NATO sözcüsü, İngiltere'de 2 gün sürecek toplantının "zirve" olarak nitelendirilmesini reddediyor, bunun daha düşük düzeyde bir etkinlik olduğunda, geniş çaplı bir zirvenin geçen yıl yapıldığında ve toplantı sonucu alınan kararları ve geleceğe dair planları içeren geleneksel, uzun bir bildirinin yayımlanmayacağında ısrarlı.
Perki bu kadar sessizlik neden? Ne de olsa pek çok NATO destekçisinin nitelendirdiği gibi, ki haklı oldukları noktalar da var, tarihteki en başarılı askeri ittifak.
NATO, üyelerinin ortaklaşa savunulması için 1949 yılında, ABD'nin güvenliğini Avrupalı müttefiklerininkiyle ilişkilendirerek, Sovyetler Birliği'ne karşı kuruldu. Komünizmin sona ermesine tanıklık etti, Sovyet Bloku'nu tek bir kurşun atmadan başarısızlığa uğrattı.
1990'larda Balkanlarda ilk kez savaşa girdi.
Daha sonra yeni bir yola girdi - NATO'nun sınırlarının dışında, "alan dışı" denilen operasyonlar düzenledi, bilhassa Afganistan'da ve "terörle mücadele" kapsamında.
NATO genişleme programı da oluşturdu, üye sayısını neredeyse iki katına çıkardı. Bugün 29 üyesi var ve yakında Kuzey Makedonya'yı da saflarına katacak.
Telif hakkıAFP
Image captionLitvanya'daki NATO tatbikatına katılan Amerikan askerleri (4 Haziran 2018)
Askeri olduğu kadar diplomatik bir ittifak da olan NATO, Baltık ülkelerinde ya da Balkanlarda olsun, Avrupa'nın yeni demokrasilerinin kendilerine güven kazanmalarını sağlayarak ve onları bir güvenlik çerçevesi içine alarak, istikrara kavuşmalarında anahtar bir rol oynadı.
Peki bu daha güçlü bir NATO'nun oluşmasını sağladı mı?
İngiliz savunma uzmanı Profesör Michael Clarke'ın yanıtı "Hayır".
elif hakkıGETTY IMAGES
Image captionABD Başkanı Harry Truman attığı imzayla NATO'nun kuruluşunu ilan ediyor. (1949)
Profesör Michael Clarke, "NATO gerçekten de dünyanın gördüğü en büyük askeri ittifak" diyor ancak "NATO'nun 30'a yaklaşan üye sayısıyla, yarı sayıda üyeye sahip olduğu zamankinin yarısından daha az güçlü" olduğunu söylüyor.
"NATO'nun başı dertte" diyor Clarke ve ekliyor:
"Her ne kadar halen kapasitesi geniş olsa da".
NATO'nun genişlemesi ittifak içerisinde iyi bir şey olarak görülüyor. Genel Sekreter Jens Stoltenberg bunu bana "tarihi başarı" sözleriyle tanımladı, ittifak demokrasi ve hukukun üstünlüğünün yayılmasına yardımcı oluyor.
Yeni bir Soğuk Savaş mı?
Genişleme, NATO'nun sınırlarını Moskova'ya 1600 kilometre yakınlaştırdı.
Bir zamanlar Kızıl Ordu tarafından işgal edilen ve Sovyetler Birliği'ne katılan ülkeler, 3 Baltık ülkesi ya da Moskova'nın eski Varşova Paktı müttefiki Polonya gibi, şimdi NATO'nun uydusuna girmiş durumdalar ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bu durumdan hoşlanmıyor.
Rusya her açıdan bu durumu değiştirmeye çalışıyor, nükleer silahlarını geliştirerek ya da yurt dışında etkisini artırmaya çalışarak. Suriye'de Esad rejimini destekleme üzerine kurulu tartışmalı ama başarılı kampanyası buna bir örnek.
Telif hakkıGETTY IMAGES
Image captionArnavutlar, 1999'da barış gücü olarak Kosova'ya giden NATO gücünü selamlıyor
Avrupa'da Rusya siber saldırılar; seçimleri etkileme amacıyla bilgi harekâtları; hatta radyolojik ve kimyasal silah saldırıları (ilk önce Londra'da ardından İngiltere'nin güneyindeki Salisbury'de) gerçekleştirdiği gerekçesiyle eleştiriliyor.
Salisbury'deki saldırı, ki Moskova parmağının olduğunu şiddetle reddediyor, Rus diplomat ve istihbarat görevlilerinin büyük sayılarda NATO ülkelerinden sınır dışı edilmeleriyle sonuçlandı.
Pek çok kişi yeni bir Soğuk Savaş'tan söz ediyor. Ancak bu 1950'ler ya da 1960'lardakinden oldukça farklı.
Rusya'nın gücü ve etkisi, Sovyetler Birliği'ninkinin gölgesi.
Muharebe eşiğinin altında gerçekleşen gölge çatışmaları uzmanlar "gri bölge" olarak niteliyor. Siber saldırı ya da bilgisayar hack'lemeleri gibi bu tür eylemlerde suçlunun kim olduğunu tespit etmek oldukça zor.
Clarke, "Batı dünyasında siyasi uzlaşma sorunu var ve bu nedenle Putin için durumu daha da kolaylaştırıyoruz" diyor ve ekliyor.