Evet, onlara kendinizi sevdirmek istiyorsanız, sizden övgüyle bahsetmelerini arzu ediyorsanız günah işleyeceksiniz.
Onlar, yani bizden olmayanlar. Tarih boyunca hep onlarla iç içe yaşıyoruz. Hz. Peygamber’in Mekke’si de Medine’si de dahil olmak üzere tarihin hiç bir döneminde sadece Müslümanların yaşadığı bir şehir bir ülke olmamıştır.
Böyle bir dünya hayal edenler için söylüyorum bunu, boşuna hayal edersiniz; isteseniz de istemeseniz de onlar yani bizden olmayalar hep var olacaklar.
İşte onlar, her zaman için bizim günahlarımızı severler, dört gözle beklerler bir günah işlememizi.
Bizim günahlarımızı iki anlamda severler;
Birincisi kendilerine benzemiş, kendilerine yaklaşmış olduğumuz için sever ve sevinirler;
“İsterler ki kendilerinin inkar ettikleri gibi siz de inkar edesiniz ve böylece onlarla eşit olasınız...”(4/89)
Sadece inkar günahı işlememizi değil aynı şekilde diğer haramları işlememizi de arzu ederler ve işlediğimizde sevinirler, bize yaklaşırlar. Özellikle bize göre günah olduğu halde kendilerinin günah saymadıkları şeylerdir bunlar. Bunların başında örtüsüzlük, kadın-erkek, ilişkilerinde İslam’ın çizdiği sınırları çiğnemek ve benzer günahlar gelir.
İslami kimliğe sahip birileri olarak biz bu günahları ne kadar çok işlersek onların bizi o kadar çok sevdiklerini göreceksiniz.
İkinci tür günahlara gelince. O günahlar da sadece bize göre değil onlara göre de yanlış ve kötü şeylerdir. Yalancılık, dolandırıcılık, sahtekârlık, rüşvet ve benzer günahlar...
İşte biz bu günahları işlediğimizde de onlar sevinirler. Fakat bu defa sevinçlerinin sebebi öncekinden ayrıdır. Bu defa, Müslümanların kötü insanlar oldukları ortaya çıkmış olacağından dolayı sevinirler hem de bayram ederler
Özellikle bu ikinci gurup günahları işleyen Müslümanlar yetkili kişilerse, yönetim kadrolarında bulunuyorlarsa artık siz onların sevinçlerine bir bakın, zaten aradıkları da bu değil midir?
Hangi anlamda olursa olsun, günahlarımızla onları sevindirmenin ayrıca bir vebalinin olduğunu kim inkar edebilir?
