Murat Bardakçı´nın yazısından konu ile alakalı bölüm şöyle:
1931 yılında Ramazan Bayramı´nın gelmesinden birkaç gün önce yazılan ve Cumhurbaşkanlığı Arşivi´nde muhafaza edilen belgede, Atatürk´ün uzun seneler Özel Kalem Müdürlüğü´nü yapan Hasan Rıza Bey´in Konya´dan Ankara´ya, Cumhurbaşkanlığı´ndaki ofisine gönderdiği telgrafta, "Reisicumhur Hazretleri dinî bayramlara fazla bir mevki vermemek için vâkî olan tebrikata cevap vermemeyi tercih buyurmuşlardır. Kemâl-i t´âzimle arzederim"ifadeleri bulunuyor. Yani günümüzün Türkçesi ile, "Cumhurbaşkanı Hazretleri dini bayramlara fazla bir yer vermemeyi arzu ettiklerinden gönderilen tebriklere cevap vermeyeceklerdir; üstün saygılarla arzederim" dendiğini açıkladı.
"O senelerde henüz "Atatürk" soyadını almamış olan Reisicumhur Mustafa Kemal Paşa´nın böyle bir karar vermiş olmasının sebebini bugün artık bilmiyoruz ve bu konuda sadece farklı tahminlerde bulunabiliyoruz:
"Çankaya´daki maiyetine her bayramda önceden bizzat hazırladığı listelere göre bahşişler dağıttığı yine arşiv belgelerinden açıkça görülen Paşa bayramlarda gelen binlerce, hattâ onbinlerce tebrik mesajını ayrı ayrı cevaplandırmanın Cumhurbaşkanlığı Özel Kalemi´ne büyük bir yük olduğunu düşünmüş olabilir yahut telgrafta geçen "dinî bayramlara bir mevkî vermemek" ibaresi "dinî bayramların toplum hayatındaki konumlarının güçlenmesini engellemek" şeklinde yorumlandığı takdirde, kararın "o senelerde ardarda yapılan inkılâplar doğrultusunda alınmış olduğu" neticesine varılabilir?