Çıra Yayınları tarafından aylık olarak yayımlanan Özgün İrade Dergisi´nin, Şubat 2019 dönemi 178. Sayısı çıktı. Derginin, adı geçen sayısı ile ilgili olarak, dergi editörünün kaleminden çıkmış bulunan, hem derginin bu sayısının kapak konusu olan "Cinsiyetçilik Kıskacında Kadın"komusunu ve hem de derginin tüm içeriği ile ilgili ´editör´den yazısını okuyucularımız için yayımlıyoruz...
"Editör´den...
"Avrupa Müktesebatı ?Bize´ Yabancı!
Dünya´da ve ülkemizde nüfusumuzun yarısını oluşturan kadınlarımız bugünlerde daha sıkça gündemimizde. İslam´ın kadına verdiği değer son derece saygın Kitabi bir gerçeklik iken, çoğu kez her meselede olduğu gibi kadın konusunda da ortalama bir yol tutabilmiş değiliz. Kadınlarımız yapısal ve ruhsal olarak karşı cinsten ?daha ince´ olduklarından onlara karşı olan tutumların daha insani ve anlaşılır olması gerekirken, dünyanın malum ideolojik akımları ve cari sistemler kadını her alanda bir meta olarak bugüne kadar arsızca kullanmaktan çekinmediler.
Bir asrı aşkın zamandır Batı´nın çürümüş, miadını doldurmuş aile yapısı ve yasaları ülkemize ithal edilmiş, geleneklerimize bile uymayan zihinsel ve yapısal kodlarımızla uyumsuz kriterleri ailevi huzursuzluklara ve çatışmalara dönüşmüştür. Aile hayatımızda olması gereken huzur büyük ölçüde kalmamış, ürkütücü rakamlara ulaşan boşanmalar artmış, ?kadın cinayetleri´ vaka-i adliyeden sayılmıştır.
Yozlaştırılan aile yapımız üzerine bir de çok lazımmış gibi ?dengeden ve gerçeklikten yoksun- çarpık, tutarsız, kadını ve erkeği birbirine tahrik eden yasaların mevcudiyeti işi, içinden çıkılmaz bir hale getirmiştir.
?Çoktandır´ ailelerde, anne-baba ve çocuklar arası ilişki ve iletişim biçiminde, kimsenin mutlu olmadığı ve çözemediğimiz büyük sorunlarımız var. Bugün aynı çatı altında yaşayan aile fertleri arasındaki iletişim sıcaklığını kaybetmiş, beraberlik ?mekanik´ ilişkilere dönüşmüştür.
Kadınlarımız konusunda ne yazık ki, toplumda ortalama bir görüş, bir yaklaşım, bir denge sağlanamamış, sözde kadınlar lehine çıkarılan yasalar her iki tarafında sonunu getirmiş, yaraya tuz-biber ekmiştir...
Pompalanan yanıltıcı görüşler, çarpık yasalar, kadının ve erkeğin yaratılış tabiatıyla uyumsuz dürtüler huzurun ve toplumsal geleceğimizin temelini dinamitledi. Oysa Kur´an; ayetleri ve müstakil bir ?Nisa/Kadınlar´ suresiyle onun bireysel ve toplumsal yerini belirlemiş, saygınlığını tesis etmiştir.
İslam´ın hükümlerine göre bir hayat inşa edeceğimize, Batı´nın kuyruğuna takılır, yanlış-doğru, uyumlu-uyumsuz demeden-uyum yasaları adına- o köhnemiş, kokuşmuş, kendilerine bile yar olmayan ?müktesebat´ larına takılırsak baş aşağı gitmekten kendimizi alamayız.
Bugün dünyada her yıl anılan ?Dünya Kadınlar Günü´ annelerimiz, babalarımız için oluşturulan ?huzurevleri´, ?kadın sığınma evleri´, ?çocuk yuvaları´ hatta ?kreş´ gibi körpecik çocuklarımızı ?başkalarının´ kollarına teslim ettiğimiz kurumsal yapılar toplum olarak nerelere savrulduğumuzun ifadesidirler.
?Eğitim´, ?Cinsiyet´, ?Eşitlik´ gibi sihirli, yaldızlı kelimelerle sorunları çözemeyiz. ?Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Geliştirilmesi Projesi´. (ETCEP) tam da denildiği gibi batılıların bize dayattıkları bir ?´proje´´. Yeri çöp ama biz baş tacı ettik ve okullarımızda ?titizlikle´ uyguladık. Oysa bir operasyona maruz kalıyor, hatta alt yapısını bile hazırlıyoruz; kendi ellerimizle kendimizi imha ediyoruz. Bu saflık değilse ne?..
Tabi bu konuda sadece ?dışarıyı´ suçlamak gibi bir kolaycılığa kaçmak da istemiyoruz; kendimizle, hatalarımız ve günahlarımızla yüzleşmek de meselenin önemli bir parçası olmalı. Hatta, belki ilkin bunları konuşmak gerekir. Gerçekten ?bizim mahalle´de, durumlarını kınadığımız ötekilerin yaşadıkları ve yaşattıklarının bir başka versiyonunda durum nedir? Çuvaldızı önce kendimize batırmamız gerekmekte.
Fakat ister biz isterse birlikte yaşadığımız komşularımız olsun; zihinleri iğdiş eden, insanlarımızı mahkeme kapılarında süründüren, ailesini, yakınlarını ve hatta kendisini katleden, kadınlarımızı ?dul´ bırakan, bebeklerin/çocukların hayatını karartan ve toplumsal bir yozlaşmaya dönüşen kurumsallaşmış anlayışlarla ve sistemlerle hesaplaşmadan bize gün yüzü yok...
Zihinlerimizi ve hayatlarımızı bulandıran bu gelişmelere karşılık dergi olarak biz de sınırlı imkânlarla bu alanda dikkat çekilecek noktalara temas etmeye çalıştık. ?Cinsiyetçilik Kıskacında Kadın´ başlığı geniş bir alanı kapsıyor. Hayatı paylaşan kadın-erkek ilişkilerini ve aileyi ve o süreçte yaşananları nasıl ele almamız gerektiğine dair önemli yazılar yer aldı sayfalarımızda. İş yazmakla-çizmekle bitmeyecek kadar önemli...
Yazılarımızla ve yaşamlarımızla, sorunlarımızın hakkını verebildiysek ne mutlu bize..."
Mart sayısında buluşmak üzere...