AK Parti’nin içinden, demokrasi ve özgürlük vurgusu yapan iki siyasi parti birden çıkıyor. Solda da, otoriterlikten demokrasiye yönelen bir iklimin oluştuğunu söyleyebiliriz. Bütün bu tablo, “aradığımız çoğulcu demokrasininin işaretleri” çerçevesinde değerlendirilebilir mi? Hep birlikte göreceğiz. Gelecek Partisi'nin programındaki ilkeler, demokrasi arayışına denk düşüyor. Bunu bir kazanç sayabiliriz.
Davutoğlu'nun "Gelecek Partisi"ne “Hoş geldin” diyorum. AK Parti yönetiminin kaygı ve eleştirileri doğal. Yine de bir "Hoş geldin" demelerini beklerdim. Yeni partinin lideri ve kurucu kadrolarının büyük kısmı, AK Parti içinde siyaset yapmış veya aynı toplumsal tabandan gelen isimlerden oluşuyor.
İktidara muhalif çevrelerde de farklı yaklaşımlar, olumlu, olumsuz tutumlar gözlüyoruz. Yıllarca Tayyip Erdoğan karşıtlığı üzerinden siyaseti şekillendirmeye çalışmış bazı (sol) çevrelerin, son dönemde, AK Parti taraftarlarıyla benzer bir yerden Davutoğlu ve Babacan'a tepki göstermelerini izliyoruz.
Davutoğlu'nun, kuruluş toplantısında dile getirdiği parti programından bazı dikkat çekici noktalar şunlar:
1. AK Parti’nin programında yer alan insan hakları, sivil toplum, özgürlükler, demokrasi gibi konuları canlandıracağız. Yani kuruluş ilkelerine sahip çıkacağız.
2. Basının ve toplumun üzerindeki “korku atmosferini” kaldıracağız.
3. Yargı bağımsızlığı.
4. Anadilde eğitim (Bu “Kürtçe eğitim” beklentilerine verilmiş radikal bir cevap sayılabilir.)
Davutoğlu’nun din ve laiklik konusundaki sözleri de ilginçti: “Hak ve makam talepleri ibadet üzerinden değil adalet, ehliyet ve liyakat temellerine dayalı hukuk ve teamül üzerinden geçekleşir. Devlet, bütün dini/mezhebi/felsefi anlayışlara ve topluluklara aynı mesafede olmalı ve eşit yaklaşım göstermelidir. Bu çerçevede temel ilkemiz özgürlükçü laiklik ve çoğulcu din anlayışıdır.”
Dindar siyasi gelenekten gelen bir siyasetçinin laikliğe ve ibadete yaklaşımı, bu konuda epeyce mesafe alındığını gösteriyor. Davutoğlu’nun konuşmasında vurguladığı “parti programına ilişkin ilkeler”e baktığımızda, evrensel demokrasinin temel değerlerini görüyoruz. Ayrıca, bugün ilişkilerin iyice bozulduğu Avrupa Birliği ile üyelik sürecini yeniden canlandıracaklarına ilişkin sözlerini de bir kenara not etmek gerekir.
Yeni partinin anlamı
AK Parti kurucu iradesi, İslami gelenekten beslenen bir siyasi hareket olarak ortaya çıktı. Başlarda önemli değişim hamlelerine öncülük etti. Şimdiyse farklı bir yerdeyiz. İslami kesimde, demokrasi ve özgürlük beklentisi, artık bir birikim yarattı.
AK Parti’nin içinden, demokrasi ve özgürlük vurgusu yapan iki siyasi parti birden çıkıyor. Solda da, otoriterlikten demokrasiye yönelen bir iklimin oluştuğunu söyleyebiliriz. Bütün bu tablo, “aradığımız çoğulcu demokrasininin işaretleri” çerçevesinde değerlendirilebilir mi? Hep birlikte göreceğiz. Gelecek Partisi'nin programındaki ilkeler, demokrasi arayışına denk düşüyor. Bunu bir kazanç sayabiliriz.