Çözüm süreci döneminde 2013 ve 2014 Newroz kutlamalarına çok yoğun bir katılım olmuştu. Barış umudunun dalgalandığı meydanları yüzbinlerce kişi doldurmuş, yerli ve yabancı yüzlerce medya organı kutlamaları yerinde takip etmişti.
Sürecin önce buzdolabına kaldırılması ve ardından tamamen sona erdirilmesi ile birlikte bu coşkuda keskin bir kırılma yaşandı. Gerek devletin her noktada baskıyı artırması ve gerek PKK’nin hendeklerinin yarattığı büyük tahribata duyulan rahatsızlık, kitlesel katılımı düşürdü. Geçen yıl bütün dünyayı kasıp kavuran pandemiden ötürü de Newroz’da alanlara çıkılamadı.
Fakat pandeminin yarattığı boğucu atmosfer hava henüz tamamen dağılmamış olmasına rağmen, 2021 Newroz’u büyük bir heves ve heyecanla kutlandı. Bilhassa yerinde takip edebilme imkânı bulduğum Diyarbakır Newroz’u muazzam görüntülere sahne oldu. Halk dört bir yandan Newroz Parkı’na aktı. Güvenlik noktalarının önünde uzun kuyruklar oluştu. Halaylar çekildi, piknikler yapıldı, oyunlar oynandı, mesajlar verildi. İnsanlar Newroz’u -çoluğu çocuğuyla, şarkısı türküsüyle- adına yaraşır bir biçimde bir şölen havasında kutladılar.
TARİHİN TEKERRÜRÜ
Son beş yılın en kalabalık Newroz’unun yaşanmasında en önemli faktör, HDP’ye açılan kapatma davasıydı. Sahaya, partiyi sahiplenme duygusu hâkimdi. Tek tek şahsılara yapılan sohbetlere de kürsüden yapılan konuşmalara da ilk olarak, kapatma davasına duyulan tepki damgasını vuruyordu. Tepki dillendirildikten sonra, her ne pahasına olursa olsun HDP’nin arkasında durulacağı ifade ediliyordu.
Hülasa, tarih tekerrür ediyordu. Devletin, HDP ile seçmeni arasındaki bağı kopartmak ya da zayıflatmak için izledi sindirme siyaseti tam aksi istikamette işliyordu. Baskı, seçmenlerinin HDP’nin etrafında kenetlenmesine yol açıyor; bir taraftan eski seçmenlerinin sadakatini artırırken, diğer taraftan da halkaya yeni seçmenler ekliyordu. Seçmen, Cumhur İttifakı’nın HDP’yi belli bir seviyenin altına çekme ısrarına cevabını sahaya çıkarak verdi.
DOĞAL ADRES
Diyarbakır’daki Newroz törenlerinde dikkatimi çeken üç önemli husus vardı: İlki, alanın tam manasıyla gençlerin istilasına uğramasıydı. Elbette, Kürtler için sembolik değeri yüksek bir günü kutlamak için her yaştan insan alandaki yerini almıştı. Lakin ortama rengini veren gençlerdi. Kimi yeni seçmen sıfatını kazanmış kimi de gelecek ilk seçimde sandıkla tanışacak olan gençler, kahir ekseriyeti oluşturuyordu.
Gençlerin tamamının, hal ve tavırlarına bakıldığında, HDP’nin fikriyatını benimseyerek sahanın her tarafına yayıldıkları söylenemez. Kültürleri ve kimlikleri için değer taşıyan bir etkinliğe katılan ve HDP ile bunun aracılığıyla bir bağ kuran azımsanmayacak bir kitle vardı. Politik meselelerle çok içli dışlı olmayan ama politik tercih yapması gerektiğinde HDP’yi doğal bir adres olarak gören bir kitle bu.
HDP için -salt siyasi saiklerle değil kültürel dinamikler üzerinden parti ile arasında köprü kuran- böylesi bir kitlenin varlığı çok büyük bir imkân. Zira MHP’nin güdümündeki AK Parti’nin Kürt gençlerine söyleyebilecek sözü de onları yanına çekebilecek bir cazibesi de yok. AK Parti bir yandan kendi eliyle HDP seçmenini tahkim etmesini, diğer yanda da Kürt seçmenlerle ve özellikle Kürt genç seçmenlerle olan arasını giderek daha fazla açıyor. Dolayısıyla bu vasat, tabanını genişletmesi için HDP’ye altın bir fırsat sunuyor.
ORTA SINIFLAŞMA
İkincisi, HDP’nin orta sınıfla bağı güçleniyor. Newroz Parkı, devasa bir alan, hızla şehirleşsen bir bölgede yer alıyor ve etrafında -kısa bir vakitte üzerine yapı inşa edilmeyi bekleyen- arsalar var. 21 Mart günü bu büyük alanda, en önemli sorunlardan biri, park yeri bulmaktı. Zira parkın sağındaki solundaki bütün caddeler, bütün boşluklar parkın yakınında araçlarla dolmuştu. Biraz geç gelenin aracını koyacak bir yer bulması için epey zaman harcaması ve hayret sarf etmesi gerekiyordu.
Yakın tarihteki Newrozları hatırlayanlar, katılımcı profilinin bu manada hatırı sayılır bir değişim gösterdiğini teslim ederler. Keza seçim sonuçları da bunu destekler. Diyarbakır’ın merkez ilçelerinden refah seviyesi en düşük olan ilçe ile en yüksek olan ilçede HDP’nin birbirine çok yakın oranlarına ulaşması, HDP ile orta sınıf arasında dokunun güçlendiğini teyit eder.
Elbette bu tablo, HDP’nin kendi siyasetinin bir muhasebesini yapmasını ve orta sınıfın hassasiyetlerini gözeten daha merkezi bir dil inşa etmesini de zorunlu kılıyor.
TÜRKİYELİLEŞME
Üçüncüsü, bu kitlenin Türkiyelileşme ile bir dertleri yok. Bazı kesimler HDP’yi, Türkiyelileşme siyasetinden ötürü çok sert eleştiriyorlar, bunun hem partiyi kişiliksizleştirdiğini hem de gerçek bir karşılığının olmadığını belirtiyorlar.
Sanırım, Kürtçe eserlere olduğu kadar Lazca eserlere ve İç Anadolu türkülerine de aynı iştiyakla iştirak eden ve tempo tutan gençler, bu kritiklerle hemfikir değil. Nitekim kapatma davasının ardından HDP yöneticileri, hem siyasi alanda durma hem Türkiyelileşme siyasetini sürdürmede çok net bir duruş ortaya koydular. Taban da bu duruşun yanında mevzilendi. Dolayısıyla HDP’de taban ile tavan arasında hem siyasette hem de Türkiyelileşmede ısrar etme noktasında bir uzlaşmanın olduğu söylenebilir.
HDP’nin siyaseten önü açık; partinin büyümesini ve siyasette bir ağırlık merkezine dönüşmesini besleyen bir sosyolojik değişim var. Partinin bu olanağı kullanıp kullanamayacağı bir bahsi diğer, ama HDP’ye açılan davayı, bu olanak kapısını mümkün olan en hızlı şekilde kapatmaya matuf bir girişim olarak okumakta fayda var.