Türkiye´nin yerel seçimlere hazırlandığı bugünlerde siyonist işgal rejimi de genel seçimlere hazırlanıyor. Netanyahu´nun ve eşinin yolsuzlukları, usûlsüz bir şekilde çıkar elde etmeleri sebebiyle haklarında açılmış davalardan dolayı mevcut koalisyon hükümetinin başını çeken Likud Partisi´nin iktidarı tehlikede. O yüzden Likud Partisi´nin oy kazanmak için birtakım ataklara ihtiyacı vardı.
İşgalci siyonist rejimde seçim propagandası meydanlarda mitingler düzenlenmesi suretiyle yapılmıyor. Gazze´deki Filistinlilerin üzerine füzeler gönderilmesi, bombalar yağdırılması, Batı Yaka´da yaşayan Filistinlilerin evlerine baskınlar düzenlenmesi, gereksiz tutuklamalar yapılması, cezaevlerinde de Filistinli esirlere yönelik şiddetin artırılması, bu amaçla koğuşlara gece baskınları düzenlenmesi, gece yarısından sonra esirlerin yataklarından kaldırılması ve onların korkunç işkencelere maruz bırakılması suretiyle yapılıyor. Siyonist partilerin politikalarında oy kazanma yöntemleri bunlar. Bütün bunlar ?sivil? olarak nitelendirilen siyonist kitlesel tabanın kafa yapısını ortaya koyması açısından düşündürücü tabii.
Bundan dolayı seçimlerin yaklaşmasıyla birlikte Netanyahu hükümeti Gazze´ye yönelik hava saldırılarını artırma ihtiyacı duymuştu. 2014 Savaşı sonrasında kabul edilen ateşkes anlaşmasının geçerli olmasına rağmen Likud Partisi´nin liderliğindeki koalisyon hükümeti Gazze´ye yönelik hava saldırılarını gündelik hale getirmişti. Batı Yaka bölgesindeki baskınlarını, tutuklamalarını ve saldırılarını da ciddi şekilde artırdı. Ayrıca 24 Mart Pazar gününü Pazartesi´ye bağlayan gece, geç saatlerde Nakab´daki zindana baskın düzenledi. Esirler baskıncı askerlerin ne yapmak istediklerini bildiklerinden onlara tepki gösterdiler ve çatışma çıktı. Çatışmada onlarca esir yaralandı.
Siyonist işgalcinin şiddeti bu derece artırmasına Filistin tarafından da tepki oldu ve Nakab Zindanı´na baskın düzenlenen gece Gazze´den Tel Aviv´in dış kısmına düşen bir füze fırlatıldı. Füze işgalcilerin evlerinde maddi hasara ve yedi yahudi yerleşimcinin yaralanmasına neden oldu.
Bu saldırının gerçekleştirildiği sırada işgal rejiminin başbakanı Netanyahu, ABD´deydi. Programını yarıda keserek işgal altındaki Filistin topraklarına geri dönme kararı aldı. Bu arada Gazze´ye büyük tehditlerde bulunarak Tel Aviv´e yönelik saldırıya geçmişte benzeri görülmemiş bir şekilde cevap vereceğini söyledi. Bir yandan da Gazze´nin kara sınırındaki askeri noktalara takviye birlikleri gönderdi. Onun bu tehditleri karşısında tabii zihinlerde ?Acaba Netanyahu Gazze´ye yeni bir savaş mı planlıyor?? sorusunun oluşmasına neden oldu.
Ancak onun böyle kritik bir dönemde geniş çaplı bir savaş başlatması çok riskliydi. Çünkü 2014´te başlattığı saldırıda Filistin direnişinin şartlarını kabul eden bir ateşkese razı olmak zorunda kalan İsrail´in bu kez benzer bir sonuçla karşı karşıya kalması Netanyahu´nun savaşı da seçimi de kaybetmesi sonucu doğurabilirdi. Ama Tel Aviv´i hedef alan bir füze saldırısına cevap vermemesinin de kendisinin siyonist politik ortamda ciddi bir prestij kaybına neden olacağını bildiği için Gazze´nin bazı bölgelerine hava saldırıları gerçekleştirdi.
İşgal yönetiminin saldırılarına Filistin direnişi de karşılık verdi. ABD´nin demir kubbesi çok başarılı olamadı ve Filistin direnişinin attığı füzeler Gazze çevresindeki yahudi yerleşim merkezlerinde bazı önemli hasarlara ve korku yaşanmasına neden oldu. Bu durum karşısında Mısır hemen devreye girdi ve yeniden ateşkes sağlandı. Ama işgal hükümeti seçim propagandasına devam etmek için ateşkese gereği gibi uymayarak saldırılara zaman zaman devam etti.