Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Nurettin Topçu’nun duruşundan kim şüphe edebilir ki?

Dünya Bizim'den Feridun Eser, Ahmet Kılıç’ın kaleme aldığı “Bilinmeyen Yönleriyle Türk Filozofu Nurettin Topçu” kitabı üzerinden bir kitap eleştirisinin nasıl olması gerektiğine değindi.

Nurettin Topçu’nun duruşundan kim şüphe edebilir ki?

“Bilinmeyen Yönleriyle Nurettin Topçu” adlı kitabı, satır satır okudum hatta bazı yerleri tekrar tekrar okudum.  Bu kitaba yapılan ve tyb.org.tr sitesinde yer alan eleştiriyi de dikkate aldım ve tekrar tekrar okudum. Ardından bu eleştirilere göre ilgili kitabı tekrar gözden geçirdim. Bu yazıda, tyb,org.tr sitesinde yer alan eleştirilere ilişkin bazı düşüncelerimi ifade edeceğim. Kitap da, eleştirisi de saygı ile değerlendirilmeli ve kritik edilmelidir çünkü fikir ve fikir işçileri her türlü saygıyı hak eder.

Öncelikle şunu belirteyim:  Bahsi geçen yazı öncesi sanırım kitap okunurken aceleye gelmiş ve bazı hususlar dikkatlerden kaçmış. Buna bağlı olarak da eleştirilerin ayakları yere sağlam basmıyor maalesef. Bunları aşağıdaki satırlarda tek tek dile getirmeye çalışacağım.

Ahmet Kılıç’ın yazdığı “Bilinmeyen yönleriyle Nurettin Topçu”  adlı kitabın amacı Topçu’nun bilinmeyen yönlerini ortaya koymak. Kitabın iddiası bu; bu iddiaya uygun bir şekilde kaleme alınmış ve Topçu’nun hayatında temas ettiği kişilerin görüş, düşünce ve anıları üzerinden bir “tanıtım”/ Topçu tanıtımı yapılmıştır. Yani onu tanıyanların kendilerince Topçu’yu anlattığı bu kitapta yazar bir aktarıcı rolünde.  Dolayısıyla kitapta yazılanlar, bizzat yazarın fikirleri değil Topçu’yu tanıyanların/şahitlerin ifadeleridir. Yazar, bu ifadeleri derlemiş ve ortaya koymuştur.

Kitap, bu yönüyle Topçu hakkında orijinal bir biyografi çalışmasıdır; ağırlıklı olarak tanıkların ifadelerinin derlemesidir. Kitabı satır satır okuyan hatta bazı yerleri tekrar tekrar okuyan biri olarak, kitapta, “söylenmeyeni söyleme, bilinmeyeni ortaya koyma” gibi bir büyüklenme iddiası görmediğimi söyleyebilirim.

Topçu’nun duruşu, ne ve kim olduğu ortada

“Kitap, Topçu’yu bir yerlere veya bir gruba ilintilendiriyor” iddiası da bence çok uç bir iddia. Bu iddianın dayanağı nedir acaba? Kanımca bu iddia, bir şüphe veya bir önyargı… Nitekim Topçu’nun duruşu, ne ve kim olduğu ortada! Böyle bir ilintilerdirme gayreti, zaten boş ve geçersiz bir çaba olur. Topçu’nun da bazı eserlerini okumuşluğum vardır; buna istinaden söylüyorum. Tanıklar ve yazar, Topçu’yu tüm yönleriyle ifade etmiş; Anadolucu, kendince sosyalist, sufi meşrep, filozof, hareketçi, isyan ahlakı yanlısı… olarak zaten tanıtmış.

Kitabın kronolojik bir seyir takip etmediği iddiası: Kitap, bir kronolojik biyografi kitabı değildir ki; şahitlerin gözü ve dilinden bir anlatı kitabıdır ve bu hali ile kronolojik sıraya da ihtiyacı yoktur; tanıklar, tek tek işlenmiş. Bununla birlikte kitabın ilk bölümünde Topçu’nun hayatı, net olarak kronolojik sıraya göre verilmiş. Herhalde bu da fark edilmemiş veya es geçilmiş.

“Kitabın birçok kaynağa dayanarak yazıldığı izlenimi vermesine rağmen sınırlı sayıda kaynağa dayandığı” yönündeki eleştiri için şu söylenebilir? Eleştirmen bunu neye dayanarak ve nasıl tespit etti? Bunun dayanağını göstermesi gerekir. Kitabın sonunda genişçe bir kaynakça yer alıyor; kitap ve kaynakça, uzunca bir süre verilmiş bir emeğin ve harcanan zamanın göstergesidir. Kitap baştan sona okunduğunda bu durum, açıkça görülür.

Kitabın Topçu’nun fikirlerine ve kavramlarına (ahlak, hareket, sosyalizm gibi) yer vermediği ve bu sebeple kitabın, Topçu’dan uzaklaştığı eleştirisi/ iddiası: Kitap, Topçu’nun eserlerini ve çalışmalarını kritik eden ve özetleyen bir kitap değildir ki; yukarıda ifade ettiğimiz gibi tanıkların ifadeleriyle Topçu’yu tanıtan kitaptır; bu, önsözde ve girişte belirtilmiş. Bu sebeple Topçu’nun temel kavramlarına değinilmemiştir. Nitekim kitabın “önsöz”ünde ve “giriş”inde bu husus açıkça yer alıyor; dikkatlice okunduğunda fark edilebilir.

Topçu’nun Said Nursi ile görüştüğü iddiasına yöneltilen eleştiri ve buna ilişkin kitapta çelişki olduğu eleştirisi: Kitapta zaten Topçu ile Nursi’nin görüştüğüne dair iddiaların var olduğu gibi görüşmediği yönünde bilgilerin de olduğu vurgulanmış. Yazar, kendi ifadesiyle  “görüştüler” veya “görüşmemişlerdir” demiyor; her iki iddiayı da tanıkların ifadeleriyle ortaya koyuyor. Bu da yazarın, çelişkiye düştüğü intibaını uyandırmış. Bu, yazarın değil “görüştü” diyenlerle “görüşmedi” diyenlerin ifadelerinin çelişkisidir; tespit, doğru yapılmalıdır. Şu var ki Said Nursi’ye kitapta yer alan tanıklara göre daha fazla yer verilmiştir; bu durum, doğal olarak eleştirilebilir.

Döneminin mütefekkirleri ile karşılaştırılmış

Bir diğer eleştiri ve ona ilişkin tespitim şu: Topçu ile Said Nursi’nin ortak zemini olduğu gibi ayrışan yönleri elbette vardır. Tıpkı bunun gibi kitapta yer verilen diğer tüm isimlerle (Necip Fazıl, Ali Fuat Başgil, Cemil Meriç,  vs) Topçu’nun benzeşen ve ayrışan yönleri yer almış ve bu, ifade de edilmiştir. Sadece Said Nursi’yle ilişkilendirilmemiştir. Nitekim Topçu, döneminin tek kalemşörü/mütefekkiri değildir; Necip Fazıl da, Cemil Meriç de, Atsız da, Serdengeçti de, Ali Fuat Başgil de, Topçu gibi zirve isimlerdir, aksiyon insanı ve fikir öncüleridir; Topçu hepsi ile tek tek karşılaştırılmış; kitabın en ilgi çekici yönü de kanımca budur. Bu karşılaştırmalar, belki karşılaştırılan kalemşörlerin sevenleri nezdinde rahatsızlık doğurabilir; ancak bu kişiler arasındaki farkları da görmek veya bu farkların da gösterilmesi gerekir; saygı çerçevesinde!

“Topçu’nun birçok dergide yazdığı halde sadece Hareket dergisi ve Bizim Türkiye dergisi’nde yazmış gibi gösterilmiş” şeklindeki eleştiri de geçersiz gibi duruyor.  Çünkü kitabın 16. Sayfasında Topçu’nun yazmış olduğu dergilerin ve gazetelerin isimleri tek tek sıralanmış ve 8 dergi, 5 gazete ismi verilmiştir.

Sonuç olarak, kitabı ve ona yapılan eleştiriyi tekrar tekrar okuyan ve hem kitaba hem eleştiriye bir daha göz atan ondan sonra bu yazıyı hazırlayan biri olarak tyb.org.tr sitesinde yer alan bazı eleştirilerin kitapla örtüşmediğini söyleyebilirim. Kanımca, ilgili kitap, acele ile veya belki de önyargı ile okunmuş ve eleştiri de bu çerçevede yapılmıştır.

Belki en doğru tavır, her okurun kitabı ve eleştirisini bizzat okuyarak ona göre karar vermesidir. Ayrıca kitabın bir dönem çalışması, iyi bir biyografi olarak okunmaya değer olduğunu söylemeliyim.



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER