmış olduğu Büyük Doğu dergisi Kemalist oligarşik sisteme muhalif bir duruşla karşı çıkıyordu. Çeşitli siyasi ve ideolojik düşünceler bağlamında ‘muhalif’ dergiler her zaman var olmakla birlikte, salt sanat, edebiyat, felsefi konular ve düşünceyi baz alıp yayın yapan dergiler de yaklaşık yüz yıldır bu topraklarda yayımlandı ve halen de birtakım çevrelerin, salt sanat, salt siyaset ve mesleki konuları içeren dergilerin yayınını sürdürdüğünü görmekteyiz.
O günden bugüne kadar, Türkiye’de çeşitli ideolojik çevrelerin ‘varlığını’ ve ‘var olduklarını’ ortaya koyma çabalarını içeren birçok dergi yayımlandı, bir kısmı çeşitli sebeplerden dolayı kapandı/kapatıldı, bir kısmı halen yayınına devem ediyor. Keza, bundan böyle de ‘söyleyecek sözü, hatta ocakta közü olup da, bu közden bir kıvılcım dahi olsa çakmaya çalışan ‘yeni’ dergilerde mutlaka olacaktır.
16-17 yıldır yayınına devam eden dergimiz, 2019 yılının bu son sayısını, siz değerli okuyucuları için ‘dergi formu’na ayırdı. Bu sayıda, genel anlamda “etrafını cami, ağyarını mani” bir çerçevede olmasa da, elden geldiğince, dergi, dergicilik, Türkiye’de dergicilik ve en önemlisi de, yaklaşık yüz yıldır devam ede gelen İslami/İslamcı dergicilik ile ilgili bir birikimi, mütevazen aktarmaya azami gayret gösterdi.
***
Bu sayıda dergi konusu dışında, öteden beri var olan, ama bu son süreçte işi azıya alıcı bir üslupla gelip gündeme oturan ve buna bağlı olarak, değer yitimi sebebine bağlayabileceğimiz bir vasatta, elitizm taraftarı olarak gördüğümüz ve Kemalizm’i yeniden Müslüman kitleye kabul ettirici ‘rol sahibi’ bir grup AK Partili zevatında katkı sunmasıyla farklı bir mecraya taşınan ‘Mustafa Kemal’e tapınma’ ritüeli vb. konusuna da bir iki yazı ile dergi sayfalarında yer verdik…
Bunun yanında, bu Cumhuriyet kavramının içerdiği doneler üzerinden cumhuriyetin ‘ne’liği ve ‘nasıl’lığı üzerine, yine geçmişte yapılmış bulunan jakoben karakterli devrimler ve laisizm/laiklik üzerinden, bir yandan, yerelde ortaya koymaya çalıştığı çeşitli atraksiyonlarla halen ‘ben varım, yok olmadım ve rejimim teminatıyım’ demeye çalışan Cumhuriyet Halk Partisi’nin bir var olma ve sönümlenme’ durumunu içeren analiz yazıları ile ilk ortaya çıktığında, adeta ‘Marksizm’in geleneksel o meşhur sınıf sıralamasını tepetaklak ettiği’nin iddiasında bulunmaya devam eden, ama buna rağmen, kendiside giderek umut olmaktan çıkan, hatta insanlığa aşırı derecede yük olan kapitalizmin küresel boyunun s.o.s verdiğine işaret eden bir yazı da, dergi sayfalarında kendine haklı bir yer buldu…
Birde, dergi açısından gerek kapak konusu ve gerekse de, pratik sahada oluşan gelişmeleri içeren yazılarla birlikte, “hayat iman ve cihattan ibarettir!” mottosuna uygunluk içerisinde, Peygambersiz Kur’an Tasavvurundan Kur’ansız İslam Tasavvuruna, yine, biz müminleri, nimet verdiklerinin yoluna iletmesi dileğini yansıtan önemli bir yazı ile gerek sıradan Müslüman’ından, gerek âliminden, ulamasına ve gerekse de, Müslüman bir kimlik ve kişilikle yönetim kademelerinde yer tutanların büyük çoğunluğunun ‘maalesef’ ‘harca, harca bitmez’ kabilinden habire tükettiği Hz. Ömer(ra) üzerinden Ömer’i aramayı bizlere salık veren, uyarıcı nitelikte önemli bir yazıya da yer verdik…
Yine önemli bir konu, değerli kalemler ve yine bizleri uyarıcı mahiyette kaleme alınan önemli ve ‘güncel’ yazıların olacağı 2020 yılı Ocak sayısında buluşmak dileğiyle…
Allah© yar ve yardımcımız olsun. Amin…