Nobel Barış Ödüllü Yemenli Aktivist Karman: Yemen´deki tahribatı tazmin etmeyi taahhüt etmeliler

Nobel Barış Ödüllü Yemenli Aktivist Karman, "Suudi Arabistan ve BAE, savaşın yol açtığı zararlardan dolayı, Yemen´deki tüm tahribatı ve sivillerin haklarını tazmin etmeyi taahhüt etmelidir." dedi

Nobel Barış Ödüllü Yemenli Aktivist Karman: Yemen´deki tahribatı tazmin etmeyi taahhüt etmeliler

Elif Selin Çalık Muhasiloviç

Nobel Barış Ödüllü Yemenli Aktivist Tevekkül Karman, AA muhabirinin sorularını yanıtladı.

Karman, "Suudi Arabistan ve BAE´yi, Yemen´deki pozitif olmayan müdahaleyi durdurmaya çağırıyorum. Ayrıca, bu ülkelerin terörist gruplarını, silahlı milisleri ve Aden ve Taiz´deki Yemenlilere karşı düzenlenen elem verici suikastları yürütmek için görevlendirilen paralı askerleri desteklemekten kaçınmaları da gerekiyor. Husileri destekleyerek ülkemizde var olduklarını ispatlamaya çalışan İran´ın da bir an evvel ülkeden çekilmesi gerekiyor. ABD´ye gelince ise bu ülkenin Suudilere silah satışını bir an evvel durdurması gerekiyor." diye konuştu.

Nobel Barış Ödüllü Yemenli Aktivist Tevekkül Karman, gazeteci olarak Yemen´deki krizi dünyaya duyurmada oynadığı rol, ülkedeki kuşatmanın sonlandırılması ve barış için çözüm yolları konularındaki sorulara şöyle cevap verdi: 

2005 yılında, 7 kadın gazeteci meslektaşlarınızla beraber ifade özgürlüğünü ve demokratik hakları teşvik etmeyi amaçlayan ?Women Journalists Without Chains? isimli bir girişim başlattınız. Bu inisiyatif ile amaçlarınızı gerçekleştirebildiniz mi?

"Yemen´de 2011´de başlayan devrimden önce Yemenli gazetecilere, yazılı, görsel veya dijital basın mensuplarına karşı yapılan tutuklamalar ve baskılarla mücadele etmek için bu girişimi gerçekleştirdik. Tüm vatandaşların medeni ve siyasi haklarını savunmak için büyük çaba sarf ettik. Yolsuzluğa ve gücün kötüye kullanımına karşı mücadele etmek için çeşitli eylemlere katıldık. Bu 2011´deki sivil devrimden sonra Yemen, insanların hak ve özgürlüklerinden tam olarak yararlanabileceği bir geçiş dönemine girdi. İfade özgürlüğü, gösteri hakkı ya da başka herhangi bir hak ve özgürlük biçimi üzerinde herhangi bir kısıtlama olmadı. Bu durumdan herkes ayırt edilmeden faydalandı. Ocak 2015 darbesi ve takip eden savaşa kadar tutuklama veya gözaltı yapılmadı. Şu anda ise Yemen´de özgür medya adı altında hiçbir yapılanma mevcut değil, maalesef."

"Bazı ülkeler Kaşıkçı cinayetinin müsebbiplerine karşı adeta sadakat şovu gerçekleştirdiler"

Sizin asıl mesleğiniz gazetecilik. Yani, gazeteci kökenlisiniz. Nobel Barış Ödülü´nü alan ilk Arap gazeteci kadınsınız. Yemen´deki mezalimin dünyaya duyurulmasında önemli figürlerdensiniz. Meslektaşınız Kaşıkçı´nın cinayetini düşünce özgürlüğü bağlamında nasıl değerlendirirsiniz?

"Cemal´in cinayeti, insanlık tarihinde görülmemiş bir vahşet. Aslında cinayetin üstü örtülmeye çalışıldıkça küresel bir öfke uyandırdı. Düşünün bir gazeteci, bu gazetecinin Washington Post´ta köşe yazarı olmasına da gerek yok yerel bir gazeteci de olabilir. Bir ülkenin konsolosluğuna giriyor ve oradan sağ çıkamıyor. Bu cinayeti örtbas edebilir misiniz? Bir kere bu insanın mesleği bu durumu ketmetmenize izin vermez. En nihayetinde, gizlemeye çalışmaları kendisini Suudi toplumunu modernize etmek için istekli bir reformcu olarak ilan eden liderlerinin itibarını zedeledi.

Bu süreçte, bazı ülkeler insan haklarını değil, ülke çıkarlarını ön planda tutarak Kaşıkçı cinayetinin müsebbiplerine karşı adeta sadakat şovu gerçekleştirdiler. Suudi Arabistan, OPEC´e üye en büyük petrol üreticisi ve ABD´nin silah endüstrisinde en itibarlı müşterisi. Daha fazla açıklama yapmaya gerek olduğunu düşünmüyorum. Maalesef, ´maddi gücün varsa istediğin kişiyi öldürebilirsin´ mantığı işliyor. Ben bu noktada Türkiye´nin süreci başarıyla yönettiğini de eklemek isterim. Bu vahşetin Türkiye´de gerçekleştirilmesi tesadüfi bir durum değil. Ancak, Türkiye bu süreçte tüm şeffaflığıyla olayların ardındaki giz perdesini araladı."

Yemen krizinde "dış aktörlerin tutumu" hususunda değerlendirmeleriniz nelerdir?

"Yemen´deki kuşatmanın sonlandırılması ve savaşın bir an evvel bitmesi çağrımızı yinelemek istiyorum. Bu bağlamda, meşru otoriteyi görevlerini yerine getirme, havalimanlarını ve limanları acilen açma yetkisi vermeye çağırıyorum. Suudi Arabistan ve BAE´yi, Yemen´deki pozitif olmayan müdahaleyi durdurmaya çağırıyorum. Ayrıca, bu ülkelerin terörist gruplarını, silahlı milisleri ve Aden ve Taiz´deki Yemenlilere karşı düzenlenen elem verici suikastları yürütmek için görevlendirilen paralı askerleri desteklemekten kaçınmaları da gerekiyor. Husileri destekleyerek ülkemizde var olduklarını ispatlamaya çalışan İran´ın da bir an evvel ülkeden çekilmesi gerekiyor. ABD´ye gelince ise bu ülkenin Suudilere silah satışını bir an evvel durdurması gerekiyor."

"Griffiths´in barış görüşmeleri çağrısını destekliyorum"

BM´nin Eylül ayında Cenevre´de yeniden başlatmayı hedeflediği Yemen barış görüşmeleri başarısızlıkla sonuçlandı. Bu görüşmelerin Aralık´ta tekrar başlatılması planlanıyor. BM Güvenlik Konseyi´nin tarafları, sorunları askeri yollardan değil müzakereler yoluyla çözmeye teşvik ettiği çağrısı Yemen´e bir çözüm sunacak mı?

"Bu bağlamda, BM Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths´in tüm tarafları masaya oturtmayı hedefleyen ?barış görüşmeleri? çağrısını destekliyorum ve bu fırsatın Yemen´e barış getirmeye dönüştürülmesini temenni ediyorum. Dış müdahalenin -yani burada Suudi ve BAE´nin müdahalesini kastediyorum- durdurulması ile sadece barışın vuku bulacağına değil aynı zamanda özgür demokratik bir devlet kuracağımıza inanıyorum."

"Ulusal Uzlaşma Komisyonu kurulması gerekmektedir"

Yemen´deki savaşın sonlanması durumunda savaş mağdurlarına tazminat sağlamak için ne tür adımlar atılmalıdır?

"Bu hususta, Ulusal Uzlaşma Komisyonu kurulması gerekmektedir. Ayrıca, Suudi Arabistan ve BAE, savaşın yol açtığı zararlardan dolayı Yemen´deki tüm tahribatı ve sivillerin haklarını tazmin etmeyi taahhüt etmelidir. Askeri yapılanma bağlamında ise bütün silahlı örgütlerin faaliyetlerini sonlandıracak Birleşmiş Milletler´in himayesinde bir askeri komite kurulmalıdır. Savaşın sonlandırılması ile beraber darbe ve ardından savaş ile sekteye uğrayan siyasi sürecin hızla yeniden tanzim edilerek işlemeye devam etmesi Yemen´e sağlam bir istikamet sağlayacaktır."

Son dönemlerde Arap yazar ve mütefekkirleri "İkinci bir Arap Baharı´ndan" söz ediyor. Sizce, Orta Doğu´da ikinci bir Arap Baharı´nın tohumları mı ekiliyor?

"Bu tohumlar on yıllardır ekiliyordu zaten. Arap Baharı döneminde özellikle Yemen´deki olaylar nihai demokrasiye erişmek için gerçekleşti. Ancak, özgür düşünce yapısını desteklemeyen hükümet sistemlerinde, o toplumda yaşayan insanlar da demokrasiye kavuşamaz. Yemen´de Ali Abdullah Salih´in 33 yıllık diktatörlüğüne karşı 2011´de halk ayaklanması başladı. Yemen´deki halk, Arap Baharı´nın başlamasına öncü oldu. Mısır´daki Mübarek, Tunus´taki Bin Ali, Libya´daki Kaddafi rejimlerinin devrilmesinde Yemen´in cesur insanlarının çok büyük etkisi vardır. Artık, bölgedeki insanlar 50 yıl öncesinin her şeyi kabullenen zihniyetine sahip değil. Yeni kuşaklar, ailelerindeki eski kuşakları da etkiliyorlar. Arap dünyası, dünyanın en yüksek genç işsiz nüfusuna sahip. Bu gençler, eğitimsiz gençler değil. Bunlara istihdam oluşturulmaması yeni hareketleri ortaya çıkaracaktır, elbette."