Tarih: 30.05.2020 01:40

Osmanlı’nın ilk sivil gazetelerinden biri: Basiret

Facebook Twitter Linked-in

Dünya Bizim'den Adem Efe'nin konu ile ilgili makalesi...

Basın tarihimizde Türkçe olarak yayınlanan gazetelerden ilki, içte ve dışta cereyan eden siyasi ve ekonomik haberleri vererek aslında hükümetin icraatlarından halkı haberdar etmek suretiyle 1831 yılında II. Mahmud tarafından kurulan ve bugünkü Resmi Gazete’nin ilk şekli olan Takvim-i Vekâyi’dir. Diğeri de 1840 yılında Churchil isimli bir İngiliz tarafından kurulan ancak yeteri kadar ilgi görmediğinden içine düştüğü darlık ve sıkıntıları her defasında hükümetten aldığı desteklerle atlatan ve bu yüzden de kısa zamanda resmi gazete hüviyetine kavuşan Ceride-i Havâdis’tir. Bu iki gazete de hükümet ilânları, memur atamaları, günlük hadiseler gibi iç olayları ve birtakım yabancı gazetelerden tercüme ve iktibaslarla da az da dış olayları halka haber vererek fonksiyonlarını yerine getiriyorlardı.[1] 

Ancak 1860’lı yılların ilk başlarından itibaren, Osmanlı aydınları ve devlet adamları bilinçli bir toplum oluşturmak amacıyla, kendi ideolojilerini dillendirmek, yaymak için birtakım sivil dergi ve gazete çıkarma girişimi başlattılar. Bu girişimlerden birisi de Basiret gazetesidir.

Basiret gazetesi ilk defa 20 Şevval 1286/10 Kanunusani 1285/22 Ocak 1870 tarihinde Ali Efendi tarafından yayınlanmaya başlamıştır. Ali Efendi, yazdığı bir eserinde, Basiret gazetesini nasıl çıkardığını şöyle anlatır:

“1283 senesinde ulûm maârif ve politikadan bahsetmek üzere Basiret namıyla yevmî bir gazetenin neşri için müsâade olunması ma’razında yazdığım arzuhâlimi Hariciye Nazırı Fuad Paşa’ya takdim olunmak üzere nezâret müşârun ileyhe müsteşarı Said Efendi’ye (Dâhiliye Nezâreti’nden munfasıl olub geçen sene vefat eden Said Efendi’dir) verdim. Said Efendi, Nazır Paşa’nın odasına girüb biraz sonra çıktığında arka tarafına kırmızı mürekkeple havalesini irâe etdiler. İşbu arzuhâlin şimdilik hıfzı” işareti yazılmış idi. Acaba bunun sebebi nedir? diye sorduğumda, “Şimdi Girid’de iğtişâş var. Sana müsâade edilmiş olsa birtakım Rumlar da gazete imtiyazı istiyorlar, onlara da vermek lâzımdır. Evrakdan numarasını alınız da bu iğtişâşın hitâmında mürâcaat ediniz, ol vakit müsâade olunacakdır” buyurdular, diye cevab verdiler. Artık Girid iğtişâşının ortadan kalkmasına intizarda bulundum. Ve iki sene bekledim. Ma’hud iğtişâşın mündefi’ olduğunu gördüğümde hemen müşârun ileyh müsteşar müsteşar Said Efendi’nin nezdine gitdim. Nazır Paşa’ya ifade etdiklerinde Nazır Paşa bizi istemiş, huzuruna çıkdım. Matbuat Müdürü Macit Bey’i çağırtdılar, “Şimdi ruhsatnâmesini yazub götürünüz” emrini verdiler. Yarım saat sonra ruhsatnâme yazıldı.” Bunun üzerine Nazır Paşa “işte ruhsatnâmeniz hemen bir iki günde kadar intişârını arzu ederim” buyurduklarında biraz tereddüd etdim. Nazır müşârun ileyh bu halimden keyfiyeti tefehhüm edüb muhasebeci efendiyi çağırub kulağına bir şey söyledi haydi muhasebeci efendi ile gidiniz ve aralıkda beni ziyaret ediniz buyurdular. Muhasebeci efendi ile biraz gitdik “Nazır Paşa Hazretleri size muâvenet olmak üzere üç yüz lira verilmesini emretdiler” deyüb mebâliğ-i mezbûreyi elime teslim etdi. O vakitler matbaa bulmak pek müşkil olduğundan Vezirhanı’nda Tatyos’un kırık dökük bir makinesine mürâcaat etdim. Pazarlığı kesüb nüshasını yirmi pareye olmak üzere küçük nüshada Basiret’in neşerine başladım üç sene kadar devam-ı intişârına muvaffak oldum.” [2]

Ali Efendi, Fuat Paşa’dan gazetenin yayın iznini aldıktan sonra kendisine yardım olarak verilen üç yüz lira ile Tatyos Efendi’nin +matbaasında Basiret’i yayınlamaya başlamıştır. Başlangıçta Cuma ve Pazar günleri hariç haftada beş gün yayınlanan gazete sonraları “haftada altı gün neşredilir” ibaresi uyarınca altı gün çıkarılmıştır.

Basiret gazetesi bayram günleri dört gün tatile girmekte idi. 301 nolu sayısında bu husus şöyle aktarılmaktadır: “Malumdur ki her gazete mensûb olduğu milletin eyyâm-ı mahsûsa-ı dinîsinde ta’tili vazife eder. Basiret gazetesi de âdâdından bulunmakla müftehir olub, millet-i İsmiyye’nin senede iki bayram olduğundan bu misillü bayramlarda Müslümanlar ta’til-i meşâgil etdiğinden, Basiret dahî bu kaide-i diniye ve merâsim-i milliyesine hürmet ve riâyeten dört gün çıkmamış olması cihetle beyân-ı ma’zeret eder.”[3]

Gazete önemli hadiseler olduğu zamanlarda Cuma gününde de çıktığı olmuştur. “Gazetemizin Cuma günleri ta’tili mu’tad ise de bugün fetava-yı şerife ve Hatt-ı Hümâyûn-ı kerâmet-meşhûn-ı mülûkâne ile ser-levhasına tezyin etmek ve şimendifer numaralarıyla kesreti olan havâdisi geri bırakmamak için fevke’l-mu’tâde olarak bu nüshayı neşretdiğimizi ihtar ederiz”[4] açıklamasıyla gerçekleşen bu önemli olay münasebetiyle Cuma günü neşredildiğini haber vermektedir.

İlk yayınlanmaya başlamasından kapanışına kadar iki yaprak ve dört sayfa olarak neşredilmiştir. İlk çıktığı zamanlar küçük boy olarak tanımlanan 22x30 cm ebadında olan gazete geçen zaman içerisinde 25x35, 30x43, 35x50, 45x58 cm gibi değişik ebatlarda çıkmıştır. İkinci Basiret döneminde ise 28x43 cm boyutlarında yayınlanmıştır.[5] Gazetenin logosunun altında yer alan parantez içindeki “Menâfi-i vataniye ve havâdis-i umûmiyyeye dâir millet gazetesidir” ibaresinde “millet” kelimesinin bir gazete logosunda ilk defa kullanılmış olması bakımından dikkat çekicidir.

Sahibi ve yazar kadrosu

Gazetenin sahibi yayın hayatı boyunca hiç değişmemiştir. Gazetenin sahibi ve yöneticisi her daim Ali Efendi olmuştur. Gazetesiyle özdeşleşmesinden dolayı tıpkı Mizancı Murad gibi Basiretçi Ali Efendi diye şöhret bulmuştur.

Ali Efendi’nin başyazarlığında yayınlanmış olan gazetenin belli bir yazar kadrosu olmamış, muhtelif yazarlar çeşitli zamanlarda yazı yazarak fikirlerini ifade etmişlerdir. Gazetede isimleri bulunan yazarların isimleri şunlardır: Basiretci Ali Efendi, Polonyalı Ferik Hayreddin Karski, Mustafa Celaleddin Paşa, Ahmet Mithat Efendi, Ali Suavi, Namık Kemal, Erzurum Mektupçusu Suphipaşazâde Ayetullah Bey, Yemen Mektupçusu İsmail Efendi, Adliye Mektupcusu Hâlet Bey, Mustafa Âsım Bey, Esad Efendi ve Tevfik Bey. Bu yazarlardan başka gazetede Almanca mütercimi Tevfik Bey[6] ve bir Fransızca mütercimi de kadroda yer almışlardır.

Amacı ve/veya yayın politikası

Gazetenin logosunun altında parantez içinde yer alan “Menâfi-i vataniye ve havâdis-i umumiyyeye dâir millet gazetesidir” ifadesi, gazetenin az da olsa yayın politikasını ele verir mahiyettedir. Bu ifadeden anlaşılacağı üzere Basiret, iç ve dış haberler vererek vatanın faydasına çalışan bir millet gazetesidir. Ali Efendi, gazetenin amacının eğitim bilimlerinden ve siyasetten bahsetmek olduğunu bir başka eserinde ifade etmektedir. İlk sayısında yer alan mukaddime başlıklı yazıda gazetenin çıkış sebebi ve amacını sadeleştirerek veriyoruz:

“Ey vatandaşlarımız, padişahımızın şefkati ve merhameti sâyesinde basın özgürlüğüne ispat olmak üzere bir gazete çıkarılmaya izin verildi. Bildiğiniz gibi, ma’rifet iltifata tâbidir. Okuyucularımız bize ne kadar alaka gösterirse biz o nispette başarılı oluruz.

Binaenaleyh böyle bir vazifeyi başarı ile yerine getireceğimizden eminiz.

Şimdi bir milletin hali gazetelerin yazdığı şeyler ile anlaşılıp bilineceğinden, gazetemizin kullanacağı dil, dâima hak ve doğru yola uygun olup, biz ne azgınlık derecesinde hürriyet ve ne miskinlik mertebesinde esâret taraftarıyız.

Zira iyi hedefe adâletli ve orta yoldan gitmek akla uygun olduğundan daima aşırılıklardan sakınıp milletimizi kurtuluş ve refah yoluna ulaştırmak olduğu kadar imkanlarımız nispetinde ilim ve fenne âit bazı faydalı yazılar yazmak ve vatana eğitim ve öğretimi yaymak, bize komşu olan medeni milletlerin fikir ve hayatlarını medeniyetimize bir örnek olmak üzere aktarmak ve tarif etmektir. Çünkü “varlıkların hakikat ve muhtevası zıddı ile kaimdir” kaidesince kalkınma, ilerleme ve geri kalma gibi durumlar milletlerin birbirleri ile mukayese edilmesi ile anlaşılır. Bunun için biz de medeniyetimizin ve ictimaîyemizin ihtiyaçlarının noksanlıklarını anlayabilmek için Avrupa milletlerinin ahvâlini dikkatle tetkike gayret etmeliyiz. İşte bu sebebden dolayı gazetemizin yayınlarının bir kısmında böyle malumat vereceğiz.

Netice olarak şunu ifade edelim ki her medeni millete terakkiye sebep olan bir unsur da gazetedir. Kalkınma ve ilerleme çeşitli fikirlerin olgunlukla tartışılmasından doğar. Bunun yeri de gazetelerdir. Burada tartışılacak konular ilim, feni hukuk, coğrafya, tarih astronomi, kimya vb. bazı ilimlerdir.”[7]

Yukarıda açıklamada ve muhtelif sayılarında gazetenin çıkış amacı belirtilmektedir. Bu cümleden olarak gazetenin çıkış amaçlarını şöylece sıralamak mümkündür:

-İç ve dış olayları okuyucuya haber vermek.

-Adaletli ve orta yoldan giderek, aşırılıklardan kaçınmak suretiyle miletimize kurtuluş ve huzur yoluna iletmek.

-İlim ve fenne ait faydalı yazılar yazmak.

-Eğitim ve öğretimin yaygınlaşmasını sağlamak.

-Milletimizin kalkınması ve ilerlemesi, huzur ve refaha kavuşmasına yarayacak fikirleri yaymak.

-Osmanlı ülkesinin içinde bulunduğu problemleri halka duyurmak ve eksiklikleri göstermek.

-İlerlemiş Batılı milletlerdeki gelişmeleri takip ederek bu gelişmeleri milletimize aktarmak.[8]

Yukarıda sıralanan politikasına ilave olarak Basîret gazetesinde, birçok milletten oluşan Osmanlı bünyesindeki azınlıkların bağımsızlık ve Osmanlı idaresinden ayrılma isteklerinin önüne geçmek ve Osmanlı birliğini sağlamak için ortaya atılmış olan İttihâd-ı Osmânî ideolojisini savunan çeşitli makale ve yazılar yayımlanmıştır. Bir ara, daha çok Rus ve İngiliz emperyalizmine karşı desteklenmesi gereken İttihâd-ı Germen fikri bünyesinde faaliyet gösterecek siyasî mânada bir İttihâd-ı İslâm fikrinin de savunuculuğunu da yapmıştır.[9]

Başlangıcında muhabir sayısı az olan Basiret daha sonraki gelişmeler üzerine birçok şehirde muhabir bulundurmuş ve onlara dayanarak iç ve dış haberler vermeye başlamıştır. 1287 yılında Prusya-Fransa Savaşı’nın çıkmasıyla birlikte gazete Beyoğlu’nda Ajans Hawas ve Reuter telgraf şirketleriyle altı aylığı yetmişbeş İngiliz lirasına abone olarak gece gündüz savaş haberlerini izleyip okuyucularına vermiştir. Çağının uluslarası haber ağlarıyla iletişim kuran gazete dört sutün üzerine bir nüshası kırk pare olmak üzere günlük 10.000 adet basmaya başlamıştır. Bu arada Vezirhan’ından Asmaaltı’nda Papasya’nın matbasına taşınır.[10] Ve her bakımdan büyümeye başlar.

Yayın politikasında zamanla ortaya çıkan değişikler

Gazete, 8 yıllık yayın hayatı boyunca üç padişah değişikliğinin; 1287/1870-1871 Fransa Prusya Savaşı’nın; I. Meşrutiyet’in ilânının; 93 Harbi olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı Rus Harbi’nin etkileriyle ülke içinde ve dışında sosyal ve siyasal bunalımlarının yaşandığı çalkantılı bir döneme tanıklık etmiştir.[11] Bu sosyal, siyasal yapıdan olsa gerek gazetenin yayın politikasında bazı değişiklikler görülmüştür. Gazete “kamu yararına hayırlı hizmet” etme ve halkın sesi olma[12] iddiasıyla yola çıkmış olmakla birlikte yayına başlamasından bir yıl sonra aydın ve bürokratlardan oluşan yayın kurulu üyelerinin birçoğu 1870 Fransa-Almanya Savaşı’nda Almanya’nın safında yer almıştır. Bunun karşılığı olarak savaştan sonra Prusya Başbakanı Bismarck, Ali Efendi’yi Berlin’e davet etmiştir. Ali Efendi bu vesileyle yapmış olduğu seyahat ve hatıralarını uzun uzadıya anlatır. Bismarck’ın kendisine gösterdiği iltifatı ve gazetesiyle ilgili sözlerini şöyle aktarmıştır: “Fransa ile muharebe etdiğimiz sıralarda Basiret’in nüsha-i asliyesiyle beraber tercümelerini İstanbul’dan sefâretimiz vâsıtasıyla getürdüb mütalaa ederdim. Vukuâtı doğru yazdığınızdan dolayı beyan-ı memnuniyet ve ordumuz hakkında mütalaa-ı muhikkanenizi ayrıca teşekkür ederim. Türklerin Almanlara ve Almanların Türklere olan muhabbetleri kat’iyen haleldâr olmayacak derecede eskidir.”[13] Bu alıntıdan Bismarck’ın gazeteyi hem Türkçe hem de Almanca olarak okuduğu ve yayın politikasını beğendiği anlaşılmaktadır. Bu yüzden Ali Efendi’ye yüklü miktarda yardım ederek tam anlamıyla onu ödüllendirmiştir. Ali Efendi Bismarck’tan aldığı bu parayla o günün şartlarında en modern baskı makinesini satın alarak Basiret’i bir yandan İstanbul’un en gözde, etkili ve modern gazetesi yapmış; öte yandan da Almanya’nın en iyi dostu yayın organı haline getirmiştir. Bu özellikleri yanında savaşın galibini görmedeki basireti ve bazı hükümet yetkililerine yönelttiği cüretkâr eleştiriler gazetenin halk arasındaki popülaritesini artırmıştır.[14] Farklı bir açıdan bakıldığında Basiretçi Ali Efendi’nin basireti burada kendini göstermiş gibidir.

Ali Efendi Ausburg’tan İstanbul'a döndükten sonra bir süre daha yayın hayatına devam etmiş, Mısır Hıdivi İsmail Paşa'nın maddi yardımları karşılığında bu sefer Mısır'ın Osmanlı Devleti’nden koparılması yönünde bir yayın politikası izlemiştir. Ali Efendi, kazandığı paralarla gazetesinin yanında bir de Kahkaha isminde bir mizah dergisi çıkarmaya başlamıştır. Bu arada Basîret, Çırağan Vak‘ası’ndan bir gün önce Ali Suâvi’nin gönderdiği kısa ve mânidar bir yazıyı yayınlamasından dolayı hükümet tarafından kapatılmış (20 Mayıs 1878); Ali Efendi Kasım 1878’de Kudüs'e sürülmüştür. Sürgün edilmesinden altı ay kadar sonra bir daha gazete çıkarmaması şartıyla affedilmişse de (1884) ardından Suriye’ye nahiye müdürü olarak gönderilmiştir.

Bunu takip eden yıllarda Lâdik (1897), Hayfa (1898), Karaburun (1903), Söke (1904) ve Erdek’te (1907) kaymakamlık yapmıştır. 1889’da sâniye rütbesine terfi ettirilerek üçüncü dereceden Mecîdî, 1903’te de Osmânî nişanı ile taltif edilmiştir. II. Meşrutiyet’in ilânı (23 Cemaziyelahir/10 Temmuz 1324/ 23 Temmuz 1908) üzerine Erdek kaymakamlığından istifa ederek 1908 Ağustos’unda İstanbul’a geldi ve hürriyet ortamının verdiği rahatlıkla hemen eski göz ağrısı olan gazetesini tekrar yayımlamaya başladı (29 Eylül 1908). Ancak hem yaşlanmış olması hem de birçok gazete ve derginin -deyim yerindeyse birden bire yayın hayatına başlaması- sonucu belki de onlarla rekabet edemeyerek, belli aralıklarla sadece 19 sayı daha çıkarabilmiştir.

Son cümle olarak Basiretçi Ali Efendi’nin gayretlerine rağmen o yıllarda çok canlı olan matbuat hayatı içerisinde tutunamayarak 30 Ramazan 1326/13 Teşrinievvel 1324/26 Ekim 1908’de kapanarak yayın hayatına son vermiştir. Basiret gazetesi birinci dönemde 2448 sayı, ikinci dönemde 19 sayı olmak üzere toplamda 2467 sayı yayınlamıştır.  Bu haliyle, kısa süreli olsa de Osmanlı-Türk basın yayın tarihinde ve kültür hayatında yer edinmiş mevkutelerden biri olarak yer ve görev almıştır.


[1] Nuri Sağlam, “XIX. Yüzyıl Osmanlı Siyasi Hayatında “Basiret Gazetesi” Üzerine”, İlmi Araştırmalar 3, İstanbul 1996, s. 183-190.

[2] Ali Efendi, İstanbul’da Yarım Asırlık Vak’a-yı Mühimme, Matbaa-yı Hüseyin Enver, Dâr-ı Saadet 1325, s. 3-4.

[3] Basiret, No 301, 5 Şubat 1871, s. 1.

[4] Basiret, No: 1828, 2 Haziran 1878, s. 1.

[5] Yerlikaya, 37-38.

[6] Ali Efendi, s. 14.

[7] Basiret, No: 1, 21 Ocak 1890, s. 1-2.

[8] İlhan Yerlikaya, XIX. Yüzyıl Osmanlı Siyasi Hayatında Basiret Gazetesi, YYÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Yay., Van 1994, s. 53.

[9] İlhan Yerlikya, “Basiret”, TDV İslam Ansiklopedisi, C. 5, İstanbul 1992, s. 103-105.

[10] Ali Efendi, s. 6.

[11] Sağlam, s. 184.

[12] Hilmi Ziya Ülken, Türkiye’de Çağdaş Düşünce Tarihi, Ülken Yay., İstanbul 1992, s. 40.

[13] Ali Efendi, s. 20.

[14] Kemal H. Karpat, İslam’ın Siyasallaşması Osmanlı Devleti’nin Son Döneminde Kimlik, Devlet ve Cemaatin Yeniden Yapilândırılması, Çev.:Şiar Yalçın, İstanbul Bilgi Üniv. Yay, İstanbul 2004, s. 218-219.

Basiretçi Ali Efendi

Otto vonBismarck




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —