15 Temmuz darbe girişimi sonrasında kamuoyunda en çok ilgi yaratan konulardan biri, 16 Temmuz günü gözaltına alındıktan sonra tutuklanan dönemin İkinci Ordu Komutanı Orgeneral Adem Huduti´nin durumuydu.
15 Temmuz darbe girişimi sonrasında kamuoyunda en çok ilgi yaratan konulardan biri, 16 Temmuz günü gözaltına alındıktan sonra tutuklanan dönemin İkinci Ordu Komutanı Orgeneral Adem Huduti´nin durumuydu.
Huduti, darbe girişiminden sonra TSK´nın orgeneral kadrosu içinde tutuklanan iki isimden biriydi. Yüksek Askeri Şûra üyesi Akın Öztürk tutuklanan ikinci orgeneraldi.
Orgeneral Huduti, yargılama sürecinde hiçbir zaman FETÖ/PDY üyeliğiyle suçlanmadı. Buna karşılık, Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı, kendisinin darbe faaliyetine katıldığını iddia etti. Yöneltilen suçlamalardan biri Huduti´nin ?darbeci personeli etkisiz hale getirebilecek şartların oluşmasına rağmen etkin ve zamanında karar vermediği? teziydi. Bir diğer delil, darbecilerin görevlendirme belgelerinde adının karşısına ?Göreve devam? diye yazılmış olmasıydı. Başsavcılık, Huduti´nin üç kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmasını talep etti.
Huduti´ye yüklenen suça ilişkin delillerle kendisinin savunmasını karşılaştırmalı olarak tek bir köşe yazısının sınırları içinde değerlendirebilmem mümkün değil. Ancak savunmasının ana dayanağı şudur: Huduti, ordu karargâhının ve nizamiyesinin darbeci askerlerin kontrolüne geçtiği noktadan sonra silahla karşılık vermek yerine onları ikna etmeye çalışarak, bu amaçla müzakere ederek sonuca gitmeyi tercih etmiştir. Bu noktada Malatya Emniyeti´nin darbecilere dönük operasyon yapma talebine de yeşil ışık yakmamıştır.
Orgeneral Huduti, gece boyunca darbeci gruba karşı İkinci Ordu Kurmay Başkanı Tümgeneral Avni Angun, emir subayı Binbaşı Sedat Kaya ve iki emir astsubayı ile birlikte hareket etmiştir.
***
Gecenin akışı içinde önemli bir nokta, Huduti´nin emir subayı Binbaşı Sedat Kaya´ya, İkinci Ordu Karargâhı´nda darbenin başını çeken iki tuğgeneral ve bir kurmay albaya ateş etmek için istediği izni vermemesidir. Huduti, gece boyunca ?İlk mermiyi biz atmayacağız. Kan dökülmeden halledeceğiz? şeklinde bir tutum almıştır.
Kritik bir kırılma anı, Binbaşı Kaya´nın gece yarısı söz konusu iki generalle albayın silahlarını alarak kendilerini etkisiz hale getirdiği noktada, Huduti´nin onları derdest etmek yerine, ?vazgeçtiklerini? söylemeleri üzerine diğer darbeci subayları ikna etmek üzere nizamiyeye göndermesidir. Nizamiyedekilerin ikna olmaması üzerine işler yeniden karışmış, bu üçlü grup karargâha bu kez uzun namlulu silahlarla dönmüştür. Darbeciler ertesi gün öğle saatlerinde teslim olmuş ve Huduti tarafından polise teslim edilmiştir.
Bu arada darbecilerle fiilen mücadele etmiş olması, Binbaşı Kaya´yı FETÖ´cü damgası yemekten ve darbecilikle suçlanmaktan kurtarmaya yetmemiş, o da tutuklanarak hapse atılmıştır.