ÖFKE VE KONTROLÜ

Haber Duruş sitesi olarak ülkemizin gençlerine kulak verip, liseli kardeşlerimizin kaleme aldığı makaleleri "Gençliğin Sesi" olarak yayınlıyoruz. Gençliğin meramını anlattığı bir mecra olarak, haftalık yazı yayınlamaya özen gösteriyoruz.

ÖFKE VE KONTROLÜ

Eyüpsultan Kız Anadolu İHL,  11-K Sınıfından Şule BAGUÇ öğrencimizin kaleme aldığı yazısı;

 

Öfke; engellenme, incinme vb. durumlarda gösterilen tepki, kızgınlık anlamlarına gelir. Aslında gayet sağlıklı ve normal bir duygudur. Garip gelebilir ama, heyecan gibi, korku gibi, mutluluk gibi herkeste olan; olmadığı zaman endişelendiğimiz duygulardan birisidir. Hayatımıza sorun olarak aksettirdiğimiz şey öfke değil; öfkemizi yanlış kullanışımız ve yeri geldiğinde kontrol altına alamayışımızdır.

Günlük hayatta birçok şey bazen yolunda gitmeyebilir, canımızı sıkan olaylar yaşanabilir ve bizim bu olanlara karşı tahammül seviyemiz azalıp, sinirli bir insan haline gelebiliriz.

Öfkemize bu gözle baktığımız zaman bir sorun yok. Yani normal bir duygu gözüyle. Öfke yeri geldiğinde hayatımızı kolaylaştıran bir duygudur. Ama kontrolde tutulduğu sürece. Kontrolden çıktığı zaman işlerimizi daha da zorlaştırıp yıkıcı bir hale dönüşür.

Kimse doğuştan öfkeli doğmaz. Zamanla öğreniriz öfkeli olmayı ve ne yazık ki zamanla öğreniriz öfkemizi kontrol altında tutamamayı. Yaşadığımız hayattaki bazı olumsuz şartlar, beklentilerimizin gerçekleşmemesi ve bazılarının ailesinden geldiğine inandığı öfkeli yapı...

Şu sıralar kitabını yeni bitirdiğim psikolojik danışman Mehtap Kayaoğlu´nun, öfkenin neden olduğunu, neden kaynaklandığını anlattığı bir cümlesi vardı. "Ne kadar az kelime ile kendimizi ifade edersek o kadar öfkeli oluruz. Milletçe öfkeli oluşumuzun nedeni budur." Çünkü biz insanları dinlemeyi unuttuk ve kendimizi dinletmeyi... Olumsuz bakış açısı tahammül sınırımızı daralttı. Ve iyice öfkeli insanlara dönüştük.

Öfke uyarıcı bir işarettir. Kişiyi tehditlere karşı uyarır ve kendisini tehditlere karşı korumasına olanak sağlar. Motivasyon kaynağıdır. Ama yine öfke; problem çözme aracı değildir, başkalarını suçlama biçimi hiç değildir. Başkalarını kontrol etme yolu değildir. Kontrol edilebildiği sürece işe yarayan lakin kontrolden çıktığında kişinin kendisi ve çevresi için oldukça zararlı bir duygudur.

Sosyal ve psikolojik etkilerinin yanı sıra fiziksel sağlığımıza da olumsuz etkileri vardır. Öfkeyi kontrol edemeyen insanlar sigara kullanımı, madde kullanımı, yeme bozuklukları gibi yanlış yollara başvururlar. Bunun sonucunda kalp-damar rahatsızlıkları, mide rahatsızlıkları gibi hastalıklar ortaya çıkar.

Peki aslında işimize yarayabilecek olan ama çoğu zaman faydalarından çok zararlarını gördüğümüz bu iki yönlü duyguyu nasıl kontrol altına alabiliriz?

Öncelikle kendinizi tanımanız gerekir. Ne öfkenizi tetikler bunu bilmelisiniz ve öfkelenmenizi sağlayacak sebepler bir araya geldiğinde kendinizi sakinleştirmeye yönelik egzersizler yapmaya başlayın. Değişik aktivitelerle beyninizin odağını başka tarafa çevirmeye çalışın. Kitap okuyun, müzik dinleyin. Güzel şeyler düşünün, olayın iyi tarafına bakmaya çalışın. Kur´an okuyun, namaz kılın. Peygamber Efendimiz (as. "Öfkelendiğiniz zaman ayakta iseniz oturun. Oturuyorsanız uzanın. Yine öfkeniz geçmediyse, gidin abdest alın. Zira su nasıl ateşi söndürürse, abdest de öfke ateşini söndürür." diye on dört asır evvelinden haber vermektedir. "Asıl pehlivan hasmını yenen değil, öfkelendiği zaman öfkesini yenendir." buyurması ne kadar fevkaladedir. Atalarımız da "Öfkeyle kalkan zararla oturur." demekle bize öfke anında kendimizi kontrol altına almanın ne kadar önemli olduğunu anlatmışlardır. Yazar Ambrose Bierce´de "Öfkeli olduğun zaman yaptığın bir konuşma, her zaman teessüfle hatırlayacağın en güzel konuşman olur." diyerek yine bize öfkeyi yatıştırmanın önemini anlatmıştır.

Son olarak Allah, her hâl ve hareketlerini gören; hatta insanların kalplerinden geçenleri dahi bilendir. Yakup Aleyhisselam gibi düşünmeli ve "Ben işimi Allah´a hevale ettim. Şüphesiz O, muhakkak kullarını görendir." demeli ve o teslimiyeti erişmenin huzurunu en içimizde yaşamalıyız.