Eğer bir toplumun tüm kaygıları, endişeleri ve hedefleri dünya olmuşsa o toplumda krizler kaçınılmazdır. Çünkü Efendimiz (S.A.S.) buyuruyor ki: “Kimin bütün hedefi dünya olursa, Allah iki gözünün arasına (dünyanın) fakirliğini koyar, işlerini de darmadağınık eder. Netice olarak, dünyadan da eline, kendisine takdir edilmiş olandan fazlası geçmez.” (Tirmizi)
Kur’an ve Sünnetten Yüz Çevirmek:
Eğer bir toplum siyasette, ekonomide, ailede, ahlâkta, uluslararası ilişkilerde, sosyal hayatta Kur’an ve sünnetin emirlerini terk ederse krizler durmak bilmez, çünkü Rabbimiz buyuruyor ki: “Her kim de benim zikrimden (Kur’an’ımdan) yüz çevirirse, mutlaka ona dar bir geçim vardır.” (Taha 124)
Nimetlere Karşı Nankörlük:
Bir toplum Allah’ın her türlü nimetine karşı nankörlük ederse, Allah’ın verdiği mal, makam, mevki, güç, kalabalık, sağlık, aile gibi nimetlere hakkıyla şükredip tüm bunları Allah yolunda kullanmazlarsa krizler kaçınılmazdır. Çünkü Rabbimiz buyuruyor ki: “Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım. Eğer nankörlük ederseniz, hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir.” (İbrahim 7)
Bir toplum özel hayatlarında ve kamusal alanda israfın önüne geçemezlerse, Allah’ın verdiği nimetleri gereği gibi sahiplenemezlerse, imkânları lüks, şatafat ve gösteriş peşinde koşarken tüketirlerse krizler kaçınılmazdır. Çünkü Rabbimiz buyuruyor ki: “Yiyin, için, israf etmeyin, şüphe yok ki o, müsrifleri sevmez.” (Araf 31)
Bir toplumda günah yaygınlaşırsa, Allah’ın bütün haramları alenen işlenirse, içki, kumar, faiz, zina gibi haramlar resmileşir, kurumsallaşırsa, sapkınlıkların önüne geçilmezse, TV’ler sabah akşam ahlâksız dizi ve filmler yayınlamaya devam ederse, boşanma ve aldatma teşvik edilirse, en sapkın magazin ve yarışma programları ile nesiller mahvedilirse, krizler kaçınılmazdır. Çünkü Rabbimiz buyuruyor ki: “Size gelen her bela ve musibet, kendi günahlarınızın cezasıdır. Bununla beraber Allah birçoğunu da affederek sizi musibete maruz bırakmaz.” (Şura 30)
Bir toplumda haram-helal hassasiyeti kalmazsa, rüşvet, torpil, iltimas, ihaleye fesat karıştırma, kul hakkı ve kamu malı hassasiyeti biterse, yetim malına dikkat edilmezse, yoksul gözetilmezse, mala ve dünyaya karşı ihtiras artarsa krizler kaçınılmazdır. Çünkü Rabbimiz buyuruyor ki: “Hayır! Doğrusu siz yetime ikram etmiyorsunuz, yoksulu yedirmeye birbirinizi teşvik etmiyorsunuz. Haram helâl demeden mirası yiyorsunuz. Malı aşırı biçimde seviyorsunuz.” (Fecr 17-20)
Ticarette Hile, Yalan ve Aldatmanın Artması:
Bir toplum ticaretine hile karıştırırsa, müteahhitler, esnaflar, tüccarlar haksızlık yaparlarsa, malzemeden çalarlarsa, müşteriyi kandırırlarsa, stokçuluk yaparlarsa, bir toplumda haksız vergiler ve cezalarla insanlar ağır yüklerin ve borçların altına sokulursa krizler kaçınılmazdır. Çünkü Rabbimiz buyuruyor ki: “Ölçüde ve tartıda hile yapanların vay haline” (Mutaffifin 1). “Ey iman edenler! Karşılıklı rızaya dayanan ticaret dışında, mallarınızı aranızda haksızlıkla yemeyin.” (Nisa 29)
Faizin Yaygınlaşması:
Bir toplumda faiz yaygınlaşır ve sıradanlaşırsa, esnaf faizli krediyle ayakta durursa, evlenenler faizli krediyle evlenirse, ev ve araba alanlar faizle alırsa, güçlüler zayıfları sömürmeye devam ederse krizler kaçınılmazıdır. Çünkü Rabbimiz buyuruyor ki: “Onlara zulümleri sebebiyle, bir de çok kimseyi Allah yolundan çevirmeleri, menedildikleri halde faizi almaları ve haksız (yollar) ile insanların mallarını yemeleri yüzünden kendilerine (daha önce) helâl kılınmış bulunan temiz ve iyi şeyleri onlara haram kıldık.” (Nisa 161)
Bir toplum işçinin, memurun, çalışanın hakkını gözetmezse, mal sadece zenginler arasında dolaşıp durursa, nimetler adil bir şekilde bölüşülmezse, kurulan zulüm ve haksızlık düzeni zengini daha zengin, fakiri daha fakir yaparsa, zulüm ve adaletsizlikler artarsa krizler kaçınılmazdır. Çünkü Rabbimiz buyuruyor ki: “Allah kiminize kiminizden daha bol rızık verdi. Bol rızık verilenler, rızıklarını ellerinin altındakilere verip de bu hususta kendilerini onlara eşit kılmazlar. Durum böyle iken Allah’ın nimetini inkâr mı ediyorlar?” (Nahl 71)
Eğer bir toplum, rızkı verenin Allah olduğunu unutursa, insanların memnuniyetini Allah’ın rızasına tercih ederse, Allah’ın ne dediğinden daha çok insanların ne dediğine önem verirse, rızkı daraltanın da genişletenin de Allah olduğu bilincini kaybederse o toplumda krizler kaçınılmazdır. Rabbimiz buyuruyor ki: “Kullarından dilediğine rızkı genişleten, dilediğine de daraltan Allah’tır” (Sebe 39). O’nu razı etmeden hiçbir kriz önlenemez, hiçbir sorun çözülemez.