II. Dünya Savaşı´nın sona erişinin üzerinden yaklaşık 75 yıl geçerken, Yunan parlamentosundaki milletvekillerinin Almanya´dan yeni ödemeler istenmesine yönelik kararıyla birlikte tazminat meselesi bir kez daha gün yüzüne çıktı.
2016´da parlamentonun yaptığı tahkikata göre Nazilerin 1941-1944 yıllarındaki işgalinin bedelinin 300 milyon euronun (yaklaşık 2 milyar TL) üzerinde olduğu yönündeki karara rağmen, şimdilik Yunan hükümetinin ortaya koyduğu bir rakamdan bahsedilmiyor.
Yunanistan´ın Hitler´e bağlı birliklerin elinden dehşet verici acılar çektiği su götürmez bir gerçek. Öldürülen Yunan vatandaşlarının sayısı konusunda muhtelif veriler var. Rakamlar, yarım milyondan başlıyor, 800 bin civarına kadar yükseliyor. Hangisini dikkate alırsanız alın, bunlar o dönem toplam nüfusu 7,2 milyon olan bir ülke için epey büyük rakamlar. İnsanların çoğu açlıktan öldü. Nazilerin, direniş savaşçılarının düzenlediği saldırıların intikamı için yaptığı toplu sivil kıyımlarının sayısı da hayli fazla.
Yunanistan ekonomik açıdan da yıkım yaşadı. Dolayısıyla Nazilerin yenilmesinden bu yana zaman zaman ortaya çıkıp Almanya´dan tazminat talep etmelerine belki de şaşmamak gerek. Acımasız savaş yıllarının yol açtığı yıkım dikkate alındığında, tazminat taleplerine büsbütün anlayışsız yaklaşmak zor.
Bununla birlikte yeniden canlandırılan kampanyanın aleyhinde işleyen çeşitli etkenler var. Birincisi, Yunanistan zaten tazminat almıştı: 1947 Barış Antlaşması uyarınca, (On İki Ada´nın devrinin yanı sıra) İtalya´dan mal ve hizmetlerde alınan 105 milyon dolar (günümüzde 690 milyon TL) ve ileride başka tazminat taleplerinin olmayacağı öngörüsüyle yapılan 1960 tarihli anlaşmaya göre Almanya´dan alınan 115 milyon Alman Markı var. Yunanistan söz konusu rakamın, çeşitli temel taleplerini karşılamadığını iddia ediyor.
Meseleye daha geniş çerçeveden bakarsak, Birleşmiş Milletler (BM), savaşların ve diğer ağır insan hakları ihlallerinin neticesi olarak istenen tazminatın zaman aşımına tabi olmadığını açıkça ortaya koymuşken, Yunan parlamenterlerin öngördüğü tazminat talepleri, diğer kayıpların iyileşmeye açık olması konusunda da önemli sorular sormayı gerektiriyor.