Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, Milli Eğitim Bakanlığı ile Yükseköğretim Kurulu (YÖK), Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) ve ÖSYM Başkanlığı ile bağlı kuruluşların 2020 bütçeleri ve 2018 yılına ait kesin hesaplarının görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, milletvekillerinin sorularını cevapladı.
Üniversite kontenjanlarını geniş katılımlı kurulların rasyonel planlamalarıyla belirleyen bir sisteme geçen yıl geçildiğini dile getiren Saraç, böylece tüm üniversite bölümleri ve meslek yüksekokullarında önemli bir doluluk oranı yakaladıklarını söyledi.
Milletvekillerinin dile getirdiği mezun-istihdam ilişkisinin sadece YÖK’ün değil devlet politikası olarak belirlenecek bir husus olduğuna dikkati çeken Saraç, planlamayı yaptıklarını ancak başka desteklerin gerekliliğini vurguladı.
Özel üniversitelerin neden kurulduğu yönünde 3 farklı sorunun sorulduğuna işaret eden Saraç, “Bu üniversiteleri biz kurmuyoruz, yasayla kuruluyor.” ifadesini kullandı.
Saraç, başka bir soruyu yanıtlarken, “Öğrenci affı ile ilgili çalışmamız yok, bu zaten yasama gerektirir. Son af 500 bin kişiyi sisteme soktu. Eğitim sistemi tek bir pastadır, dilimleri kesilmiştir. Eğitimi biz başarıya endeksli bir şekilde kurgulamamız, popülist yaklaşımlarla kurgulamamamız lazım.” dedi.
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Projesi’nin kaldırılmasına ilişkin de Saraç, bu konuda içerik itibarıyla hiçbir sorununun bulunmadığını, ancak getirilen her hususun toplumda geniş bir mutabakata zemin teşkil etmesi gerektiğini vurguladı.
Buradaki durumda farklı algılamaların toplumda birtakım ayrışmalara yol açtığını belirten Saraç, “Ama içeriği itibarıyla hiçbir problem yok. Meclisimiz bu konuda Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu kurmuş. Belki bu başlığı taşımak mümkün ama kelimelerin üzerinde birbirimizi kırmamamız, toplumu birbirine düşürmememiz lazım diye düşünüyorum. Ama içerik itibarıyla hiçbir sıkıntımız yok.” diye konuştu.
Yekta Saraç, bir bildiriye imza atmasından ötürü ihraç edilen akademisyenlerle ilgili sorunun, “Barış Akademisyenleri” şeklinde sorulmasını eleştirerek, “Ben de bu metni okudum, metin çok sert, ağır ve suçlayıcı bir husus. Kamuoyunda, Barış Akademisyenleri diye adlandırılan ama toplumun büyük bir kesimini rencide edip yaralayan o metinle ilgili birtakım üniversitelerimiz işlemler tesis etmiştir. İşlem tesis eden neresi? Üniversiteler tesis etmiştir bu işlemleri. YÖK, bizden önce şu şekilde şikayet ediliyordu, ‘Niye üniversitelere bu kadar müdahale ediyor?’ Şimdi ise YÖK şikayet ediliyor, ‘Niye üniversitelere müdahale edilmiyor?’ diye. Bu noktaya gelmemiz gerçekten beni çok mutlu ediyor.” değerlendirmesinde bulundu.