Bundan önce kongre, meclis ve benzeri birlik çalışmalarının katkıları olsa da başarılı olamamalarının gerçek sebebi ortaya koydukları yapılanmanın toplumsal ve siyasal gerçekler göz önünde bulundurulmadan oluşturulmasıdır.

Partiler arası güç dengesizlilerini ortadan kaldıracak, gücü dengeleyecek esaslar geliştirememeleridir. Haliyle kongre veya meclis her ne kadar toplumsal çeşitlilik ve farklılıklar tarafından oluşturulmaya çalışılmışsa da bu gerçek anlamda başarılamamış; vekalet, vesayet gibi dolambaçlı yollarla bu sağlanmaya çalışılmıştır.

Sonuç olarak; ulusal temsil yeteneği oluşturulamamış, daha çok bir partinin kendisini farklı bir formda var ettiği bir alana dönüşmüştür.

Bu, sorunlar ve gerçekler göz önünde bulundurulmadan yapılmış değerli girişimlerdir. Kongre ve meclis aklımıza hemencecik gelen kolay çözümlerdir.

Ancak toplumsal değerlerimizi, soluduğumuz havanın ve yaşadığımız toprakların gerçeklerini göz önünde bulundurarak güçlü ve temsil kabiliyetini güç dengelerini eşitleyecek bir “şey” den alacak yeni bir şey.

Peki ; ne olmalı, nasıl olmalı ?

Hava gibi, toprak gibi, su gibi olmalı. Kürdün yüzyıllardır biriktirerek getirdiği kişilik yapısına uygun, yer yer onu modernize edip ikame eden bir şey olmalı.

Çok görünmemeli ama hiç kimse de ondan solumadan yaşadığının farkına varamamalı. Hayatın, özellikle toplum yaşamının temel bir ihtiyacına dönüşmeli.

Kuzey Kurdistan ittifakı;

Bir eğitim,

Bir temsil,

Bir tedavi,

Bir reorganizyon,

Yani her Kürdün soluduğunda içine çekeceği bir oksijen olmalı.

Yani her Kürdün sığınabileceği bir atmosfere dönüşmeli.

Kongre ve meclis gibi karar veren değil, yaşam gibi kararlar ortaya çıkaran olmalı, inşayı esas almalı.

Mücadeleyi esas almalı; yumuşak, kararlı, ne istediğini bilen, iyi ve kötü günde halkının yanında duran, bir ihtiyacı olduğunda Kürtlerin kulak kabartacağı bir SÖZ’e dönüşmeli.

İl –il, köy-köy, mezra-mezra, sokak-sokak dolaşmalı. Kapalı kapılar ardında karar alan değil, sokağı yaşama çeviren bir nefes alma aygıtına dönmeli.

Sokaktan aldığı yumuşak, kararlı gücü DİPLOMASİYE çevirmeli. Halkını ulusal değerler etrafında kenetlerken, bunu Kürdistan’ın diğer parçalarıyla, Ortadoğu’nun diğer halklarıyla, dünyanın bütün milletlerini ortaklaştıracak, paydaş yapacak, bunu bir geleceğe dönüştürecek bir SÖZ’e sahip olmalı.

Statik, salonlarda toplanıp dağılan, herkesin kendi içinde ajandasının farklı bir mevzisi olmamalı.

Tarihinden kopmuş, dilini unutmakla yüz yüze gelmiş, bir halk olarak değil, sürekli kendisini parti ve örgütlerle ifade eden, tüm yaşanmışlıklarıyla koca bir travma toplumu belirtileri taşıyan bir halkı yeniden örgütlemeli.

Sağına dönünce Efrin’in acılarıyla, soluna dönünce Kerkük’ün gerçeğiyle yaşamalı.

Bohçasına; bir sürü tebessüm koymalı. Bir hekim edasıyla Kürdistan’ın en yüksek dağlarından topladığı ıtırlı bitkilerden reçeteler sunmalı. Sahiplik, özdeşlik, kaderdaşlık koymalı.

Beni-seni-ötekini koymalı bohçasına…

Siyasal Kürtçülük değil, doğal Kürtlük olmalı her halinde.

Bir organizma olmalı, ama canlı, içimizde dolaşan bir organizmaya dönüşmeli.

Allah; resulüne Kur’anı “tertil” üzere okumasını söyler. Yani; yavaş-yavaş, sindire-sindire, anlayarak, üst-üste koyarak okumasını öğütler.

Bizlerin de “Kongre” gibi “Meclis” gibi bağlayıcı ve üst yapıların ağırlığı altında ezilmeyen bir geçiş “HEYET”ine ihtiyacımız var.

Kur’an’ın “oku” ve İncil’in “önce söz vardı” desturlarındaki “SÖZ”ü esas kılacak, “SÖZ”ün gücünü gerektiği gibi toplumsallaştıracak, geçişken, hazırlayıcı bir yapıya “HEYET”e ihtiyacımız var.

Kuzey Kürdistan İttifakı yoluna “HEYET” ile başlamalı. Bu heyet kurucu heyet gibi çalışmalı, çalışmasının esasını toplumun gerçek yapılarını göz önünde tutarak yapmalı.

Diplomatik bir “HEYET” gibi Kuzeyi temsil etmeli, Kuzeyin vicdanı, kulağı, sokağı, evi olmalı.

Bir devi ayağa kaldırdığının farkında olmalı, bir geleceği kurduğunun bilincinde olmalı, İnsan kokan toprakların “SÖZ”ünü taşıyan, kendisinden elli kat büyük bir yükü taşıyan bir karınca olduğunu bilmeli.

Kuzey Kürdistan İttifakının ilk formu, ilk modeli gelişmeye açık, dinlemeye hazır, hareketin yaratıcı bereketini taşıyan “HEYET” olmalı.

“HEYET” oluşurken de kürdün karakterini oluşturan binlerce yıllık birikime dikkat edilmeli.

Önce Surdaki en dar sokağa, en küçük eve, en yaralı insana gitmeli.

Giderken sokakta geçen herkese selam vermeli…

Sonra mutfağında “Kürt Strateji Belgesi” ni tüm halkıyla birlikte hazırlamalı…

HaberAzadSitesi