Tarih: 20.06.2019 17:33

Öldüren mahkeme!

Facebook Twitter Linked-in

Muhammed Mursi´nin duruşma sırasında, hâkimlerin huzurunda vefatı İslâm dünyasının büyüyen vicdani meselelerini bir daha gözler önüne serdi. Cemal Kaşıkçı´nın öldürülmesi nasıl bir insanlık kaybı göstergesi ise, Mursi´nin duruşma sırasında vefatı da aynı seriden bir hadisedir. Mursi´nin şehadeti Müslüman vicdanını ağır hasara uğratmıştır. Allah rahmet etsin, onun mücadelesini sürdürenlere sabır ve metanet diliyoruz. 

Mursi´nin mahpushanede de olsa yaşaması Mısır´ı yönetenlerin istediği bir şey değildi.

Mahkemeler beraat kararı verdiği gibi idam kararları da verir; asıl hatırda kalanlar da bunlardır. Kısacası, yargı kararları insanı ölüme kadar götürür. Mısır´da yargı, darbe ile görevinden uzaklaştırılan eski cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ile ilgili idam kararı vermekte zorlanmazdı; görünür hâkimler, asıl büyük yargıcın, Abdülfettah Sisi´nin içinden geçenleri bilmekte zorlanmazlar çünkü. Mursi cumhurbaşkanlığından uzaklaştırıldıktan sonra hükmü verilmişti aslında: Er veya geç idam! Bu ölüm sürecinin nasıl seyredeceği gidişata tâbi idi. Darbe sonrası mahkemeleri bu işi uzatmazlar aslında. Süreç uzarsa araya ?rüfailer? girer çünkü. En başarılı darbe mahkemesi hızlı öldürenidir!

Esasen darbeciler mahkemenin hükmüne bırakmadan bir sürü infaz yaparlar. Halkın yüzde altmışın üzerinde oy vererek seçtiği, bir süreliğine cumhurbaşkanlığı yapmış bir şahsiyeti göstermelik de olsa bir yargı kararı olmadan asmak yakışık almaz! Bu yüzden trajik bir yargı süreci başlar. Mahkemenin ne zaman ve ne sebeple ölüme hükmedeceği sürece bırakılır. Oyunun görünür aktörleri yargıçlardır. Hukuk onların elindeki senaryodur. Senaryonun bir yerinde idamı gerektiren bir vukuat neticeyi tayin eder.

Mısırın yeni diktatörü, 1950´lerden beri yönetimleri uzun süren diktatörlerin tecrübesine sahiptir. Mısır halkı, 30 küsur yıllık diktatör Nâ-Mübarek´i alaşağı ettiğinde yeni bir diktatörün heykelinin yontulduğunu aklından bile geçirmemiştir. Kütleler işin önünü sonunu düşünemez. Heyecan, hissiyat en yüksek seviyededir ve insanlar bir diktatörü devirmenin şevkinden mesttir. Bu mestlik kolay elde edilir bir şey değildir. Bu gösterilere katılanların kahir ekseriyeti devirecekleri diktatörün yönetimi sırasında doğmuş, büyümüş ve yetişmiştir. Onların kimliklerinde bu zalimin bir şekilde izi vardır. Bu izi ruhen de olsa silmenin verdiği hazzı tarif edilebilir değildir.

Mısır, zor elde ettiği hürriyetini çabuk kaybetti. İhvan-ı Müslimin/Müslüman Kardeşler 1920´lerden beri Mısır toplumuna islâmî şuur kazandırmaya çalışıyor. İnanmakla yapmak arasındaki ilişkiyi kurmakta Müslüman Kardeşlerin etkili bir teşkilat olduğu şüphesiz.

Muhammed Mursi bize ister istemez Seyid Kutub´u hatırlatıyor. İhvanı Müslimin´le ilişkili ve sonra üyesi olan Seyid Kutup Nâsır darbesini desteklemiş ve hatta bir süre Nasır´ın yardımcılığını yapmıştı. Sonra Nâsır´a suikasta karıştığı iddiasıyla mahkûm edildi. Hapisten çıktıktan sonra da rahat bırakılmadı ve nihayet idam edildi.

Modern Mısır´ın tarihi stratejik mevkiinden ötürü Mısır halkı tarafından yazılamıyor. O tarihi asıl ?tahrir? edenler emperyalist güçler. 2. Dünya savaşı sonuna kadar süren İngiliz hâkimiyeti, daha sonra ABD kontrolüne dönüştü. ABD siyasetinin meçhul bir tarafı yok: İsrail´in var olabilmesi için Mısır´ın hür olmaması gerekiyor! Müslüman kardeşler Mısır´ın hürriyetini sağlamak için bir ümitti. Mursi´nin Cumhurbaşkanı seçilmesi bu ümidi en yüksek seviyeye çıkardı. İdeali siyasete dönüştürmek herkese nasib olan bir şey değildir. Mursi böyle bir mazhariyete erişti. Bunun tahmin edilemez bir şey olduğu, Mursi´nin yönetim zaaflarından anlaşılabilmektedir.

Biz ?tahrir?i ?yazı? olarak biliriz?Araplarda bizim 19. Yüzyıldan itibaren kullandığımız ?hürriyet?in karşılığıdır tahrir. Tahrir meydanında hürriyete dair çok söz söylendi, bunlar kayda geçti, yazıldı. Bir gün bu kayıtları okuyanlar mutlaka çıkacak söylenmesi gerekeni söyleyecekler. O gün çok mu uzak? Belki çok uzak, belki yarından da yakın!




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —