Sen Müslümansın, siyasetin kurallarına göre değil, İslam´ın talimatlarına göre hareket et. Asla yalan söyleme. Yapamayacağın bir şeyi vaat etme. Randevularına dikkat et. Verdiğin sözleri yerine getir. İftiraya uğrasan da kimseye iftira atma, hakaret edilsen de kimseye hakaret etme. Rakiplerin bile senin nezaketini ve ahlakını konuşsun. İsraf etme. Ümmetin parasıyla, kamu malıyla yapılan basit bir el ilanını bile israf edersen mahşer günü tüm ümmetle hesaplaşmak zorunda kalırsın.
Kimliğinden, şahsiyetinden ve değerlerinden asla taviz verme. Unutma! Kim insanların gönlünü hoş etmek için Allah´ın rızasını kaybetmeyi göze alırsa, Allah onu insanların eline bırakır. İnsanların eline bırakılan kimse de asla iflah olamaz.
Şimdi seni seçmeseler de, sana destek vermeseler de ve hatta sana karşı olsalar da insanlar, değerlerine, ilkelerine, prensiplerine bağlı, şahsiyetli ve duruş sahibi insanları her zaman takdir edeler ve eninde sonunda onları takip ederler. Kendileri hata ederler, ama onların hata etmesini istemezler. Kendileri değişirler ama onların değişmesini istemezler. Çünkü Onlar umutturlar. Onlar güvendirler. Şartlara, zamana ve siyasetin gereklerine teslim olup asla umut olma potansiyelini kaybetme!
Farklı kesimlere hitap edeceğim diye ihlâslıları, samimileri, garipleri, bedel ödeyenleri, dünyalık bir menfaat gözetmeyenleri yanından uzaklaştırma. Unutma! Allah, peygamberini bile: ?Sakın Allah´ın rızasını isteyerek sabah akşam Rablerine dua eden garipleri yanından kovma! Onların (fakir mü´minleri senin yanında görmek istemeyen o ekâbir takımının) hesabından sana bir sorumluluk, senin hesabından da onlara bir sorumluluk yoktur. Onları (o mü´minleri) kovarsan zalimlerden olursun? (En´am, 52) diye uyarıyor. Hem aklından çıkarma ki, bu karmaşa bitip, bu toz duman dağıldığında, herkes ayrılıp gittiğinde yanında yine o gariplerden ve has dava adamlarından başkası kalmayacak. O halde etrafında menfaatçilerin, dalkavukların ve emredersiniz efendim, ne de doğru söylediniz efendimcilerin oluşmasına izin verme.
Yanındaki ekibine, dava kardeşlerine, beraber çalıştığın gençlerine sahip çık. Onları kırma. Onlara güzel örnek ol. Yarış bittiğinde etrafındaki gençler, peşinden gittikleri ağabeylerinin yanlışlarını, dinden verdiği tavizlerini, söylediği yalanları, samimiyetsizliğini değil, örnekliğini ve dava adamlığını konuşsun. Unutma! Kendi ekibinin bile gönlünü kazanamayanlar, koca bir şehrin de oyunu kazanamazlar.
Namazlarına dikkat et. Yoğun çalışma temposunu bahane edip asla namazlarını gevşetme. Namaz kaçırarak başarı elde edilmez, ancak beynamaz olunur. Unutma! Sen, Bedir´de, bir ölüm kalım mücadelesinin tam ortasında bile cemaatle namaz kılan bir Peygamberin ümmetisin. Haremlik-selamlık ve mahremiyet sınırlarını da aşma. Allah´ın sınırları aşılarak zafer değil, ancak günah kazanılır. Sakın aklından çıkarma, batıl davranışlarla hakka ulaşılamaz.
Niyetini sağlama al, eğer niyetin Allah rızası ise hiç korkma! Kaybetsen de sen, kazananlardansın. Yok, niyetin Allah´ı razı etmek değilse, kazansan da zaten kaybedenlerden olacaksın. Unutma! Allah yalnızca ihlâslılara yardım eder.
İnsanların kalplerini kazanmak istiyorsan önce Allah´ın rızasını kazanmaya bak. Çünkü kalpler de Allah´ın elindedir. Unutma! Allah senin için bir şeyi takdir etmişse bunun önüne kimse geçemez. Allah´ın takdir etmediğini ise ne sen, ne partin, ne bütçen, ne de kalabalığın gerçekleştiremez.
Siyaseti kurallarına göre oynayacağım diye değerlerini ihlal edip kötü çığırlar açma. Unutma! Kim kötü bir çığır açarsa, açtığı bu yoldan kendisinden sonra gelenlerin vebali de onun boynuna yüklenir.
Kendini başkalarıyla bir tutma, başkaları parayla kazanabilir, reklâmla kazanabilir, sayıyla kazanabilir, yalanla kazanabilir, sen ise ancak Allah´ın yardımı ile kazanabilirsin.
Not: Bu yazı siyasetin kurallarını, zamanın şartlarını değil, İslam´ı referans alan adaylar için yazılmıştır?