Olmayan yasağa özgürlük vaadi

Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğr. Gör. Tarkan Zengin , başörtüsü sorununun olmadığı halde, Kılıçdaroğlu’nun ve arkadaşlarının meclis’e vermiş oldukları yasa teklifi üzeriden bir değerlendirmede bulunuyor.

Olmayan yasağa özgürlük vaadi

CHP yandaşı gazetelerde, televizyonlarda ve diğer mecralarda CHP elitlerinin İslami değerlere yönelik saldırılarını bilmeyen yok. Bu nobranlıklar nedeniyle CHP'nin dini değerlerle sorununun olmadığına milletimizi ikna edemiyorlar, edemezler de. Kanun teklifine CHP çevrelerinden gelen tepkilere bir bakın. Kendi tabanını ikna edemeyen CHP, milletimizi ikna edebilir mi?

 

CHP yasalarda olmayan başörtüsü yasağını kaldırmak istediği gerekçesiyle 4 Ekim 2022 tarihinde sözde bir yasa teklifi verdi. Sözde diyorum çünkü yasa teklifi dedikleri şey içinde başörtüsü kelimesi geçmeyen ve sadece meslek kuruluşlarına bağlı meslekleri icra edenlere yönelik tek cümlelik bir metinden ibaret. Üstelik bu maddenin kabul edilmesi durumunda özel sektörde çalışan kadın işçiler ile meslek kuruluşlarına bağlı meslek icra etmeyen başörtülü kadın çalışanlara yönelik belirsizlik ortaya çıkacaktır.

Kanun teklifinde eğitim ve siyaset hakkına ilişkin bir hususa da yer verilmemiş. Bu nedenlerle CHP'nin teklif ettiği kanunun yürürlükte olduğu bir dönemde yasakçı bir iktidar, kılık kıyafet serbestisinin sadece meslek kuruluşlarına bağlı mesleği icra edenler için geçerli olduğunu söyleyebilir. CHP Genel Başkanının yasalarda olmayan başörtüsü yasağını kaldırmak gerekçesiyle sunduğu kanun teklifinde kafalarının çok karışık olduğu görülüyor. TBMM'ye sunulan kanun teklifi maddesi ile kanun gerekçeleri arasında da önemli çelişkiler var. CHP'nin başörtüsü özgürlüğü getirecek dediği tek cümlelik kanun teklifi şöyle: "Kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile üst kuruluşlarına bağlı olarak bir mesleği icra eden kadınlar, yürüttükleri mesleğin icrası kapsamında giyilmesi gerekli cübbe, önlük, üniforma vb. dışında kıyafet giymek ya da giymemek gibi temel hak ve özgürlükleri ihlal edecek biçimde herhangi bir zorlamaya tabi tutulamaz."

Teklif öğrencileri ve özel sektör işçilerini kapsamıyor

Kanun teklifinin gerekçesinde "Kadının kıyafeti başta; bireylerin yaşam tarzı, inancı ve etnik aidiyeti siyasetin konusu olmamalıdır. Geçmişte yaşanmış bazı baskıcı uygulamalar toplumsal hafızamızda olumsuz izler bırakmış, ayrıca siyaseten istismar aracı olagelmiştir" ifadesine yer verilmiş. Ancak "geçmişte yaşanmış baskıcı uygulamaların" failinin kim olduğuna yer verilmemiştir. Geçmişte yaşanan baskıların failinin kanun teklifi verenler olduğu gizlenmeye çalışılmıştır. Kanun teklifinin özeleştiri içermeyen bir gerekçesi olması bu hamlenin seçime yönelik bir çalışma olduğu kanaatini güçlendiriyor. Ayrıca kadının kıyafetinin "siyaseten istismar aracı" olduğunu söyleyip bunu kimlerin yaptığını söylememek de önemli bir sorun. Türkiye'de başörtülü olduğu için eğitim, çalışma ve siyaset hakkı elinden alınan kadınların bu ayrımcılığı ifade etmesi mi istismar? Kadınlara yönelik bu ayrımcılığı çözmek için mücadele eden siyasetçilerin yaptığı mı istismar? CHP, başörtüsü konusunda bir istismar arıyorsa yasakçı zihniyetin "gericilere, yobazlara geçit vermeyeceğiz" diyerek başörtülü ve çarşaflı kadınların üzerine çarpı işareti koyduğu seçim afişlerine bakmalıdır.

CHP'nin kanun teklifi gerekçesinde "yakın geçmişimizde üniversite öğrencilerinin başörtüsüyle eğitim hakkı engellenmiş, kamuda kadınların başörtülü çalışmasına izin verilmemiştir" ifadesine yer vermesine rağmen kanun teklifinde üniversite öğrencilerine yer vermeye ihtiyaç duymamıştır. Hatta bugün başörtüsünün serbest olduğu ortaöğretimlerle ilgili cümle kurmamıştır.

Yasağı Erdoğan kaldırdı

CHP'nin kanun teklifi gerekçesinde "Genelge, talimat, yönetmelik ya da diğer idari düzenlemeler ve hiyerarşik amirlerinin emirleriyle kadının ne giyeceğine ya da giymeyeceğine yönelik yapılmış zorlamalara son vermek ve kadının kıyafet seçme özgürlüğünü kanuni güvence altına almak için bu teklif hazırlanmıştır" ifadelerine yer vermiştir. Ülkemizde "kadının ne giyeceğine ya da giymeyeceğine" uzun yıllar karar veren CHP yandaşı elitlerdi. Yasalarda yasak olmamasına rağmen başörtüsü zulmü uzun yıllar üniversitelerde rektörler eliyle yürütülmüştü. Yasakçı rektörlerin en büyük destekçisi CHP idi. Hatta başörtüsü zulümlerinin ve ikna odalarının mucidi Nur Serter ve Necla Arat gibi isimleri ödüllendirerek milletvekili yapan parti CHP idi. Başörtüsü zulmünü uygulayanlara karşı açılan davalarda onları savunan yine CHP idi. CHP ve Kılıçdaroğlu, kanun teklifi gerekçesinde yazdıklarıyla halen "genelge, talimat, yönetmelik ya da diğer idari düzenlemelerde" başörtüsü yasağı olduğu zannediyor. Oysa Cumhurbaşkanı Erdoğan başörtüsü yasağı olan genelge, talimat ve yönetmeliklerin tamamını aşağıdaki tarihlerde kaldırdı:

2008 yılında üniversitelerdeki başörtüsü yasağı 411 milletvekilinin kabul ettiği yasal düzenlemeyle kaldırılmıştı. Ancak Kılıçdaroğlu'nun da imzacısı olduğu CHP milletvekilleri Anayasa Mahkemesine götürerek düzenlemeyi iptal ettirdi. Üniversite öğrencilerine özgürlük Hükümetin duruşuyla sağlandı.

2013 tarihinde "Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personele" başörtülü çalışma imkanı verildi.

Avukatlar 2012 Danıştay kararı ve 2014 AYM kararıyla başörtülü mesleklerini icra etme hakkı elde ettiler.

2015'te Hakim ve Savcılara Başörtüsü serbestisi verildi.

11 Kasım 2016'da askeri işyerlerinde çalışan sivil memur ve işçilerle ilgili yönetmelik değiştirildi.

27 Ağustos 2016'da Emniyet Hizmetleri Sınıfı Mensupları Kıyafet Yönetmeliğinde polislerin başörtüsü kullanmasını engelleyen madde kaldırıldı.

21 Ocak 2017'de "Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı Personel Yönetmeliği" değiştirilerek başörtülü çalışma özgürlüğü getirildi.

22 Şubat 2017'de ise "Türk Silahlı Kuvvetleri Kıyafet Yönetmeliği" değiştirilerek başörtüsü yasağı kaldırıldı.

Hukuk mücadelesi verildi

Kanun teklifi gerekçesinde yer alan "meslek örgütlerine bağlı olarak bir mesleği icra eden kadınlar", başörtülü çalışma haklarını hukuki mücadele ile aldılar. Meslek kuruluşları, mimar ve mühendis odaları, barolar, tabip odaları gibi kuruluşlardır. Bu kuruluşlar verdikleri fotoğraflı kimlik kartlarında başörtülü fotoğrafları kabul etmediği için, kadınlar mesleklerini icra edebilmek için gerekli olan kimliklerini alamıyorlardı. Bu nedenle özel sektörde bile çalışamıyorlardı. CHP/HDP yandaşı olan TMMOB'un başörtüsü yasakçısı kararının hukuka aykırılığı Danıştay tarafından tescillendi. Danıştay 8. Dairesi, mühendis odalarınca düzenlenen fotoğraflı kimlik kartlarında başörtülü fotoğrafların kabul edilemeyeceği ve kullanılmayacağına ilişkin TMMOB Yönetim Kurulu kararının yürütmesini oy birliğiyle durdurdu. Sürekli demokrasi ve özgürlükten bahseden TMMOB'un yasakçı kararını ortadan kaldıran Danıştay 8. Dairesi kararın gerekçesinde TMMOB'a demokrasi dersi vermiş ve şunları söylemişti: "TMMOB Yönetim Kurulu kararı ve karara dayanılarak tesis edilen işlemin, çalışma hakkını ihlal etmesi nedeniyle hukuka uygun olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Aksinin kabul edilmesi durumunda, kararın idarenin kamu gücü kullanarak, evrensel hukuk ilkelerini ve Anayasa'da güvence altına alınan çalışma hakkını ihlal etmesine dayanak teşkil edeceği açıktır" değerlendirilmesinde bulunuldu. Benzer durum barolarda da yaşanmıştı. Avukatlar 2012 yılında Danıştay kararı ve 2014 yılında AYM kararıyla başörtülü olarak mesleklerini icra etme hakkı elde ettiler. CHP yandaşı olan meslek kuruluşlarının uyguladığı yasak, başörtülü kadınların hukuki mücadelesiyle sonlandırıldı.

Kanun teklifinin gerekçesinde "kamu hizmetlerinin yürütülmesinde görev alan ve her statüde istihdam edilen kadınlar" denilerek özel sektörde çalışan milyonlarca kadın çalışan kapsam dışı bırakılmıştır. Mesela CHP'nin bankası olan İş Bankası, özel sektör hükümlerine göre çalışır. Burada başörtülü çalışan var mıdır? Bankada başörtülü çalıştırmak yasak mıdır? Kılıçdaroğlu, bir talimatla İş Bankası'nda başörtülü çalışanların istihdamını sağlayamaz mı?

CHP elitleri halen başörtüsü karşıtı

Kılıçdaroğlu ve CHP, yaklaşan seçimler nedeniyle muhafazakârlara şirin görünmek ve CHP'yle masada olan ortaklarının tabanlarının CHP'yle ittifaka yönelik tepkilerini azaltmak amacıyla bu adımı attı. Zira muhtemel bir CHP iktidarında, başörtüsü özgürlüğü dahil muhafazakar kesimler birçok kazanımlarını kaybedeceklerini düşünüyorlar. Bu konuda haksız sayılmazlar. Kılıçdaroğlu'nun çelişkileri olan, sadece meslek kuruluşlarına bağlı bir mesleği icra edenlerle sınırlandırılan, şu anda özgür olan başörtüsü kullanımına yorumlamalarla yasak getirme ihtimali olan bir kanun teklifine bile en büyük tepkinin CHP çevrelerinden gelmesi muhafazakâr kesimlerin endişelerinde haklı olduğunu gösteriyor.

Başörtüsü konusunda Kemal Beyin attığı bireysel adımlara değil CHP'nin kurumsal tutumlarına bakılmalı. Dini değerlerle ve başörtüsüyle sorunu olan CHP çevreleri, Kılıçdaroğlu'nun söylemlerine rağmen başörtüsü ve İslam karşıtı açıklamalar yapıyorlar. CHP yandaşı sekülerler, muhalifler, sendikalar, STK'lar, gazeteciler, akademisyenler halen başörtüsü üzerinden ayrımcı ve kutuplaştırıcı söylemlerini sürdürüyorlar. Başörtülü psikolog, öğretmen, akademisyen, hakim, memur olmaz diyen de bu çevreler. CHP yandaşı medya kuruluşlarında başörtüsü karşıtı yazılara, yorumlara ve açıklamalara her gün rastlamak mümkün. Mesele sadece zaten çözülmüş olan başörtüsüne sözde özgürlük getirmek de değil. Milli ve manevi değerler, Kur'an kursları, Osmanlı ve ecdad, milli birlik ve beraberlik, terörle mücadele, LGBT sapkınlığının savunulması gibi konularda da milletimizin ekseriyeti CHP zihniyetiyle farklı bir yerde duruyor.

Kılıçdaroğlu halkı ikna edemiyor

CHP, kurumsal olarak yetkili kurullarında eğitim, siyaset ve çalışma haklarını ellerinden aldıkları başörtülülerden özür dilemedi. CHP'nin temel metinlerinde ve beyannamelerinde başörtüsü zulümlerine yönelik özeleştiri yapılmadı. Hatta CHP'li yetkililerin bazı açıklamaları Kılıçdaroğlu'nun söylemlerinin aksine işaret ediyor. Mesela 1999 yılında TBMM Genel Kurulu'nda Ecevit'in başörtülü olarak TBMM'ye giren Merve Kavakçı'ya söylediği "bu kadına haddini bildiriniz" sözlerinin aynısını 2019 yılında bugünkü kanun teklifinde imzası bulunan CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, dönemin AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin için kullanmıştı.

İlgili kanun teklifinde imzası olan CHP'li Özgür Özel ise "İşte başörtüsü meselesinin sembol isimlerinden bir tanesi... Bunları son derece kritik görevlere getirip bir de vampir gibi ülkenin kanını emdirerek cumhuriyetten öç alıyorlar gibi bir hissiyata da kapılıyor insan" demişti. Daha birkaç ay önce CHP İzmir Milletvekili Kani Beko da Kur'an kurslarına giden çocuklardan rahatsız olduğunu belirterek, Ortaçağ zihniyeti demişti. CHP yandaşı gazetelerde, televizyonlarda ve diğer mecralarda CHP elitlerinin İslami değerlere yönelik saldırılarını bilmeyen yok zaten. Bu nobranlıklar nedeniyle CHP'nin dini değerlerle sorunu olmadığına milletimizi ikna edemiyorlar, edemezler de. Kanun teklifine CHP çevrelerinden gelen tepkilere bir bakın. Kendi tabanını ikna edemeyen CHP, milletimizi ikna edebilir mi?