NATO da AB de doğruyu söylemiyor

Milli Gazete yazarı Abdülkadir Özkan Analiz Etti...

NATO da AB de doğruyu söylemiyor

Suriye’deki ikiyüzlülük ve söylenen yalanlar Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’de meydana sürülmesi ile yeni bir boyut kazandı. Bir bakıma dikkatler Suriye ve terör örgütlerinden Doğu Akdeniz’e çevrildi. Bu arada, özellikle Yunanistan’ın AB ve NATO üyeliği bu ülkenin yalan ve hukuk tanımazlığına söz konusu örgütlerinin destek vermesinin gerekçesi olarak kullanılıyor. Türkiye’nin de NATO üyesi olması bile Yunanistan karşısında ülkemize karşı adil davranılmasını sağlamıyor, Çünkü Haçlıların adalet diye bir dertleri yok. Onlar için uluslararası bir sıkıntı söz konusu olduğunda taraflardan birisi Müslüman bir ülke ise gözü kapalı kendilerinden olan ülkeyi desteklemeyi vazgeçilmez bir görev görüyorlar. Böyle olunca da eğer dünya üzerinde adaletin hâkim olması isteniyorsa var olan BM, AB ve NATO gibi uluslararası örgütlerin feshedilmesi, söz konusu örgütlerin sömürgecilerin çıkarlarını korumak görevinden kurtarılması gerekiyor. Bunun içinde mevcut örgütler feshedilerek yenileri kurulacaksa bu yeni oluşumlarda Müslüman ülkelerin ya kurucu olarak bulunmaları ya da Müslüman ülkelerin kendi aralarında söz konusu örgütlerin görevlerini yapacak yeni örgütlerin oluşturulması gerekiyor. Bu yapılamadığı sürece BM’de, NATO’da hatta AB’de Hıristiyanların kendi arlarındaki dayanışmayı kuvvetlendirmek, kendilerinden olmayan milyarlarca insanın yaşama hakkının ellerinden alınmasına varan uygulamalara tahammül gerekiyor. Bu da mümkün değil.Advertisement

Özellikle NATO denen uluslararası arası örgütün artık varlığının ve ne işe yaradığının sorgulanması gerekiyor. Çünkü yeni bir dünya düzeninin ortaya çıkabilmesi için mevcut düzenin sorgulanması gerekiyor. Var olan düzenden rahatsızlık duyulmadığı sürece yeni bir düzenin oluşması söz konusu olmayacaktır. Doğu Akdeniz’de havanın giderek sertleşmesi, Yunanistan’ın kendince kabadayılığa soyunmasının sebep olduğu yüksek gerilim karşısında NATO’nun şimdiye kadar ne yaptığı sorgulansa yeni bir düzene ihtiyaç olduğu çok net görülecektir. Doğu Akdeniz’de gerilimin giderek yükselmesi karşısında NATO Genel Sekreteri’nin Yunanistan ve Türkiye’ye meselenin masada çözülmesi çağrısına Türkiye hemen olur derken Yunanistan’ın evet mi hayır mı dediği hâlâ netlik kazanmadı. Başlangıçta Yunanistan’ın karşılıklı görüşmelere evet dediği açıklanırken, Yunanistan bunu yalanladı. NATO Genel Sekreteri gelişmeleri sessizce seyretmeyi tercih ederken, dünyaya Yunanistan’ın meselenin görüşmeler yoluyla çözümüne hayır dediği ilan edilirken, NATO Genel Sekreteri Yunanistan’ın yalan mı, yoksa doğru mu söylediğine hiç dokunmadan, “Türk ve Yunanistanlı liderlerle yaptığım görüşmelerden sonra iki müttefik ülke burada. NATO’da teknik görüşmeler için bir araya geldiler. Bu görüşmelerin amacı Akdeniz’de çatışmayı önleyecek mekanizmalar oluşturulması. Kaza riskini düşürmek için henüz bir mutabakata varılamadı” açıklaması yapıyordu. Bu açıklamaya göre genel sekreterin çağrısına Yunanistan da Türkiye de evet demiş ve alt seviyede de olsa görüşmeler başlamış görünüyor. Böyle olunca da genel sekreter bu açıklaması ile Dışişleri Bakanımız Çavuşoğlu’nun, “NATO değil, asıl yalancı Yunanistan” açıklamasını yalanlayan bir görüntü veriyordu. Bu durumu da Haçlı ittifakının her şartta sürdüğü şeklinde değerlendirmek yanlış olmayacaktır.

AB’de Yunanistan-Türkiye geriliminin sona erdirilmesinin yolunun diyalogdan geçtiğini belirtirken AB Dışişleri Bakanları Toplantısı’nın ardından yapılan açıklamada, AB olarak Yunanistan’a desteğimiz sürecek açıklaması ile Yunanistan’dan yana bir tavır sergilendi. ABD hakkında ise bir şey söylemeye gerek yok. Onların asli görevi Siyonizm’in hedefine ulaşması için her türlü yola başvurmaktan ibaret.