Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Müminin muradı

Mustafa Kutlu yazdı;

Müminin muradı

Ben yaptım, ben yıktım, ben kazandım, ben bildim, ben buldum deme.

Ben kaybettim, ben yenildim, ben bittim, ben tükendim deme. Ben demek terk-i edebdir. İnsanoğluna verilen nihayetinde bir niyet, bir istektir.

Ama.

Her işin başı niyettir.

Her fert niyetinde muhtardır. O kadar.

Niyetsiz itaat olur belki ama, ibadet olmaz. İlim dahi böyledir. Alınmaz, verilir. Kendilerine ilim verilmiş olanlara ne mutlu. Ne mutlu ilmi ile amel edenlere. Gayret bizden tevfik Allah’tan diyenlere.

Onların kalplerine hikmet konulmuştur. Bu sebepledir ki âlim âbidden üstündür. Melekler, gökler ve yerde bulunanlar, hatta yuvasındaki karınca, sudaki balıklar insanlara hayır öğretenler için salavat getirir.

Peygamberler miras olarak ne dinar ne dirhem bıraktı. Onlardan geriye iman ağacı, ilim dalları ve meyve olarak ahlâk kaldı.

Elbette ki ilmin ahlâkı düzeltmek hususunda büyük önemi vardır. Ancak ahlâk ilimden çok bir irade ve ihtisas meselesidir.

İman için sadece bilgi yetmez. Ahlâk için de ilim yetmez. Eğer yeterli olsa idi hakkı bilen bir kişi yalan söylemezdi.

Gaflet, şehvet, öfke, haset, alışkanlık, ümit, ümitsizlik, gurur, tutku pek çok âlimim diyenleri yarı yolda bırakır.

Her kötülüğü bilgisizlikten bilenler, tahsili yüksek olanların şerriden şaşkınlığa düşer. Hz. Peygamber şöyle buyurdu: “Âlimleri karşılayan beni karşılamış gibi olur. Onları ziyaret eden beni ziyaret etmiş gibi olur. Onların meclisinde bulunan benim meclisimde bulunmuş olur. Benim meclisimde bulunan da sanki Rabbin meclisinde bulunmuş gibidir.”

Cenab-ı Hak ilmi âlimleri almakla ortadan kaldırır. Bu sebeple âlimin ölümü âlemin ölümü olur. O dem ayaklar baş olur cahiller fetva verir.

Dinin felaketine yol açan üç şey:

Günahkâr fakih, zalim devlet başkanı ve cahil müctehit.

Oysa gerçek âlimler peygamberlerin varisleridir.

Bunlar kimlerdir?

Allah’ın rahmetinden insanların ümidini kesmeyenler. Hakkın merhametini kısmayanlar. Dünya malına meyledip Kur’an’a sırt çevirmeyenler.

İlmin ve âlimin hem fazileti hem musibeti görülebilir. Halbuki ilim amelden üstün kılındı.

İlmiyle amel etmeyen âlim, ilmin şerefini de, gayesini de seraba çevirir; hem kendi sapar, hem halkı saptırır.

Onlar o kimselerdir ki, Allah kalplerine iman yazmış ve kendinden bir ruh ile desteklemiştir; onlar Allah’a, peygambere, ahirete inanmayanları dost edinmez.

Allah ve Resulü ile yarışa kalkanlar.

Onlar şeytanın taraftarıdır.

Bunlara uyan, onların safında yer alan küfrün en şiddetli olanını seçmiştir.

Dünyada zengin-mağrur-galip-üstün-varlıklı-bilgili-mutlu-mesut bir makam ve mevkide bulunuyor; çılgınlar gibi eğleniyor, göklere rengârenk fişekler atıyorlar ve “işte devlet de bizim, servet de bizim” diyorlarsa.

Bil ki şeytana hizmet ediyor, onun askeri oluyorlar.

Cehennemde yerleri hazır.

Müminin muradı ne dünyada huzur ve mutluluk, ne servet ne sevinçtir. Onun hedefi Allah rızasıdır.

Onlar, “Cehennem olsa gelen göğsümüzde söndürürüz / Bu yol ki Hak yoludur durmak bilmeyiz yürürüz” diyenlerdir.

Hak’tan gelen ne varsa razıdırlar.

Lütfun da hoş, kahrın da hoş derler. İnsanları hak yola davet eden peygamberlere bakarlar. Bakarlar ve görürler ki peygamberlerin dünya hayatı öyle güllük gülistanlık olmamış, ekseri ızdırap ve mücadele ile geçirmiş ömrünü.

Müminin cenneti öte dünyadadır.

Müslüman bir elim yar koynunda öteki cennette olsun diyemez.

İlme ait ne varsa âlimin kazandığı, insanı hakka, hakikata götürmüyorsa makbul değildir.



Anahtar Kelimeler: Müminin muradı

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER