Mehmet Beyhan´ın tanıtım yazısı;
Kayıp Dost´a
Evimin balkonu ve etrafı gür ağaçlı bir parka bakar. Zaman zaman balkonda oturur çay eşliğinde kitap okur, yazarların birbirinden farklı dünyalarına yolculuk ederim.
Balkondan ağaçların yer yer sararmış yapraklarını görünce ruhumu bir hüzün sardı. Daha bundan birkaç ay önce ilkbaharla yeşile bürünen ağaçlar, insanın ruhuna coşku yaratıyordu, şimdi sonbaharla insanın ruhunda hüzün yaratıyordu.
Evrende yaşanan bu değişimi düşünürken, ?´Bengisu Yayınları´nda´´ çıkan kıymetli dostum Mus´ab Aydın´ın ?´Kayıp Dost´a´´alt başlığıyla çıkan şiir kitabını hatırladım.
Mus´ab Aydın´ın ilk şiir kitabı olan ?´Kayıp Dost´a´´ eseri 75 şiir´den oluşuyor.
Kitap hakkındaki düşüncelerime geçmeden önce şu gerçeğin bilinmesini isterim ki, edebiyat eleştirmeni değilim. Dolaysıyla kitap hakkındaki düşüncelerim bir okurun değerlendirmesi olarak görülmelidir.
Bunu belirttikten sonra bir okur olarak dikkatimi çeken hususlardan biri, şiirlerde kullanılan dil ile muhteva arasında güzel bir uyumun olduğudur.
Dikkatimi çeken başka bir husus ise, şair fiziki dünyanın objelerinden beslenmiş ama metafiziğin o geniş ve derin manasını da unutmamış.
Her bir şiiri okuduğunuzda, şiirlerin hayatın içinde gelişip olgunlaştığını, yaşadığı dönemdeki olaylara tanıklık ettiğini görürsünüz.
kudüs ile
yürü dostum
azim ile kudüs ile
halep´ten arakan´a
dünya bir fersahlık yol
ne yorgunluk var
ne yılgınlık
yürü
avucunda insanlık
gözlerinde merhamet
dünya bir arşınlık
yürü dostum
dua ile kudüs ile?
Bu açıdan Mus´ab´ın şiirleri, insanın maddi ve manevi dünyası içinde bir bütün olarak insanı kavrar. Her bir şiir bir sancının, bir derdin, bir acının sonucu oluştuğunu hissedersiniz.
İnsanoğlunun tarih boyunca ürettiği kültür ve medeniyet değerleri içerisinde edebi eserlerin payı büyüktür. Mus´ab Aydın´ın şiirleri de kültür ve düşünce dünyamıza katkı yaptığını düşünüyorum.
Bir birinden farklı şiirler ?´Kayıp Dost´a´´ adlı eserin sayfalarında sessizce soluk almaya devam ediyor. Bir okur olarak bu eser hakkındaki düşüncelerimi şimdilik noktalarken, okuma ve keşfetme tutkunlarına, esere adını veren şiiri paylaşmak isterim.
kayıp dosta
sevgili dostum
sonbahar hüzünleri ruhumu kuşattı
dost özlemi bir kor gibi düştü yüreğime
hasret kaf dağı kadar büyük
kaf dağı kadar uzak
sen anka kuşu ol da gel
ne olursan ol gel diyemem
seni nasıl bırakmışsam öyle gel
bırak o büyülü makamı
koltuğu, unvanı...
biz sokakların çocuklarıyız
unutma
üniforma timsali kıyafetleri çıkar da gel
sal yakasız gömleğini pantolonun üstüne
bedenini özgür bırak
ruhunu özgürleştir öyle gel
bana özgür gel
özgürlükle gel
çöz boynundaki kravatı
bırak bağrın açık olsun
sonbaharın serin rüzgârı
söndürsün bağrındaki yangını
bana ham olarak değil
pişmiş olarak gel
sakalınla, tespihinle gel
alnında secde izi
yüzünde sevinç
gözlerinde umutla gel
bir ezgi olsun dudaklarında
geçmişi avucuna al da gel
kıymetli dost
bir elinde kitap
bir elinde bilgisayar ile gel diyemem
sen elinde kitap, dilinde ayetle gel
bırak hangi bilge ne demiş
hangi âlim ne yazmış
sen yine de ayetle gel
biriktirdiğin hüzünleri al
uğradığın ihanetleri bırak da gel
bırak
gündüzün şerrini
gecenin hayrı ile gel
zamanın, mekânın önemi yok
yeter ki hayırla gel
modern zamanlara ait ne varsa bırak
kadim olanı al da gel
ötekileştiren
tuzaklarına yenik düşüren toplulukları bırak
bırak şehrin kirlenmiş mekânlarını
caddelerini;
fikir akımlarını, insanlarını...
göz bebeklerinde gençliğimizi
yüreğinde kardeşliğimizi al da gel
bırak şatafatı
saltanatı
cinlerin şölenini, sofrasını?
yavan ekmeğine katık yap vefayı
öyle gel
dost vefadır
sevgidir
rahmettir unutma
vefasız dünyaya bir zılgıt çek
başını dik tut
vakarla gel
güzel dost
sonbaharın hüznü
gelecek kışın habercisidir
biliyorsun
ruhumuzun kopan fırtınasını
kar kış kıyameti
olduğu yerde bırak
bırak
gözlerimizde kaybolan güneşi
rüyalarımıza
serilen baharı al da gel
bırak
ayın gölgesi düşsün yüreğine
dökülen yıldızları
avucuna al da gel
ne olursan ol
gel diyemem
seni nasıl bıraktıysam öyle gel
dostun.