NATO hayli uzun zamandır veçhesini değiştirmekle meşgûl. Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş patladıktan sonra, o güne kadarki hazırlıkların hikmetini daha da belirgin olarak görebilir hâle geldik. Yeni NATO hattı Baltık’dan başlıyor ve kaydedelim ki Türkiye’yi göstere göstere dışlayarak Doğu Avrupa’yı kat ederek Yunanistan’a ulaşıyor. Dedeağaç merkez olarak, sayısız üs üzerinden Akdeniz’e, Girit’e uzuyor. Daha evvelki NATO yapılanmasından farklı bir yapılanma bu. Soğuk Savaş devrindeki NATO hem dikey hem de yatay bir niteliğe sâhipti. Yatay eksende Türkiye merkezdi. Şahlık İran’ı ve Pakistan, bu iki devlet her ne kadar NATO’ya mensup olmasa da, meselâ CENTO üzerinden ona müzahir ve onunla iltisaklıydı. İran’da 1979’da gerçekleşen devrim zinciri bozdu. Sovyet Paktı, buna mukabil olarak bağlantısızlık siyâseti güden Hindistan ile ilişkilerini diri tuttu. Türkistan’da ise zâten duruma hâkimdi. Dahası Çin’de de komünist bir ihtilâl olmuş, kendisine yakın bir rejim kurulmuştu. ABD bu gelişmelere cevap vermekte gecikmedi. Kissenger-Nixon ikilisi, zâten kırılgan bir ilişkinin hüküm sürdüğü iki devletin, Çin ile Sovyetler Birliği’nin arasını açmaya muvaffak oldu. Sovyetler bir büyük hatâ yaptı ve Afganistan’ı işgâl edip, başına büyük bir dert aldı. Pek çok kaynak, bu yanlış adımın Sovyetler’in çöküşünde son derecede tesirli olduğunu kaydeder.
Soğuk Savaş sonrasında, ABD eski Sovyet coğrafyasında cirit atmaya başladı. Nüfûz alanını, eski komünist Doğu Avrupa’dan Karadeniz’e, oradan da Asya içlerine kadar genişletmeye meyletti. Elhak, Doğu Avrupa’da muvaffak olduğunu söyleyebiliriz. Karadeniz’in batısında da öyle. Ama Kafkasya’da istediklerini elde edemedi. Türkistan coğrafyasında ise fazlaca tutunamadı. Bilhassa Putin iktidârı ile berâber, toparlanan Rusya ABD’ye Güneydoğu Karadeniz’de fırsat tanımadı. Türkistan coğrafyasındaki nüfûzunu büyük ölçüde tâmir etti. ABD’nin en büyük hatâsı ise, Asya’da tutunmak adına Sovyetler’in boşluğunu doldurmaya yeltenmek, Afganistan’ı işgâl etmek oldu. Neticede hem Afganistan’dan palas pandıras kaçmak zorunda kaldı, hem de Pâkistan’ı kaybetti. Hâsılı, NATO, yâni, ABD Asya’ya dişini geçiremedi. Şimdilerde has müttefiki İngiltere, bu hatâları telâfi etmekle uğraşıyor. Pâkistan’ı şimdilik hâlletmiş görünüyor. Ama Hindistan hâla direniyor. Nereye kadar, bilinmez.
Bu hatırlatmaları, NATO’nun yatay genişlemesindeki genel başarısızlıkları anlatmak için yaptım. İngiltere’nin, hâsılatını toplamasının zaman alacağı belli olan Asya operasyonları devâm ediyor. Ama artık anlaşılıyor kiNATO’nun yeni yapılanması, dikey ekseni kuvvetlendirmek üzerine gelişiyor. Avrupa’nın da gözünün yaşına bakmadan, uğrayacağı zararları ve kayıpları umursamadan, kendisine yakın iktidarlarla berâber Avrupa-Rusya bağlarını budamak için elinden geleni ardına koymuyor. Şahsî kanaâtim, buradan kuvvetli bir Avrupa direncinin türeyeceği ve şimdilik sağlanmış gibi görünse de AB-NATO konsolidasyonunun, orta vâdede dağılacağı yolunda. Almanya’da trafik lâmbasına benzeyen koalisyonun çökeceğini ve bunun da ilk adım olacağını tahmin ediyorum.
Yatay genişlemede yaşanan başarısızlıklar, NATO’yu dikey eksende yeni bir açılım yapmaya zorladı. Doğu Avrupa’dan Akdeniz’e inen hat parantezin bir tarafı sâdece. İkinci hat ise Japonya’dan başlayıp, Güney Kore ile devâm eden ve Avustralya kadar inan paralel bir hat. Bu iki kanadı, Rusya ve Çin’i baskılamak için kullanacakları anlaşılıyor. Hızla silâhlanan Japonya’yı çok iyi tâkip etmek gerekiyor. Önümüzdeki günlerde zâten kâğıt üzerinde savaş pozisyonunu devâm ettiren Rusya-Japonya geriliminin bir anda tırmanacağını görürsek şaşırmayalım. Buna eklemlenebilecek veyâ bundan bağımsız olarak başka gelişmeler de yaşanabilir. Derin bir husûmet içinde olan Çin-Japonya gerilimi tırmanabilir. Zamânın aleyhine işlediğini gören Çin, Tayvan üzerinden sürpriz bir çıkış yapabilir. Kuzey Kore ile Güney Kore arasında bir şeyler patlak verebilir.
Parantezin iki kanadı da son derecede kırılgan... Biden, bütçeye, Ukrayna’da kullanılmak üzere behemehal çıkartılması için 40 Milyar Dolarlık bir talepte bulundu. Ukrayna’yı sonuna kadar desteklemeye and içmiş olan NATO, sahaya silâh yığıyor. Herkes düz bir akıl yürütmeyle Rusya ekonomisinin yaşayacağı ağır kayıpları düşünüyor. Abartıldığı kadar değilse de kısmen doğru, ama madalyonun diğer yüzüne de bakmak lâzım. Ukrayna’ya dönük yardımların Batı’ya yaptırdığı harcamalar, ağır üretim kayıpları yaşayan ve bir türlü düzelmeyen ekonomik krizler altında sıkışan Batı kamuoylarına ya ek vergiler olarak yâhut durgunluk içinde parasal genişlemeler üzerinden enflasyon olarak dönecek. Savaşın yolaçtığı, enerjiden gıda kalemlerine uzayan tedarik zinciri kırılmalarının faturasını, evet herkes ödeyecek. On senelerdir garantili tüketime alışmış Batılı uluslar da bundan müstesna değil. Şanghay limanında olup bitenler tesâdüf değil. Çin kapanmış, stoklarını yapmış bir şekilde bir şeye hazırlanıyor. NATO kafa, NATO mermer bir zihin tutulması insanlığı bir kıyâmete zorluyor. Görünen bu…