Demokrasimizin ileri düzeyde olmasından mıdır, bilinmez, farklı düşünenler kendini evinin dışında buluveriyor.
Şu sıralar en özgür platform sosyal medya olduğundan, yaşananlar karşısında duygu ve düşüncelerini, tepkilerini daha çok twitter hesabından paylaştı. Özgür basınımızın ilgisini çekecek konulardan pek bahsetmiyordu. İktidar partisinin milletvekili olmasına karşın yapılan kimi icraatları sert sözlerle eleştiriyordu.
Özellikle adalet mekanizmasındaki aksaklıklar, giderek eleştiri dozunu artırmasına sebep olmuştu.
İlk zamanlar insanlar, bu duruma pek bir anlam veremedi. Hatta ben de dâhil kimileri bu durumu garipsemedi değil. “Madem bu kadar şikâyetçisiniz neden genel başkanınıza bunları aktarmıyorsunuz?” tarzında yakınmalar da aldı. Çünkü kendisi İstanbul Milletvekili olmasının yanında AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) üyesiydi.
Madem şikâyetçiydi, o zaman istifa etmeliydi. Ancak o kalıp haksızlıkları dile getirmeyi tercih etmişti. Hakikati dillendirdiği için nazarımda yaptığı her zaman büyük bir cesaret işi olarak kalacaktır.
Kendi partisi de görünürde yazdıklarına tepkisiz kalıyordu. Ancak öyle olmadığını yaptığı istifa açıklamasıyla öğrenmiş olduk.
AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) Üyesi ve İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu’ndan bahsediyorum.
Son twitleri Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı da kızdırmış olmalı ki istifasını istemiş. Zaten siyasete de 7 Haziran 2015 genel seçimleriyle Erdoğan’ın daveti üzerine girmişti.
Reklam
İlk dikkat çekici açıklamasını T24’de yaptı. Dün ‘FETÖ’yü teşvik edenlerin bugün cellat kesildiğine dikkat çeken Yeneroğlu, “Bu davalarda, KHK mağdurları ile ilgili süreçte hukuk dışına çıkıldı” dedi.
Asıl şimşekleri üzerine çekecek açıklamaları ise bu hafta gerçekleştirdi. KHK ile polislikten ihraç edildikten sonra 16 ay hapis yatan ve mahkemede beraat edip askerde şehit düşen Zekeriya Altunok’un yaşadıkları Mustafa Yeneroğlu’nu çok kızdırmıştı. Twitter hesabından şunları yazmıştı:
“‘İdarenizde bulunduğumdan beri kimin sırtına vurmuşsam, işte sırtım, gelsin vursun, kimin malını almışsam, işte malım, gelsin alsın’ diyen Peygamberin ümmeti değiliz sanki, adaletle emrolunmamışız, bir günlük adalet 60 yıllık ibadetten üstün değilmiş, sanki hesap günü yokmuş gibi..
Şehit Zekeriya Altunok’a Allah rahmet eder, şehidin bizim duamıza ihtiyacı yok, peki haksızlığı görüp de düzeltmeyene, en azından haykırmayana, olanları görmemezlikten gelene, ‘kurunun yanında yaş da yanabilir’ diyen her bir kişiye, adalet emreden Allah, neden rahmet eylesin?
Bir kişinin bile haksız yere mağdur edilmesi küçük kıyametimiz olması gerekirken bir hukukçu olarak adım kadar eminim ki, on binlerce insan haksız yere cezaevinde ve/veya ihraç edilmiş. Artık hukuksuzluklar kanıksandı, vicdanları köreltti, toplumu kemiriyor.”
Sanıyorsam bardağı taşıran son cümleleri bunlar oldu.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talebi doğrultusunda AK Parti’den istifa ettiğini açıklayan Yeneroğlu, “Doğru bildiğimi her ortamda söyledim. Geldiğim nokta itibarıyla 2-3 yıldan beri partim içinde, partimin politikaları noktasında birçok huzursuzluk yaşadığımı, özellikle Türkiye’nin demokratikleşme süreci içinde, insan hakları ihlalleri noktasında, demokratik kurumların zarar görmesi ve tahrip edilmesi gibi rahatsızlık yaşadığım birçok konuda hem parti içinde hem de parti dışında da birçok görüşümü kamuoyuyla paylaştım” dedi.
Sayın Mustafa Yeneroğlu’nun, milletvekilliğinden istifa etmesinin doğru olacağını düşünmem. Çünkü şu sıralar toplumun, hak ve hakikatleri dile getirecek insanlara ihtiyaçları var. Bağımsız kalarak itiraz ettiği noktaları kamuoyu ile paylaşmaya devam etmesinin daha faydalı olacağını düşünüyorum.
Reklam
Yeneroğlu’nun AK Parti’den istifa ettirilmesinin demokrasimiz açısından büyük bir kayıp olduğunu düşünüyorum. Farklı düşünen bir kişinin dahi iktidar partisinde barınamamasının hak ve özgürlükler açısından bizleri endişeye sevk etmesi gerekmez mi?
Farklı fikirlere açık olmayan yönetimlerin başarı şansı nedir? Hep aynı tip düşüncelerle doğruya ulaşma başarımız olabilir mi?
Yeneroğlu ne ilk ne de son olacaktır. Daha önce de AK Parti’de başbakanlık yapmış Ahmet Davutoğlu, ihraç istemiyle disipline sevk edilince istifa etmişti. Ali Babacan ve diğerlerini hatırlatmaya gerek bile yok.
Bu gelişmeleri gören AK Parti’nin milletvekilleri, yanlış yapıldığına inandıkları konuları genel başkana nasıl iletecekler?
Bu durumda iktidar partisini, yanlış yaptığına kim, nasıl inandıracak?
Gerçekten demokrasimiz açısından kayıplar içindeyiz. Başımızı ellerimizin arasına alıp düşünmenin vakti geldi. Tahammül sınırlarımızı genişletmeliyiz. Her aykırı sese, düşünceye karşı girişeceğimiz mücadele bizi kayıplar hanesine yazdıracaktır.
E. Benyotez ne diyor: Benimle aynı fikirde olan herkesten korkarım.
Ebu Hureyre (ra) ise “Ben, Resulullah’tan (s.a.v) daha fazla arkadaşlarıyla meşveret eden birini görmedim.” (Tirmizi, Cihad, 35.)
Al-i İmran Süresi 159. ayette şöyle buyrulur: “İş konusunda onlarla istişare et. Bir kere de karar verip azmettin mi, artık Allah’a tevekkül et. Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever.”