Tarih: 05.04.2023 11:27

Osman Hamdi ve Kutsal Kitaplara Hakaret Tablosu

Facebook Twitter Linked-in

Osman Hamdi’nin rahlede oturan ve ayakları etrafında Kur’an sayfaları olan hamile bir kadını resmettiği “Mihrab” isimli yağlı boya tablosu, Sultan II. Abdülhamit döneminde yapılır ve yurt dışında iki defa sergilenir. Bunun yanında Zerdüşt’ün Avesta’sı ile Budizm’in kitabı Sakiya Muni de aynı tablodaki yerlerini alırlar.

Mihraba arkasını dönüp rahleye oturmuş bir kadın ve ayaklarının etrafına atılmış Kur’an ve benzeri dini kitapları resmettiği bir tablo… Verdiği mesaj nedeniyle ressamın en çok tartışılan eseri, “Mihrab” ismiyle bilinir ve koleksiyoncularda el değiştirmek suretiyle yurt dışına kaçırılır.

Osman Hamdi Bey (1842-1910), arkeolog, müzeci, ressam ve Kadıköy’ün ilk belediye başkanı. Sakız Adası’ndan ufak yaşta evlatlık olarak gelen Rum asıllı Osmanlı sadrazamlarından İbrahim Ethem Paşa’nın oğludur. Oğlunun yurt dışında öğrenim görmesini isteyen babası, onu hukuk öğrenimi için Paris’e gönderir. Paris’te kaldığı 12 yıl boyunca hukuk öğrenimini sürdürürken o dönemin ünlü ressamlarından olan Jean-Léon Gérôme ve Boulanger’in atölyelerinde çıraklık yaparak resim eğitimi alır.

Onun Paris’te bulunduğu dönemde, Osmanlı Devleti, resim öğrenimi için Şeker Ahmet Paşa ve Süleyman Seyyid’i de Paris’e gönderir. Bu üç kişi, Türk resim sanatının ilk kuşağını oluştururlar.

Osman Hamdi Bey, 1867 Paris Dünya Sergisi’ne bugün nerede oldukları bilinmeyen “Çingenelerin Molası”, “Pusuda Zeybek “ve “Zeybeğin Ölümü” adlı üç eserini gönderir. Paris’te tanışıp evlendiği Marie adlı eşi ile 10 yıl evli kalır, Fatma ve Hayriye adlı iki kızları olur.

Yurda döndükten sonra devletin farklı kademelerinde görev alır. İlk görevi, Bağdat İli Yabancı İşler Müdürlüğü’dür. Mithat Paşa’nın Bağdat’a vali olması nedeniyle geldiği bu şehrin çeşitli görünümlerini yansıtan tablolar yaptı, Bağdat tarihi ve arkeolojisi ile ilgilenir. O sırada vali Mithat Paşa’nın yardımcısı olan, geleceğin ünlü romancısı Ahmet Mithat Efendi ile tanışıp dost olur.

İstanbul’a döndüğünde Saray Protokol Müdür Yardımcısı olan Osman Hamdi, bu sırada Viyana’da düzenlenen Uluslararası Sergi’ye komiser olarak katılır. Viyana’da iken tanıştığı ve adı Marie olan bir başka Fransız hanımla ikinci evliliğini yapar. Naile Hanım adını alan ikinci eşinden Melek, Leyla, Ethem ve Nazlı adlı çocukları dünyaya gelir.

1875 yılında Kadıköy’ün ilk şehremini (belediye başkanı) olarak görevlendirilir ve bu görevi bir yıl sürer. Osman Hamdi Bey, İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin 29 yıl müdürlüğünü yapar. Günümüzde varlığını Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi olarak sürdüren “Sanayi-i Nefise Mekteb-i Alisi”nin de kurucusudur.

Peki Mihrab’ı nasıl okumalı? Tablo neden dikkat çeker? Çok ilginç, çalkantılı bir hayatı olan Osman Hamdi, 1860’larda Paris’te öğrencidir. Resimler, onun hayatının sadece bir ânı olsa da, araştırmacılara, sanatçının uzun vadede fikir değişimini, bir temadan başka bir temaya geçişini gösterir.

https://farklibakis.net/wp-content/uploads/2023/04/osman-hamdi-3.jpg

Bu tablo, gündeme geldiğinde, ne zaman ve niçin yapıldığına, bakılması gerektiğini söyleyen Osmanolan Hamdi’ni kardeşi Galib’in dördüncü göbekten torunu Ethem Eldem: “Osman Hamdi, bu tabloda kadınlığı annelik olarak dinin, dogmanın üzerinde bir yere koymak istiyor.” Şeklinde bir değerlendirmede bulunur. Oysaki Batıda yaygın olan dini değil de Doğu dinlerini bir kadının ayakları altında resmeden Osman Hamdi’nin, bunun bilinçli yaptığı kuşkusuzdur. Mihrab’da Kur’an’dan başka Zerdüşt dininin kitabı Zendavesta ile Budizm kutsal kitabı Sakiya Muni de bu tablodaki yerde kutsal kitaplar arasında yerlerini alırlar. Kutsal kitap dediğiniz, Kur’an-, Kerim’den başka bir kitap değildir…

Tezhibinden, şeklinden, besmeleyi hafif görmemizden ötürü bunların en azından birinin Kur’an olduğunu söyleyebiliyoruz. Biz, bakarken kadının sağ tarafında. başka bir kitabı Zendavesta’yı görüyoruz. Yani Zerdüşt dininin kitabı…  Ve adı Sakıya Muni olan Budizm kitabını… Belli ki Osman Hamdi bir şekilde bütün bu Doğu dinlerini bir kadının ayakları altında resmetmek istemiş. Siz, bir kadını rahleye oturtur, sırtını mihraba verir, yerlere de Kur’an dahil farklı dini kitaplar, yanına da tütsü çıkan bir buhurdan koyarsanız, artık burada bir mesaj yoktur diyemezsiniz. Adı, “Yaradılış” olarak da söylenen tabloda, kadın hamile! Burada din karşıtlığı, çok ayan beyan görülüyor. Doğurganlık dinin üstüne konuyor. Tabiat, annelik, doğum, insanın kendini üretebilmesi ve yaradılış…

Buradaki yaradılış, Tanrı’nın yaratması değil, kadının bir can yaratması. Osman Hamdi bu tabloda kadınlığı annelik olarak dinin ve dini nassların üzerinde bir yere koymak istiyor.

Mihrap, 1901’de 1903’te yurtdışında iki defa sergilendiğinde Osmanlı’da konuşulup konuşulmadığını pek bilmiyoruz? İki kez yurtdışına çıkıp başına bir şey gelmeden İstanbul’a dönebilmesinden, Mihrab’ın Saray’da rahatsızlık yaratmadığı sonucunu çıkarabilmekteyiz!

Osman Hamdi’nin, Mihrab’ı yaparken, Gérôme’un Tanagra isimli çıplak heykelinden esinlendiği fikri tabloyla ilgili yapılan yorumlardan da anlaşılmaktadır. Kadının pozu, Tanagra heykelindeki kadının pozuyla aynı. Her ne kadar Tanagra çıplak, Yaradılış giyinikse de…

İnanmış adamın, Çağ’la durumu, kıldan ince kılıçtan keskindir. Çağı aşarsa anlaşılmayacaktır Çağın akışına uyarsa zaman içinde eriyip gidecektir.  Fakat Osman Hamdi, çağı olumsuz yönde aşarak, tüm doğu dinlerinin Kutsal kitaplarını, bir kadının ayakları altına almaktan çekinmemesi, Osmanlının bir ayıbıdır. İşin ilginç yanı, bunun II. Abdülhamit döneminde yaşanmış olmasıdır.

Osman Hamdi’nin mezar taşına şunları yazmak gerekir: Yaptığın Tablo’yu gördük ve ürperdik…

 

Kaynak: farklı Bakış




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —