Değerli okuyucularım;
Geçen haftalardaki yazımda öğretmenlik mesleğinden ve öğretmen olmaktan bahsetmiştim. Bu yazımda bir kişinin öğretmen olmasında katkısı olan kurum ve kurumdaki öğretmenlerden, yani öğretmen okullarından bahsetmek istiyorum.
Bir okul düşünün 50 dönüm araziye kurulmuş, tepenin yamacında, bir tarafı çam ormanı, diğer tarafı narenciye bahçesi. 500 kişilik yatakhanesi ve yemekhanesi olan, ayrı ayrı binalarda fizik, kimya, biyoloji laboratuvarı, resim atölyesi, müzik atölyesi, spor odası, reviri, hamamı, çamaşırhanesi, kütüphanesi, öğretmen odası, idari binası, kantini olan bir okul?
Evet, yanlış anlamadınız, yukarıdaki yazdığım birimlerin hepsi ayrı binalarda. Büyük şehirlerde yaşayan birisi için hayal etmesi bile zor değil mi?...
İstanbul´a üniversite okumaya gelince, üniversite kampüsü bana küçük geldi yani, gerisini siz düşünün.
Ders işlediğimiz sınıfların bulunduğu binaların hepsi tek katlı idi. Zil çaldığında teneffüs de ve öğle arasında tüm öğrenciler bahçeye çıkabiliyor ve toprağa basabiliyorlardı. 5-10 dakika bile olsa kapalı ortamdan çıkıp normal havayı teneffüs edip stres atabiliyorduk.
İçine girdiğinizde, eski kitap kokusunu gerçekten hissedebildiğiniz bir kütüphane. Size her zaman yardımcı olan bir kütüphane görevlisi; mesai dışı bile? Ve günlük gelen gazeteler? Bu beni çok etkilemişti. Öğretmenlerimiz de boş derslerinde, teneffüste, öğle arasında gazete okumaya giderdi. Bir okul için kütüphanenin olmazsa olmaz olduğunu ben burada öğrendim.
Okulumuzun idarecileri ve öğretmenlerin belli bir kısmı okul sınırları içinde bulunan lojmanlarda kalıyordu. Dolayısıyla öğretmenlerimizin bazıları ile ders bitiminde top oynama, çay içip sohbet etme gibi imkânlarımız da oluyordu. Akşam etütlerinde, yemekhanede ve yatakhanede nöbetçi olan öğretmenlerimizle de görüşme; hatta soru sorma imkânımız oluyordu.
Sabah 6.00´da kalkış, 6.30´da yatakhaneden çıkış, 6.30-7.00 arası kahvaltı, 7.00-8.00 arası sabah etüdü. 8.30 ders başlangıcı, 17.30 akşam yemeği, 18.30-21.30 akşam etüdü, 22.30-23.00 yatış. Özellikle sabah etütleri çok verimli oluyordu. Ders başlamadan önce yapılan bu ön hazırlık gerçekten faydalıydı. Serviste ya da yolda geçecek olan; günün en kıymetli vaktinde biz ders çalışıyorduk. O dönemlerde belki zaman zaman zor geçse de, sonradan baktığımızda çok önemli ve faydalı bir planlama imiş.
Son sınıfa geldiğimizde yatılı öğrenciler için sorumlulukta son nokta olan okul, yemekhane ve yatakhane başkanlığı... Başkanlık sistemi vardı. Sorumluluk tamamen başkana aitti. Zilleri, okul başkanı çalardı. Ziller manüeldi bu arada? Derse giriş çıkışları kontrol eder, sabah ve akşam etütlerinde yoklama alır, nöbetçi öğretmene bilgi verirdi. Yemekhane başkanı; yemeklerin hazırlanması, masaların düzenlenmesi, silinip temizlenmesi ve kontrolü sağlar. Yatakhane başkanı; sabah öğrenciler odadan çıktıktan sonra yatak ve oda kontrollerini yapar. Yatağını düzenli bırakmayan öğrencileri tespit eder, en son akşam yatakhanede yoklamaları alır, odaların ışıklarının kapanmasını sağlayıp yatakhanede gece kalan nöbetçi öğretmene bilgi verirdi. Okul, yemekhane ve yatakhane başkanı olan öğrenci o gün idari izinli sayılıp sorumlu olduğu alanda görevinin başında olurdu.
Sabah erken kalkmayı ve ders çalışma alışkanlığını, yatağını ve dolabını düzenli tutmayı, gece yatarken ve sabah kalkınca düzenli kişisel bakımın önemini, başkalarının hakkına riayet etmeyi ve sabretmeyi, düzenli para harcama ve cebindeki paranın kontrolünü, kendi ihtiyacını kendi görmeyi, kararlarını kendi vermeyi, doğru arkadaş seçimini ve arkadaşlığın önemini, öğretmenlere saygı duymayı, öğretmenlerin öğrenci üzerindeki emeğini ve bu emeğe saygıyı, diğer insanlarla iletişimi ben okulumda öğrendim. Öğretmen olmak istediğim için kafamdaki öğretmenlik şablonu burada şekillenmeye başladı. Kişinin gelecekteki yaşamında öğretmeninin çok önemli bir etkiye sahip olduğuna ben okulumda tanıklık ettim. Mezun olan arkadaşlarım, burada aldıkları temelle üniversitelerini bitirdikten sonra Anadolu´nun birçok yerinde görevlerini devam ettiriyorlar. Ve birçok arkadaşımın görev ve meslek aşkıyla, çalışkanlığıyla, öğrenciye ve eğitime verdiği önemle örnek olduklarını düşünüyorum.
Yıllar sonra okulumu ziyaret ettim. 75 yıldır isminde öğretmen geçen okulumun ismi fen lisesi olarak değiştirilmişti. Çok üzüldüm açıkçası? Tek katlı dersliklerimiz atıl dururken , kütüphanenin yerine çok katlı bir bina dikilmiş. Yatakhanenin olduğu bina tamamen ayrı bir ilköğretim okuluna dönüşürken, revir olarak kullandığımız bina İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü olmuş.
Daha fazla yukarıya çıkmaya gönlüm el vermedi?