Neredeyse kırk yıldır her sene doğduğum köyü ziyaret ederim. Her yer değişir, bizim köy değişmez. Köylerin köy olarak kalması elbette güzel bir şey. Köyler kasabalaşmasın, kentleşmesin; ama köy özelliklerini de muhafaza etsin. İşte benim köyümde yıllar yılı değişmeyen şeyler:
* Köyde çocuk yok. Bu yıllar yılı böyle.
* Köyde düğün ve evlilik yok. Dolayısıyla düğün geleneklerinden kimsenin haberi yok.
* Köyde ihtiyar heyeti bile gençlerden oluşuyor. Yaşlıların ihtiyarı yok. Son zamanlarda yaşlı da yok.
* Yollar benim çocukluğumdaki yollar. Asfalt yok. Bu beni duygulandırır, ama bir yerden bir yere gitmek meşakkatli.
* Elektrik var kullanacak insan yok, televizyon var seyredecek kimse yok.
* Tarla var, tarlayı sürüp
eken yok.
* Cami var cemaati yok.
* Okul var, öğrencisi öğretmeni yok.
* Sağlık ocağı var. Doktor, hemşire yok. Çünkü hasta yok.
* Sınırlı sayıda bostan ve bahçeyi domuz ve ayı gibi hayvanlardan koruyacak bir önlem yok.
* Yıllar yılı haliniz nicedir diye sormaya gelen yok giden yok.
* Hayvancılık yapan kalmamış, çünkü hayvan yok.
* Diyelim ki hayvanı bulduk saman yok yem yok yulaf yok.
* Hadi tarlayı sürüp ektik diyelim yeterince su yok gübre yok.
* Yeterli derecede insan bir araya toplanamadığı için dedikodu ve gıybet yok!
* Herkes tavuktan bahsediyor, ama yumurta yok, fol yok!
SİNOP NEDEN GÜZELDİR?
“Güzeldir de onun için!” deyip geçebilirsiniz. Bu güzelin hakkını vermeye yetmez. Güzelin hakkı da öyle kolay kolay ödenebilir bir hak değildir. Şöyle anlatayım;
* Sinop çok güzel ve alımlı olduğu halde bunun farkında olmayan bir genç kız gibidir. Güzelliğinin farkında olmamak bir başka güzeldir.
* Üzerinde deneysel çalışmalar yapılmadığı için hep doğal kalmayı başarabilen bir şehirdir Sinop. İyi ki birileri Sinop’u geliştirmek için güzelliğiyle oynamaya tevessül etmemiş. O bu yüzden ayrı güzel!
* İnsanı nazik, medeni ve bir o kadar da kanaatkârdır. Sinop halkı Sinop’a güzellik kattığı kadar Sinop’tan güzellik almıştır.
* Tarihi doğasıyla uyumludur ve bu şehirde zaman geçmiş, yaşanan ân ve geleceği bir arada yaşatır.
* Sinop’un güzelliği tanımı yapılan bir güzellik değildir, klişe güzellikler arayanlar orada böyle bir şey bulamazlar.
* Mutlu şehirdir Sinop. Mutluluk orada hazır alınmış değil, keşfedilmiş bir şeydir.
* Kinik felsefenin öncü filozofu Diyojen kendisine “Dile benden ne dilersen!” diyen Büyük İskender’e “Güneşimin önünden çekil! Gölge etme başka ihsan istemem!” derken köpek gibi doğal ve sade yaşamı idealize etmiştir. Bu yaşam biçimi Sinop’u ve Sinopluları sadelikte güzelliği bulma mutluluğuna ulaştırmıştır.
Burada bir not: Sinop’u Türkeli’den başlayarak bütün ilçeleriyle gezen bir gazeteci arkadaşım geçen gün sohbet ederken sordu, “Sinop harika bir şehir, Sinoplular çok nezaketli, medeni insanlar bunu gezdiğim yerlerde yakından gördüm. Fakat aklımın takıldığı bir şey var, Sinop ve ilçelerinde köpekler neden bakımsız, zayıf ve cılız?” Gazeteci arkadaşıma “cinsindendir” deyip geçiştirdim. Ama bu sorudan sonra sokak hayvanlarına daha bir dikkatli baktım Sinop’ta. Sanki biraz ihmal edilmiş gibi. Belki de yanılıyorumdur. Mutlu Şehir Sinop’ta mutluca yaşamak hayvan dostlarımızın da hakkı!