Peygamber Aleyhisselam Tebuk Seferine çıkarken Medine’de kendi yerine vekil olarak Hz. Ali’yi (k.v) bırakmıştı. Sabahleyin Hz. Ali (r.a) Medine sokaklarına çıktığında dışarıda çocuklardan, kadınlardan ve bir de dedikodu yapan münafıklardan başkasını göremeyince bunu kabullenemedi ve atına binerek Peygamber Aleyhisselam’a yetişti;
“Ya Rasûlallah, beni geride kadınlarla ve çocuklarla mı bırakıyorsun?” deyince Allah’ın Rasûlü (s.a.v)
“Ey Ali, Musa’nın yanında Harun ne ise sen de benim yanımda öylesin, buna razı değil misin? Şu var ki benden sonra peygamber gelmeyecektir” buyurdu (Buhari 2404)
İslam tarihindeki bu meşhur sahne üzerine çok şeyler yazılıp konuşulmuştur ama biz olayın bir başka yönüne vurgu yapmak istiyoruz;
Nerede duruyoruz, kimlerle duruyoruz, kimlerle beraberiz.
Hz. Ali Efendimiz Peygamber ordusuyla birlikte cihada gitmek varken geride kalan kadınlarla, çocuklarla ve bir de gitmemek için mazeret üreten münafıklarla birlikte bulunmaya tahammül edememiş, onu ancak Peygamber Aleyhisselam ikna edebilmiştir.
Nerede durduğunuz, ayaklarınızın nereye bastığı çok önemlidir, velev ki abdestsiz yere basmayan birisi olun, eğer ayağınızın bastığı yer yanlış bir yerse, daha açıkçası bulunduğunuz yerlerde kimlerle bulunuyorsunuz, bu çok önemlidir.
Bir Müslüman her ne kadar kendi imanından, kendi kimliğinden hiçbir şüphesi olmasa bile, durduğu noktaya dikkat etmesi, sağına soluna, arkasına önüne bakarak kimlerin içinde bulunduğuna da iyi dikkat etmelidir. Yanlış insanlarla birlikteyse bundan dolayı ürpermelidir.
Ve bir de nereye vuruyorsunuz, buna da iyi dikkat etmelisiniz. Vuruşunuzda haklı olsanız bile, haklı sebepler sıralayabilseniz bile eğer sizin ok attığınız yere kâfirler de ok yağdırıyorsa, sizin okunuz onların oklarının arasına karışıyorsa, sizin attığınız yumruk kâfirlerin yumruk sayılarına ekleniyorsa orada bir durmanız ve irkilmeniz gerekmez mi?
Elbette yerine göre bizim de Müslümanlara vurmamız gereken, daha doğrusu kulağını çekmemiz gereken yerler olacaktır. Fakat bizim yumruklarımızın kâfirlerin gelir hanesine kaydedilmemesi, onların galibiyetine vesile olmaması şartıyla, Müslümanca bir uyarı sayılması şartıyla olmalıdır.
Tekrar edelim, nerede durduğumuz ve nereye vurduğumuz bazı durumlarda bizim kim olduğumuzun en net bir göstergesidir.