EYÜPSULTAN KIZ ANADOLU İHL 11/C sınıfından FATMA KÜBRA KIRMIZIYÜZ öğrencilik ve öğretmenlerimizi konu edinen yazısında çok net tespitlerde bulunmuş. Kendisi de bir öğrenci olarak bunları düşünüp yazabildiği için tebrik ediyoruz.
"Öğrenci, günlük hayatta genel olarak bir okula devam eden veya bir kursa devam eden kişiyi tanımlar. Sözlükte tanımı bu olan öğrenci kavramı aslında daha farklı anlamları da içinde barındırır. Örneğin büyükçe bir kutuya sahip birisi o kutunun kapağını ne zaman açar da içine tüm gördüklerini, öğrendiklerini koyarsa kutusunu doldurmuş olur. Bu kutuyu öğrencinin zihni olarak düşünürsek bir nevi öğrencilerde öğretmenlerinin kutusu olur, öğretmenler kendi bilgilerini, düşüncelerini öğrenci kutusunun zihin kapağını açar da içine koyabilirse kutusunu doldurmuş , bilgilendirmiş ve onu boş bir kutu olmaktan kurtarmış olur. Böylece öğrenci kavramı, içinde birden fazla anlamı barındırır.
Her kutunun, zihin kapağı her zaman açılmaz bu yüzden öğrencilere her sorumluluğu yerine getirmesi gereken, her kavramı kavrayabilmesi gereken bir robot gibi bakılması yanlıştır. Öğrenci kendine fayda sağlayan ve ilgisini çeken konuları daha iyi kavrar bundan dolayı öğrenciler günlük hayatla bağdaşan konuları unutmazlar ancak birçok bilgi günlük hayatta o kişinin ilgisini çekmeyen konulardır. Bu nedenle de öğrenciler kavrayamadığı konuları ezberlemeye başvurur, üstelik her öğrenci her şeyi anlamak zorunda da değildir, sadece anlamaya çalışmak zorundadır ama anlayamamış ise de o öğrenciye yadırgayan gözlerle bakmak doğru değildir. Öğrenci, bir şeyler için gayret gösteren ancak yönelişleri ve yetenekleri doğrultusunda öğretimden çok eğitim alması gereken kişiler bütünüdür. Yeteneği yolunda çabalayan ancak okul ve benzeri kurumlara gitmeyen kişilerde öğrenci ünvanını almış kişilerdir. ?Öğrenciler sanki oraya düşünmeye değil sadece öğrenmeye gidiyorlardı. Öğrenmenin kapısından giren, yalnızlık, kitaplar ve hayal kurma gibi mutluluk dolu alışkanlıkları dışarıda bırakıyordu. ?Helen Keller´ in de bu sözüyle anlattığı gibi öğrenci düşünmeli, hayal kurmalı ama kitapların içinde bulunduğu bir kuyuya elinden tutulup bırakılmamalıdır.
Öğrenci öğrenmeli ama işi zorlaştırılmamalı, yolu açılmalı önüne taşlar konulmamalıdır, öğretmenler konulan taşları kaldırmalı öğrenciyi çıkmaz sokağa sıkıştırmamalı, aksine önünü açarak öğrenciye rehber olmalıdır. Böylece zihin kapağı açılmış o kutu öğrenirken eğitilen bir birey halinde hayallerinin kapısını çalmış olacaktır."