Tarih: 14.08.2020 11:46

Muharrem İnce aslında ne dedi?

Facebook Twitter Linked-in

Muharrem İnce, "Parti kurmayacağım, hareket başlatacağım" demişti, ya. Dün tüm gözler Muharrem İnce’nin üzerinde idi. Acaba ne diyecekti?

Muharrem Bey’i takip ettim. İzlenimlerim ve notlarım şöyle:

* Muharrem İnce, önce bir ‘muhalefet partisi genel başkanı gibi’ konuştu. Genel politikalar üzerinde durdu ve iktidara yüklendi.

* Ardından da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na salvolar yöneltti.

* CHP’den ayrılmayı düşünmediğini, ayrılsa bile CHP’yi kurtarmak için ayrılacağının altını çizdi.

* İnce, 4 Eylül 2020 tarihinde Sivas’tan “1000 Günde Memleket Hareketi” başlatacağını duyurdu. Neden, “1000 gün?” Hedef, ilk bakışta, cumhurbaşkanlığı seçimlerini ve 2023 tarihini işaret ediyor.

* Google amcaya sordum; 4 Eylül 2020 tarihine 1000 gün eklersek hangi tarihe ulaşırız? Google amcamızın verdiği tarih, 1 Haziran 2023, Perşembe. Peki, gelecek cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimleri ne zaman yapılacak; 25 Haziran 2023. Aradaki fark 24 gün? Muharrem Bey neden bu 24 gün farkını koydu? Düz hesap olsun diye mi, acaba? İlginç geldi, bana…

* Bu hareketin arkasında CHP kurumsal olarak yer alacak mı, almayacak mı? Şu ortamda biraz zor görünüyor!

* İnce’nin ‘hazır’ dediği ekibinde kimler yer alacak? Merak konusu…

* Ve kendi kanaatim; Muharrem İnce bu hareketi CHP kurultayından önce başlatsaydı bir manası olabilirdi; şayet hedefi genel başkanlık olsaydı. Demek ki sadece cumhurbaşkanlığı seçimlerini hedefliyor.

* Siyasette 24 saatte bile çok şeyler değişebiliyor. Bu marjı da koymak kaydıyla… Bekleyelim, görelim…

 

WHERE IS THE HAREKET, THERE IS BEREKET Mİ!

“Hareket” derkene…

Mesela, bir zamanlar Mustafa Sarıgül’ün bir hareketi vardı; ‘var’ mı hatırlayanınız; “TDH”, (Türkiye Değişim Hareketi). TDH, 1999 yılında kuruldu. Şaka değil; “Çare Sarıgül” sloganıyla mitingler düzenledi bu hareket, 50’nin üzerinde ilde ve ilçede de teşkilatlandı.

Sonra hareket bir anda tüm etkinliklerine ilginç bir şekilde “son” verdi… Bir daha da çıkmadı ortaya!

***

Siyasette başka hareketler de oldu...

Mesela... Yıl; 2007…

“Yeni Siyaset Girişimi”...

Önde gelen isimleri Ertuğrul Günay, Haluk Özdalga, Erdal Kalkan ve İbrahim Yiğit. Girişim’in kurucusu ve sözcüsü konumunda olan da Mehmet Bekaroğlu...

Gün geldi 4 isim Bekaroğlu'na çalım atarak AKP’ye geçti.

Yine anımsayacaksınız, Bekaroğlu ve Günay “Müslüman Sol” diye bir argümanla çıkmışlardı, yola! Burada neler oldu?

Siyaset, sen nelere kadirsin!..

 

PARTİ KURMAK VE TUTTURMAK O KADAR KOLAY DEĞİL!

Yine bu anlamda bir başka örnek…

Tarih, 11 Kasım 2001...

Melih Gökçek, Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı.

Bir açılış töreninde konuştu.

Törenden sonra basın mensuplarının sorularını cevapladı Melih Bey. “Parti kuruyor musunuz?” sorusu üzerine şunları söyledi: “Parti kurmanın son safhasına geldiğimizi rahatlıkla ifade edebilirim. Yola çıktık. Kesinlikle kararımızı verdik. İnşallah partimizi kuracağız."

Şu cümleler de Melih Bey’e aitti:

* “Her şeyden önce, ortaya projeler demetiyle çıkacağız. ‘Yaptıklarımız, yapacaklarımızın teminatıdır’ diyebileceğiz. Aramızdaki fark bence bu. Türkiye, pek çok projeye muhtaç… İnşallah biz, o milli takımı hazırlıyoruz ve 100 dev adamla yola çıkacağız.”

* “Birkaç gün önce yaptırdığım ankete göre, Türkiye’de pek çok parti, yüzde 5 barajının altında. Dolayısıyla bazı siyasi organizasyonlarla ayakta durmaya çalışıyorlar.”

Peki, sonra ne oldu?

Melih Gökçek AK Parti'ye geçti. Yıllarca AK Partili belediye başkanı olarak siyaset yaptı. Sonrasında Ankara Büyükşehir Belediyesi başkanlığından istifa etti.

***

Söylemek istediğim şudur; siyasi hareket başlatmak, parti kurmak kolaydır. Düşüncesi zihne, söylemi kulağa hoş gelir ama bunu ete kemiğe büründürmek o kadar kolay değildir!

 

DEVLET VAKIF YURTLARI NE ZAMAN AÇILACAK?

1) Bütün partiler neredeyse ortak kanaatte olduğu halde parlamento sivil bir anayasa sözünü maalesef yerine getiremedi. 2) Asgari ücretli “geçim” derdinde.  3) Emekliler hâlâ zor durumda. 4) 28 Şubat darbesi döneminde kapatılan, yoksul-zeki Anadolu çocuklarının barındığı devlete bağlı Vakıf Öğrenci Yurtları hâlâ kapalı.

Yukarıdaki notların 4. ve son sırasında yer alan notu bir kez daha hatırlatmak gerekirse;

“28 Şubat darbesi döneminde kapatılan, yoksul-zeki Anadolu çocuklarının barındığı devlete bağlı Vakıf Öğrenci Yurtları hâlen kilitli!”

Malum, merhum Osman Nuri Çataklı, 1974-1978 yılları arasında Vakıflar Genel Müdürlüğü yaptı. Çataklı’nın gözü gibi sakındığı, evladı gibi baktığı kurumlardan biri de genel müdürlüğüne bağlı olan, Türkiye’ye yayılmış 50’yi aşkın “Vakıf Öğrenci Yurtları” idi.

Bu yurtlarda maddi durumu iyi olmayan, fakir, yoksul ama zeki Anadolu çocukları barınırdı. Farklı okullardan öğrenciler yer alırdı, bu yurtlarda.

28 Şubat darbesi, işte bu yurtların üzerinden silindir gibi geçti. Tüm yurtlar tamamen kapatıldı.

Benim anlamakta hâlâ zorluk çektiğim konu şudur; AK Parti’nin 18 yıllık iktidarı döneminde de ne yazık ki bu yurtlar açıl(a)madı. Anadolu’nun zeki ama fakir çocukları sahipsiz kaldı, devlet bu alandan çekildi, bu çocuklar ne yazık ki “başka mecralara” yönlendirildi. Ben bunu anlamakta gerçekten zorlanıyorum. Bu vebal bu alanda sorumluluğu olanların omzundadır.

Vakıflar Genel Müdürü Burhan Ersoy'a buradan sormak istiyorum; Burhan Bey, Genel Müdürlüğünüze bağlı Vakıf Öğrenci Yurtları 20 yıldır neden açıl(a)mıyor? Bu yurtların açılmasını engelleyen irade ne? Nasıl bir mekanizma işliyor burada? Ya da o mekanizma neden işlemiyor, işletilemiyor?

Şunu da söyleyelim; zararın neresinden dönülürse kârdır.

Binlerce, on binlerce öğrenciye ev sahipliği yapan Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne bağlı bu Vakıf Öğrenci Yurtları yeniden açılmalıdır…

Hadi "Bismillah" diyerek bir adım... Olur mu? Neden olmasın!




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —