Nerede o eski İrancılar!

Zaman ilerledikçe, bizi İran’a göndermek isteyenlerin bırakın bizi göndermeyi, enteresan bir şekilde kendilerinin birer “İrancı” olmaya başladıklarını gördük. Hatta daha ileri gidip ‘’İran ile Türkiye savaşırsa İran’ı tutarım’’ diyen ucubeler bile çıktı

Nerede o eski İrancılar!

Milat Gazetesi'den Harun ORAK ANALİZ ETTİ...

Son günlerde malum tiyatrodan sebep, ismini en sık duyduğumuz ülke, muhtemelen İran... Bir yanda intikam yeminleri altında yaşanan cenaze izdihamı ile yaklaşık 60 İranlı’nın ölümü, bir yanda da içerdeki tepkileri yumuşatmaya yönelik, güya 80 ABD’li askerin öldürüldüğü asparagası... Bir de İran’ın yine yanlışlıkla düşürdüğünü itiraf ettiği Ukrayna uçağında yüzlerce kişinin ölmesi...

Kullanılan bir maşanın işi bittikten sonra kırıldığına hep beraber şahit olduk. Anlayacağınız İran, bildiğimiz İran. Gerilim, aksiyon, entrika... Yani değişen pek bir şey yok.

Peki bizdeki İran algısı, geçtiğimiz yıllar içinde nasıl değişti hiç düşündünüz mü? İnanın İran’da yaşananlardan çok daha fazlası var. Nasıl mı? Gelin beraber sesli düşünelim.

90’lı yılların favorilerinden biriydi “İran’a gidin” söylemi. Örneğin kimseye zararı olmayan, ibadetlerini özgürce yapmak isteyen, Allah’ın emrettiği tesettüre uygun yaşamak isteyen ve bu fiilleri ile herhangi bir kanuna muhalefet etmeyen birisini fikren alt edemiyorsanız ‘’İran’a gidin’’ söylemi hemen imdadınıza yetişirdi. Ardından da gelsin bir “Onuncu Yıl Marşı”, tadından yenmezdi!..

Zaman ilerledikçe, bizi İran’a göndermek isteyenlerin bırakın bizi göndermeyi, enteresan bir şekilde kendilerinin birer “İrancı” olmaya başladıklarını gördük. Hatta daha ileri gidip ‘’İran ile Türkiye savaşırsa İran’ı tutarım’’ diyen ucubeler bile çıktı içlerinden.

“İran’a gidin söylemi” böyle böyle eskidi. Yoksa eskisi kadar prim yapmıyor mu demeliyiz. Ama hemen üzülmeyin; nasılsa ‘’Arabistan’a gidin’’ söylemi imdadınıza yetişir. Misal; tesettürü yüzünden okuyamayan bir kız çocuğuna karşı oldukça kullanışlı... Ardından gelecek bir “İzmir Marşı”, olmazsa olmaz tabi ki!..

Bu sırada, Suudi Arabistan - Katar gerginliğine ilaveten, Kaşıkçı hadisesiyle birlikte Türkiye ile de arası açılınca sevinip yine kusuru Türkiye tarafına atmaya çalışan içimizdeki “İrancılara” şahit olduk. Pardon Suud’culara... Neyse işte, adlarına ne derseniz deyin....

Bu çevreler, Türkiye’nin yanında olan Katar’a cephe almaya başladılar. Kanal İstanbul’a karşı çıkışlarına bile Katar’ı alet edip, bugüne kadar ülkemize milyar dolarlar yatırım yapan bu ülkeye, birkaç sıkıntılı olayda Türkiye’nin yanında olmanın bedelini ödetmeye çalışıyorlar.

Geldiğimiz noktada görüyoruz ki, bu zihniyet nasıl ki düne kadar dindar bir cemaat olarak bildiği için karşısında olduğu FETÖ ile Türkiye Cumhuriyeti’nin mevcut hükümetine karşı isyan başlatınca can ciğer oldular. Aynı şekilde, düne kadar kendi zihniyetlerinde olmayan insanları göndermeye çalıştıkları İran’ın, Arabistan’ın yanında, Katar’ın karşısında olabiliyorlar... İnanabiliyor musunuz, şimdi oldukları gibi...

Muhtemeldir ki Katar’lılar da bu işe bir anlam veremiyordur. Zira her ülke yabancı yatırımcı ister ve bunlara değer verir. Hatta kendi kendilerine şu soruyu bile soruyor olabilir Katar’lılar. “Madem yaptığımız her yatırım bu insanlara dert katıyor, Manisa’da kurulması planlanan hissedarı olduğumuz Volkswagen fabrikasına neden karşı çıkmıyorlar acaba?” cevabı çok basit; Volkswagen’de batılı ortaklığı daha fazla da ondan... Zira Katar’ı dillerine pelesenk edenlerin dertleri, bu ülkeye destek olanlar... Bu kafalıların sömürmek isteyenler ile bir problemleri yok....

Velhasıl, bu coğrafyanın eski günlerine dönmesini engellemek için sürekli adres yanıltmaymış bugüne kadar yaptıkları şey. Bizleri Anadolu’ya hapsedenler, biraz zincirlerimizden kurtulmaya çalıştığımızda İran’ı, Arabistan’ı gösterip hedef yanıltmaya çalışıyorlarmış.

Lakin artık millet uyandı. Bu ucuz numaralar prim getirmiyor... Hiçbir yere gitmiyoruz! Biz özümüze döndükçe sizin gözünüz dönüyor. Bizim özgüvenimiz artıkça sizin batıya uşaklığınız artıyor... Bizim gücümüz arttıkça sizin omuzlarınız çöküyor...

Kulağınıza küpe olsun...

Ne İran’a, Ne Arabistan’a gidiyoruz, aslımıza dönüyoruz aslımıza…

Kaynak: milatgazetesi.com