“Çin ordusu” veya resmi adıyla “Halk Kurtuluş Ordusu” Cumartesi günü Tayvan’dan yaklaşık 125 kilometre uzaklıktaki Pingtan’da askerî tatbikat yaptı. Çin medyasında Güney Çin Denizi’nde silahlarını ateşleyen bir Çin savaş gemisinin görüntüleri de yayınlandı. Halk Kurtuluş Ordusu’nun 2 Ağustos ve 3 Ağustos’ta Güney Çin Denizi’nin başka bir bölgesinde canlı atış tatbikatları yapacağı konusunda bölgedeki gemilerin uyarıldığı da söyleniyor.
Diğer yandan ABD Donanması’na ait “USS Ronald Reagan” isimli uçak gemisi Singapur’da mola verdikten sonra Güney Çin denizine döndü. Geminin ‘serbest ve açık Hint-Pasifik’i’ desteklemek için rutin devriyesinin parçası olarak faaliyetlerine devam ettiği açıklanıyordu. ‘Serbest ve açık Hint-Pasifik’, ABD’nin bölgedeki askerî varlığını temellendiren bir terimdir.
Bütün bu askerî hareketliliklerin sebebiyse, ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin Tayvan’a bir ziyaret planladığı iddiasıyla ilgiliydi. Pelosi ve Temsilciler Meclisi heyetinin ilk durağı Singapur oldu. Resmi açıklamaya göre Pelosi, Malezya, Güney Kore ve Japonya’yı da ziyaret edecek. Tayvan’ın Pelosi’nin resmi programında yer almamasıysa dikkat çekiciydi.
ABD Başkanı Joe Biden, Meclis Başkanı Pelosi’nin Tayvan’a gitmesinin “Pentagon” tarafından uygun bulunmadığını söylemişti. Amerikan medyasında yer alan bilgilere göre Biden Yönetimi dört koldan Pelosi’yi ikna etmeye çalıştı. Yorumlardan anlaşıldığına göre “Amerikan müesses nizamı” mevcut koşullar içinde Çin ile kafa kafaya gelmek istemiyor
Washington’daki ‘Anti-Çin partisi’nin “Acilciler” kanadıysa Biden’ın Pelosi’nin ziyaretini engellememesi çağrılarını tekrarlıyorlar. Trump döneminde Dış İşleri Bakanlığı yapan Çin karşıtı şahinlerden Mike Pompeo, Pelosi’nin Tayvan ziyaretini iptal etmesinin ABD’nin bölgedeki dostlarına kötü bir mesaj göndereceğini savunuyordu. “Ulusal İstihbarat” eski Direktörü John Ratcliffe ise Biden yönetiminin bu süreci yanlış değerlendirerek Çin karşısında zayıflık gösterdiğini söylüyordu. Biden’ın Pelosi’nin ‘Tayvan’a gitme hakkı’nı desteklemediğini belirten Ratcliffe, “Sonuç olarak, Başkan Şi bu zayıflıktan hareket ediyor” diyordu.
“Anti-Çin partisi”nin İhtiyatlı Şahinlerine göreyse Bayan Pelosi’nin ziyareti doğru bir zaman değil. ABD’nin Batılı müttefiklerinin sessiz kaldıklarına dikkat çeken İhtiyatlı Şahinler ziyaretin ABD’nin Çin’e karşı uluslararası koalisyon kurma çabalarını zayıflatacağını belirtiyorlar. İhtiyatlı şahinlere göre Pelosi’nin Tayvan ziyareti ABD için aşağı yönlü risklere yol açar. Öte yandan İhtiyatlı Çin Şahinleri Ağustos 1914 başlarında zuhur eden “Birinci Dünya Savaşı”na atıfta bulunarak, ABD ve Çin liderlerinin bu yüzyılın “Ağustos silahları”nın patlamasını önlemek için önümüzde günlerde çok çalışmak zorunda kalacaklarına da dikkat çekiyorlar.
Tayvan’ın Pelosi’nin resmi programında yer almaması ziyaretin iptal edildiği anlamına gelmiyor tabii. Çok zayıf da olsa böyle bir ihtimal var. Pelosi Tayvan’a gitmeyeceğine dair bir açıklama henüz yapmadı. “USS Ronald Reagan”ın bölgede seyir halinde ve tetikte olmasının sebebi de bu. Pelosi’nin Tayvan’ı ziyaret etmesi Çin içinse ‘kırmızı çizgi’nin aşılması anlamına geliyor. Bazı Çin’li yorumcuların ziyaretin gerekirse askerî yollarla engellenmesi gerektiğine dair mesajlar yayınlamaları durumun ciddiyetini gösteriyor. Çin lideri Şi Cinping’in Biden ile yaptığı uzun telefon görüşmesinde en yüksek seviyeden uyarıda bulunduğu da söyleniyor.
Durum bir parça 1962’de ABD ve” Sovyetler Birliği” arasında yaşanan “nükleer füze krizi”ni de andırıyor. ABD ve Sovyet savaş gemilerinin Atlantik’te kafa kafaya gelme ihtimalleri bütün dünyayı günlerce meşgul eden bir korku iklimine yol açmıştı. ABD ve Sovyet liderleri gizlice aralarında anlaşarak, nükleer bir savaşa sürükleme ihtimali güçlü olan krize son vermiştiler.
Şimdi de gözler Pelosi’ye çevrildi. Pelosi’nin istikameti Tayvan’a çevirmesi halinde Çin’in sessiz kalması beklenmiyor. Savaş gemileri, uçaklar, askerler binlerce kez karşılaşabilirler ve bu karşılaşmalardan biri beklenmedik gelişmelere yol açabilir tabii. Hint-Pasifik bölgesi gelecekte muhtemel bir çatışmanın ana sahnesi olarak hazırlanıyor. “Yükselen güç(Çin)” ile “Yerleşik egemen güç(ABD)” arasındaki amansız rekabetin er- geç askerî bir çatışmayla sonuçlanması da muhtemel. Burada soru, bu çatışmanın “ne zaman” gerçekleşeceğidir.