17.10.2018 Çarşamba
FETÖ, PKK iş birlikçisi casus papaz Brunson, İzmir´den kuşlar gibi uçurulurken bir "ayrıntı" çok dikkatimi çekti. Casus papazı, İzmir´den Almanya´ya götüren uçak hem askerî hem de NATO´ya aitti. Askerî uçağın fotoğrafları da ustaca medyaya yansıtıldı. Brunson, neden NATO´ya ait askerî bir uçakla gözlerimizin içine sokula sokula uçurulmuştu?.. NATO üyesi olduğumuz için bize jest mi yapılmıştı!?.. Koca ABD´nin elinde özel jet kalmamıştı da NATO´ya "bir zahmet muhterem papazımızı siz alıverin Türkiye´den mi" denmişti... Muhterem papazın (!), askerî NATO uçağı ile götürülmesinde bir mesaj var mıydı?.. Soruyu, Millî Savunma Bakanlığı eski Genel Sekreteri emekli Kurmay Albay Ümit Yalım´a sordum. Yalım, "Brunson için uçak tahsis eden NATO, ABD, Türkiye´ye ve dünyaya, ´Brunson´un terör suçu işlemediği´ mesajını vermek istiyor" dedi.
"Bağımsız yargı"mız bu mesajı aldı mı?.. Aldıysa neler hissetti?.. Bilemem!.. Ümit Yalım ile Brunson olayını konuşurken Türk milletinin zekası ile açıkça alay edildiği konusunda bir kez daha hem fikir olduk.
Ümit Yalım, "18 Türk Adası ve 1 Türk Kayalığını işgal eden Yunanistan, sürekli olarak Türk topraklarında ve Türk kara sularında suç işliyor. Yunanistan´ın işlediği suçlara karşı hiçbir işlem yapılmıyor. Türkiye´nin batısındaki paralel devlet yapılanmasına ve ikili devlet düzenine karşı yetkili ve görevli Cumhuriyet Savcıları tarafından ısrarla ve inatla soruşturma açılmıyor" hatırlatmasını yaptı. Ümit Yalım, iddiaları ile ilgili bu köşede defalarca okuduğunuz somut örnekleri sıralayarak şunları söyledi:
"İstanbul, Ankara, İzmir, Aydın ve Muğla Cumhuriyet Başsavcılıkları, 18 Türk Adası ve 1 Türk Kayalığını Yunan askerine alenen teslim edilmesine, Türk topraklarında elini kolunu sallayarak dolaşan işgalci Yunan askerlerine 2012´den bugüne kadar tam 6 yıldır seyirci kaldı, seyirci kalmaya devam ediyor. Anılan savcılıklar, TBMM kararı olmadan Türk topraklarında açılan 13 Yunan Askeri Üssü´ne, Türk topraklarında dalgalanan Yunan ve Bizans bayraklarına da seyirci kalıyor.
Görsel ve yazılı basın üzerinden Yunan işgali altındaki adaların, 1923 Lozan Antlaşması, 1947 Paris Antlaşması, İngiliz ve Amerikan haritaları ile Türk Tarih Kurumu ve Deniz Kuvvetleri haritalarına göre Türk toprağı olduğunu yüzlerce kez anlattım ve belgeledim. Erdoğan; muhalif basın ile birlikte Akit ve TRT gibi yandaş basında çıkan haberlerin hiçbirisini tekzip etmedi, edemedi. Hepsini zımnen ve hukuken kabul etti.
Görsel ve yazılı basın üzerinden İstanbul, Ankara, İzmir, Aydın ve Muğla Cumhuriyet Başsavcılıkları´na suç duyurusunda bulunduğum halde anılan savcılıklar soruşturma açmadı fezleke bile düzenlemediler.
HSK Başkanvekili Mehmet Yılmaz´a sorular
Ümit Yalım, Hâkimler ve Savcılar Kurulu Başkanvekili Mehmet Yılmaz´ın "kıyamet günü Allah´ın gölgesinde tarafsız hüküm verenler olacak. Herkes şunu iyi bilmeli ki, kim suç işlemişse, meslek etik kurallarını ihlal etmişse, anayasa ve yasaların emrettiği yol ve yöntemlerle hesap verecektir" şeklindeki sözlerini hatırlattı. Ümit Yalım, Mehmet Yılmaz´a da şu soruları yöneltti:
"1- HSK Üyeleri, işgal edilen 18 Türk Adası ve 1 Türk Kayalığına, Türk topraklarında elini kolunu sallayarak dolaşan 5 binden fazla işgalci Yunan askerine, TBMM kararı olmadan Türk topraklarında açılan 13 Yunan Askeri Üssü´ne, Türk topraklarında dalgalanan Yunan ve Bizans bayraklarına, Türkiye´nin batısında tesis edilen paralel devlet yapılanmasına, ikili devlet düzenine ve vatanın bölünmesine neden seyirci kalıyor?
2- Yukarıdaki iddialarla ilgili soruşturma açmayan, fezleke bile düzenlemeyen İstanbul, Ankara, İzmir, Aydın ve Muğla Cumhuriyet Başsavcıları hakkında HSK tarafından neden soruşturma açılmıyor?
HSK Başkanvekili Mehmet Yılmaz, yukarıdaki sorulara 24 Ekim 2018 saat 17.00´ye kadar cevap vermeli ve Türk kamuoyunu aydınlatmalıdır. Cevap verip vermemek elbette ki Yılmaz´ın kendi tercihidir. "