İş insanı Murat Ülker’in kişisel blogunda kaleme aldığı makale, Hz. Hatice’nin Mekke’de bulunan evine dair yapılan kazıları ve bu mekanın İslam tarihi açısından taşıdığı büyük önemi ele alıyor. Ülker’in Hicaz bölgesine yaptığı ziyaret sırasında edindiği gözlemler ve Ahmed Zeki Yamani’nin arkeoloji kitabından aktarımlar, bu tarihi evin yeniden gündeme gelmesine katkı sağlıyor.
HZ. HATİCE’NİN EVİ: İSLAM TARİHİNDEKİ YERİ
Hz. Hatice, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sas) ile evlendiği ve 27 yıl boyunca yaşadığı bu evde İslam tarihine damga vuran birçok olay gerçekleşti. Mekke’nin önemli simalarından biri olan Hz. Hatice, ilk vahyin heyecanını ve korkusunu yaşayan Peygamberimize bu evde destek olmuş, onu teskin etmişti. Kur’an-ı Kerim’de geçen ilk ayetlerden biri olan “Ey örtüsüne bürünen, kalk ve uyar!” burada indirilmişti.
Hz. Hatice’nin güçlü bir kadın olarak hem eş hem de destekçi rolüyle İslam tarihinde özel bir yeri olduğunu belirten Ülker, bu evde geçen olayların Hz. Muhammed’in (sas) peygamberlik misyonundaki önemine dikkat çekiyor. Ülker, Hz. Muhammed’in çocuklarının çoğunun da bu evde dünyaya geldiğini ve büyüdüğünü hatırlatarak, mekanın manevi değerine vurgu yapıyor.
KAZILAR VE MEKANIN TARİHİ YOLCULUĞU
Ahmed Zeki Yamani’nin arkeoloji kitabına atıfta bulunan Ülker, bu evin İslam tarihinde taşıdığı derin anlamı ve kazılarla ortaya çıkarılan tarihi detayları okuyucularıyla paylaşıyor. Mekke’nin Kâbe’ye yakın bir bölgesinde yer alan evde yapılan kazılar sonucunda mescit alanı, Hz. Fatıma’nın doğduğu oda ve misafir ağırlama bölümleri gibi mekanların net bir şekilde belirlendiği aktarılıyor.
Ev, Hz. Muhammed’in hicretinden sonra Hz. Ali’nin abisi Akil bin Ebu Talip tarafından satın alınmış, daha sonra ise Emevi Halifesi Muaviye döneminde onarılmıştı. Osmanlı döneminde Mimar Sinan’ın denetiminde yapılan yenilemelerle günümüze kadar gelmiş olan bu ev, 20. yüzyılın başlarında Kral Abdülaziz’in kararıyla üzeri kapatılmış ve koruma altına alınmıştı.
HZ. HATİCE’NİN İSLAM’DAKİ YERİ VE PEYGAMBERİMİZİN ONA SEVGİSİ
Makalede, Hz. Hatice’nin Hz. Muhammed’in (sas) hayatındaki eşsiz rolü üzerinde duruluyor. İlk vahiy sırasında Hz. Muhammed’i sakinleştiren Hz. Hatice’nin, Varaka bin Nevfel’e danışarak olayın dini boyutunu anlamaya çalışması, onun bilge ve destekleyici kişiliğini gözler önüne seriyor.
Hz. Muhammed’in (sas), Hz. Hatice’yi ölümünden sonra da sıkça andığını ve onun hatırasını yaşattığını belirten Ülker, Peygamberimizin (sas) eşine duyduğu derin sevgi ve özlemi, hadislerden örneklerle destekliyor:
“Cennetteki kadınların en iyisi Huvaylid kızı Hatice (Aro), Muhammed (sas) kızı Fatıma (Aro), Muzahim kızı Asiye (Aro), İmran kızı Meryemdir.”
KAZILAR VE İSLAM TARİHİ ARAŞTIRMALARI İÇİN ÖNEMİ
Murat Ülker, Hz. Hatice’nin evinin kazılarıyla ilgili detayları aktarırken, bu tür çalışmaların İslam tarihine ışık tuttuğunu ve bu mekanın Müslümanlar için taşıdığı manevi değeri vurguluyor. Ülker’e göre, Mekke gibi kutsal bir şehirde yapılan kazılar ve koruma çalışmaları, dini ve tarihi bilincin canlı tutulmasında büyük önem taşıyor.
Hz. Hatice’nin bu evdeki rolü ve İslam tarihindeki yerini daha iyi anlamak için Ahmed Zeki Yamani’nin arkeoloji kitabının önemli bir kaynak olduğuna dikkat çeken Ülker, bu çalışmanın ortaya koyduğu değerli bilgiler için emeği geçen herkese teşekkür ediyor.
TARİHİ ANILARIN KORUNMASI
Hz. Hatice’nin evi, yalnızca bir yapı değil, aynı zamanda İslam’ın ilk yıllarına tanıklık etmiş bir mekan olarak dikkat çekiyor. Ülker’in makalesi, bu mekana dair bilgi ve farkındalığı artırırken, aynı zamanda geçmişle olan bağlarımızı korumanın önemini bir kez daha hatırlatıyor.
Kaynak: kaarar.com
